Translate.vc / French → Turkish / Grady
Grady translate Turkish
853 parallel translation
La douce Rosie O'Grady.
Tatlı Rosie O'Grady.
"Je vais chercher Mme O'Grady."
Gidip Bayan O'Grady'i çağırayım.
" Retournez au lit, Mme O'Grady.
Siz yatın, Bayan O'Grady.
Mais Mme O'Grady sera absente à leur arrivée! "
... Bayan O'Grady'i burada bulamayacaklar!
" Si, Mme O'Grady sera là...
Aksine, Bayan O'Grady burada olacak.
"Regan se rend à l'oisellerie de O'Grady."
Regan, O'Grady'nin kuşçu dükkanına gitti.
"L'avocat de la défense compte-t-il citer comme témoins Mme O'Grady et sa petite-fille?"
Acaba, sanık avukatı Bayan O'Grady ve torununu tanık olarak dinletmeyi düşünmüyor mu?
Ayez foi dans les miracles. Mme O'Grady.
Mucizelere inan, Bayan O'Grady.
"C'est l'écriture de Mme O'Grady. Et elle n'est pas là!"
Bu, Bayan O'Grady'nin el yazısı ama kendisi burada değil.
Mamie O'Grady du'club des trois'! "
'Şeytani Üçlü'den büyük anne O'Grady!
- Police de Santa Monica.
- Santa Monica Polisi, ben O'Grady.
M. Grady, mon agent, m'a amené voir M. Denver... quand il distribuait la pièce de Duncan il y a deux ans.
Mr.Grady, ajansım, Beni Mr. Denver'le görüştürmeye götürdü. 2 sene önce Duncan'ın oyununu sahneye koyuyordu.
Le Vindicator, tu le pilotes, Grady.
Hâlâ Vindikatör'ü uçurmak zorundayız, Grady.
C'est le règlement, Grady.
İşler böyle yürüyor Grady.
Colonel Grady?
Albay Grady?
- Colonel Jack Grady.
- Albay Jack Grady efendim.
Colonel Grady, ici le président des Etats-Unis.
Albay Grady, ben Birleşik Devletler başkanı.
Colonel Grady, je répète.
Albay Grady, tekrar ediyorum.
Mais enfin, Grady, c'est le président!
Lanet olsun Grady, ben başkanım!
Je suis là, Grady.
Buradayım Grady.
- Colonel Grady.
- Albay Grady.
Ils ont trouvé Mme Grady.
Bayan Grady'yi bulmuşlar.
- Nousavonsla femme de Grady.
- Grady'nin hanımı burada.
Colonel Grady, on est à portée.
Albay Grady, atış mesafesindeyiz.
- Grady, ici le général Bogan.
- Grady, ben General Bogan.
Carol... Grady...
Carol, Grady...
Mr. Grady.
Bay Grady.
Sheriff Grady.
Şerif Grady.
Je voulais vous parler du shérif Grady.
Evet, ama Şerif Grady hakkında bir şey söyleyecektim. - Sonra söylersin.
Où est Grady?
Grady nerede?
Si Grady est soûl, ça ne sera pas la première fois.
Haydi Hank, Grady sarhoş olduysa bu ilk kez olmayacak.
Grady a été tué.
Grady öldürüldü J.D.
Je suis navré pour Grady.
Şerif Grady için çok üzgünüm.
Grady a reçu une balle. Kane, un couteau.
Grady vuruldu, ben de Jim Kane'den bir bıçak çıkardım.
Si ceux qui ont tué Grady ont quitté la ville sans laisser de traces ils sont par ici.
Ben Grady'yi öldürenler kasabada değilse ve iki Apaçi'nin sürebileceği herhangi bir iz bırakmamışlarsa o zaman buralarda bir yerde olmalılar.
Grady laisse une femme et deux gosses.
Ben Grady ardında bir kadınla iki küçük oğlan bıraktı.
Des amis de Grady.
Herhalde Ben Grady'nin arkadaşları bunlar.
Grady et les deux autres devraient déjà être là.
Grady ve diğerleri nerede? Şimdiye kadar gelmeleri lazımdı.
Grady, où as-tu dégoté ces deux morveux?
Grady, bu iki salağı nereden buldun? Sana kafa tutuyorlar.
T'as pas assez gaffé?
Kapa çeneni Grady, yoksa yine bir çam devireceksin.
Assez bavardé. C'est ton tour de garde, Grady.
Bu dostça sohbeti kesmek hoşuma gitmiyor, ama ilk nöbet sıran geldi Grady.
Rassurez-vous.
Grady'ye aldırmayın hanımefendi.
Grady n'a d'autre ennemi que lui-même.
Kendi kendinin düşmanıdır.
Grady et moi, on a fait la guerre avec lui.
Grady'yle ben İç Savaş'ta onunla at sürdük.
Lane, Grady et moi.
Lane, Grady ve ben.
Grady et moi étions ses témoins.
Düğününde yanındaydık.
Grady, quand ce sera fini...
Grady, bu iş bitsin de... - Ne olacak?
Je regrette...
- Üzgünüm Grady.
Grady, tu es un emmerdeur.
Grady, sen bir baş belasısın.
Lane et moi, on a grimpé plus haut en laissant Grady près du feu.
Lane'le ben tepeye çıkmıştık... Grady'yi ateşin başında bıraktık, tıpkı bunun gibi.
L'alibi de McDonald, sa présence à l'oisellerie de Mme O'Grady, sera vérifié par la police.
Olay anında, McDonald'ın Bayan O'Grady'e ait....... kuşçu dükkanında olduğu iddiası, polis tarafından araştırılıyor.