English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Gorge

Gorge translate Turkish

6,987 parallel translation
Mais quand vous vous moquez de nos soldats au front, ça ne fait plus rire, plus rire du tout, et je ne ris plus à gorge déployée.
Ama cephedeki erkeklerimizin ve kadınlarımızın ürün alma hakkını kabul etmeyişin çok kötü bir espri olur bayım. Hem de çok kötü bir espri olur. Artık kıkır kıkır gülmediğim için beni affet.
Il leur a tranché la gorge et ensuite a jeté leurs corps à la poubelle.
Boğazlarını kesip bedenlerini çöpe attı.
Haqqani a un couteau sur la gorge de... la gorge du 4ème.
Haqqani 4. rehinenin boğazına bıçak dayamış.
"Heureusement, j'avais ma dague et j'ai pu lui trancher la gorge avant qu'il ne puisse nouer sa langue à la mienne."
Neyse ki hançerim yanımdaydı ve dilini boynuma dolayamadan ben onun boynunu kestim.
Un mot de plus, et je t'enfonce ça dans la gorge.
Tek kelime daha edersen bunu boğazına tıkayacağım.
Comme si quelqu'un avait mis un tube dans sa gorge.
Boğazına bir boru sokarak.
On dirait que c'est la taille parfaite pour l'enfoncer dans la gorge de quelqu'un.
Görünüşe göre bunlar birisinin boğazına sokmak için kullanılabilir.
- ( se racle la gorge ) Merci.
Sağol.
La banque me tenait à la gorge, je n'avais pas le choix.
Bay Kowolski sonunda teklifimin mantıklı yanını gördü.
Tu sais, la façon dont il l'a fait... lorsqu'il m'a tranché la gorge, C'était si froid, si impitoyable.
Biliyor musun, adam boğazımı keserken öldürüş şekli o kadar soğuk kanlı, o kadar duygusuzdu ki.
On a même retrouvé le corps d'un cardinal dans une ruelle avec la gorge ouverte.
Kardinalin birinin bile cesedi bir ara sokakta boğazlanmış olarak bulundu..
Ça a vraiment été un mauvais jour, dans une mer de mauvais jour, donc j'ai besoin de savoir qui tu es, ce que tu fais ici, et en quoi ça me concerne, ou je vais t'arracher la gorge.
Bugün onca kötü günün içindeki belki de en kötü günlerden biriydi. Bu yüzden bana kim olduğunu, burada ne yaptığını ve benimle ilgini söyleyeceksin yoksa kafanı kopartırım.
Suppose, par exemple, que j'ai un couteau sur la gorge de Barbara Kean en ce moment.
Bir saniyeliğine durun ve şu an Barbara Kean'in boynuna bıçağı dayadığımı düşünün.
Plus précisément, d'un ara à gorge bleue.
Özellikle mavi gırtlaklı papağan izleri.
Tu as acheté un soutien-gorge?
Sutyen mi aldın?
J'ai dit qu'on devrait aller à la gorge, pour voir le lever du jour.
- Geçite gidip, gün doğumunu izlemeliyiz dedim.
Donc vous êtes allés à la gorge.
Geçite gittiniz.
Toi et ton putain de soutien-gorge.
Sen ve senin lanet olasıca sutyenin.
Le chef de la sécurité a poussé la bagnole dans une gorge avec la gamine dedans.
Onun düşündüğünü nereden bileyim ama güvenlik şefi, çocuk içerideyken aracı geçitten itti. - Hassiktir!
Il faut opérer comme Gorge Profonde à l'époque de Nixon, se rencontrer dans un parking souterrain, en personne.
Yapmanız gereken şey, Derin Gırtlak'ın yaptığı şey olmalı, değil mi? Nixon yıllarındaki gibi. Bir otoparkın bodrumunda buluşmak, fiziksel bir buluşma yani.
Où est mon soutien-gorge gratuit?
Beleş sütyenim nerede?
Ca fait toute une journée qu'on se connait. Où est mon soutien-gorge gratuit?
Tanışalı bir gün oldu ; beleş sütyenim nerede?
Et puisque tu n'as pas vraiment besoin de porter de soutien-gorge...
Ve Caroline senin sütyen giymene gerek olmadığı için...
[Raclements de gorge] Est-ce que je peux voir ta carte d'identité, mon garçon?
Kimlik görebilir miyim evlat?
