Translate.vc / French → Turkish / Gut
Gut translate Turkish
235 parallel translation
Satanée goutte!
- Şu kötü gut! - Belki yeni elbiseler iyi gelir.
Il a eu une nouvelle crise.
Valinin başka bir gut atağı başladı.
Je pense plutôt à un homme âgé. Avec un peu de goutte à la jambe droite.
Hiç de değil, bence sağ bacağında belki de gut hastalığı belirtisi olan yaşlıca bir beyefendi.
Ils me disent que le porto aggrave ma goutte.
Şarabın gut hastalığım için iyi olmadığını söylediler.
De plus, ma goutte me fait beaucoup moins souffrir.
Hatta gut hastalığım şu anda çok daha iyi.
Rien ne m'ennuie, si ce n'est cette satanée goutte.
- Hiç de değil, hiç de değil. Bilgiler, asla sıkıcı değildir, benim şu berbat gut hastalığım dışında.
J'ai toujours nagé dans le champagne, et voilà que j'ai la goutte.
Hayatım boyunca havyar yiyip şampanya içtim ama orduda gut hastası oldum.
C'est un gourmet atteint de la goutte.
Öyle bir gurme ki gut hastalığı bile var.
Das ist gut?
İyi mi?
Sehr gut.
Evet, çok iyi.
Gut, ça. " Sa voix est agréable.
Bunun pek önemi yok. " Sesi hoş.
Ce vieux goutteux?
Şu gut hastası, çirkin moruk mu?
C'est très bon, Ludwig.
Das ist gut, Ludwig.
"Mais non, docteur, c'est l'âge."
Ben de, hayır doktor, bu gut değil, bu yıllar...
Eh bien, la goutte lui a déformé les mains comme ça.
Gut yüzünden elleri büküldü. Şimdi hasta bir adam.
C'est mon oncle qui l'a peint, il est mort de la goutte.
Amcam yapmış. Gut hastalığından öldü kendisi.
L'empereur Tibère y est venu soigner sa goutte. Et les Médicis.
İmparator Tiberius, gut hastalığının tedavisi için buraya gelirmiş.
Sophia Loren a la goutte?
Sophia Loren de mi gut hastasıymış?
L'arthrite. Je suis sous cortisone.
Gut hastalığı.
" âgé de 22 jours, est mort de la goutte.
22 günlük. Ölüm sebebi ; gut hastalığı.
La, ia, très bien, gut. La, blus fort, ia.
Evet, evet, daha sert, daha sert!
Zer gut, zer gut!
- Böyle mi?
Gut! Maintenant, je suis ablati sur le tapis. Brofitez que je suis étourdi et sautez sur moi!
Beni yerde yakaladığında, Biraz sersemlemiş olma avantajımdan... yararlanıp üstüme atlıyorsun.
- Gut! Brenez mon bras comme ça.
- Kolumu şöyle tutyorsun.
Gut! L'autre bras maintenant!
Sonrada diğer kol.
Il souffre de goutte et ré side la plupart du temps à Dorincourt, en pleine campagne.
İltihaplı gut hastalığından muzdarip Hayatının büyük bir kısmını Dorinkortta geçiriyor. Kırsal bölgede Hoş bir yer
Je souffre de goutte. Vous auriez pu le faire habiller convenablement.
Gut hastasıyım ben çocuğun uygun giyinmesini sağlamalıyım
Ma goutte a ré gressé.
Gut hastalığım düzeldi
" La goutte de grand-père le rendait grognon, mais il est mieux.
Dedemin ayağında gut vardı ve bu onu sinirlendiriyordu şimdi daha iyi.
Il est capable de parler dix-sept langues, assez mal d'ailleurs, et a tendance à avoir des rhumatismes.
Onyedi dili acayip şekilde konuşur, ve gut hastalığı vardır.
Oh, mon orteil!
Ah, gut hastasıyım ben!
Je disais que cette goutte me faisait souffrir le martyr.
Diyordum ki şu lanet olası gut hastalığı canıma okuyor!
La goutte est d'or.
- "Gut altındır".
"La goutte est d'or."
- Gut altındır.
La goutte est d'or.
Gut altındır.
La plupart des gens donnent un avertissement. Sénilité précoce, angine, goutte, alité pendant des années...
Çoğu insanın bazı uyarılarda bulunduğunu biliyorsun erken yaşlılık, faranjit, gut yıllarca yatalak kalma...
- Gut.
- İyi.
C'est schlaf gut.
"Schlaf gut" demişler.
Schlaf gut, boche.
Schlaf gut, Kraut.
Alors, ils nous balancent ce schlaf gut le premier soir.
Yani ilk gece şu "schlaf gut" lafıyla çıkageldiler.
Je dois vous dire que la goutte a quitté ma jambe gauche... pour aller dans la droite.
Söylemek zorundayım ki gut hastalığı sol bacağımdan sağ bacağıma geçmiş.
On parle de jambes.
Konu bacaklar. Gut, Bay Pope.
la goutte, la migraine, le foie rongé par la jalousie... habitant le domaine de sa 1ère femme.
Gut, romatizma, migren kıskançlık ve hasetten hasta bir karaciğer. İlk karısından kalma bir köy evinde yaşıyor.
Ce n'est pas la goutte mais des rhumatismes.
Bence bu gut değil, romatizma!
Tourgueniev a eu une angine de poitrine à cause de la goutte.
Tugrenyev'in gut hastalığı nefes darlığına dönüşmüş diyorlar.
Toute la région a dû attraper sa goutte.
Bütün bölge halkı gut hastası, galiba.
Je dis goutte, il dit rhumatisme...
Gut diyorum, romatizma diyor. Yatın diyorum, kalkıyor.
Le médecin dit que c'est la goutte.
Sanki her tarafında karıncalar var. Doktor, gut dedi!
Ma goutte!
Gut hastasıyım!
Das ist gut parce ke...
- Çok güzel.
La goutte du clodo?
Fakir adam gut`u mu?