Jeune homme, costume, oesophage lacéré par la fiche fourrée dans sa gorge.
Genç bir adam, takım elbiseli falan. Boğazına endeks kartı sokulup yemek borusu yırtılmıştı. Biraz araştırma yaptım..
Il leur a tranché la gorge.
Boğazlarını kesmişlerdi.
Je veux sentir ta main sur ma gorge.
Elini boğazımda hissetmek istiyorum.
Je ne sais pas qui est Gorge Enrouée, mais je pense que notre recrue est un peu plus qu'antisociale.
Bu Kalın Ses kim bilmiyorum ama sanırım askerimiz antisosyalden biraz daha fazlası.
- Rien ne va me sauter à la gorge?
Başıma bela olacak bir şey yok mu?
Les frères Peacock ont semé tout un groupe de soldats en traversant la gorge du Macchabée.
Sonrasında Peacock Çetesini bulmak için askerler büyük çaplı bir cadı avı başlattı.
Le son frénétique qui a la gorge jaune.
Sarı boğazlı çalı kuşunun çılgın çiftleşme şarkısı.
Vous lui avez enfoncé ça dans la gorge?
Boğazına mı soktun bunu?
Faudrait mieux, car si vous avez un passé louche, je le découvrirai avec un seul appel, et je vous l'enfoncerai dans la gorge.
Olsan iyi olur, çünkü eğer geçmişinde gizlediğin bir şey varsa Vic, onu tek bir telefon görüşmesiyle ortaya çıkarırım, ve boğazından aşağı tıkarım.
Et nous ne pouvons pas montrer nos bijoux ou nous aurons la gorge tranchée.
Ayrıca, mücevherlerimizi de gösteremeyiz, boğazımızı kesebilirler.
Tu as été attrapé en train de faire une trachéotomie dans la gorge d'une fille.
Bir kızın boğazında trakeostomi tüpü tutarken yakalandın.
~ Génial, merci. ~ Sam, regarde, il y a un musée du soutien gorge.
- Harika, teşekkürler. - Hey Sam, bak. Sütyen müzesi var.
Je connais 50 gars qui voudrait me trancher la gorge...
Benim boğazımı kesmek isteyen 50 kişi tanıyorum.
De préférence avant que je revienne que je n'ai pas l'utiliser pour te trancher la gorge.
Geri döndüğümde tercihen boğazını kesip işleri daha da kötüleştirmek istemem.
On lui fait croire qu'on y va doucement et ensuite on le prend à la gorge.
- Yumuşak gittiğimizi düşündürür sonra damardan gireriz. - Tamam.
Thé au citron, probablement pour sa gorge.
Limon çayı, muhtemelen boğazı içindir.
La profondeur des marques de ligature autour de la gorge de la victime indique que l'agresseur était très fort et probablement un homme.
Maktulün boğazındaki ip izlerinin derinliği saldırganın çok güçlü ve yüksek olasılıkla erkek olduğunu gösteriyor.
Je peux leur enfoncer ça dans la gorge et les remplir d'air!
Bunu boğazlarına sokup, içlerine hava doldurabilirim.
Comme forcer la nourriture à descendre dans la gorge du canard, pour en faire du fois gras.
Ördeğin boğazına yemek tıkıp, yutmaya zorlamak gibi.
Appelez à l'aide et je vous coupe votre gorge catholique.
Eğer yardım çağırırsan, o Katolik boğazını keserim.
Et les ecchymoses sur sa gorge?
- Ya boğazındaki morarmalar?
Le pouls dans ma gorge?
Canım boğazımda atıyor.
Homme : Hé Johnny, ça me pose aucun problème de t'ouvrir ta putain de bouche et d'y enfoncer ce burrito droit dans ta gorge puis ton gros estomac.
Johnny, lanet ağzını açıp şişko midene gitsin diye boğazına kadar kahvaltını itmeyle sorunum yok.
Hey! Arrêtez de bouger avec l'arrière de votre gorge.
Gırtlağının arkasına değdirmeyi kes.
Ils vous ont vu lui sauter à la gorge le mois dernier.
Geçen ay hepsi boğazına yapıştığını görmüş.
- ( Stephie râle ) - ( Cliquetis ) [se racle la gorge] Stephie.
Uh, Stephie, ben...
Gorge Enrouée est un lève-tard, hein?
Kalın Ses sabahları geç kalkıyor galiba.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]