Translate.vc / French → Turkish / Ha
Ha translate Turkish
39,018 parallel translation
Tu travailles pour qui?
Kimin için çalışıyorsun? Ha?
Réponds!
Cevap ver bana! Ha?
Ah, c'est vrai.
Ha doğru.
Mes amis.
- Arkadaşlarım ha.
Un vaisseau spatial?
Uzay gemisi ha? Sırada Marslılar mı var?
Vous avez offert votre aide pour éviter une guerre de gangs?
Bir çete savaşını önlemeyi önerdin herhalde. Ha öyle demişsin, ha böyle.
Donc, Viper a tué votre cousin, c'est ça?
Senin kuzen, Engerek'in siniri yüzünden öldü yani ha?
Tout le monde en a.
Ha şöyle ya!
Oui, c'est moi. Ce bon vieux Lucifer Morningstar.
Ha şunu bileydin, benim işte canına yandığımın Lucifer Morningstar'ı.
Il semble que les ailes ne soient pas la seule chose que vous falsifiez.
Sahtesini yaptığın tek şey kanat değil sanki ha?
Quoi?
O öldü mü? Ha? Ne?
J'ai passé les 12 dernières années à craindre pour ma vie!
Ha? Son 12 yılı hayatımdan endişe ederek geçirdim ben!
Et où étiez-vous?
O zaman neredeydiniz siz? Ha?
Qu'est-ce qui ne va pas avec vous, les gars?
Sizin neyiniz var millet, ha?
Tu aimerais que j'agresse un officier de police?
Bir polis memuruna saldırsaydım, çok hoşuna giderdi, ha?
Ça expliquerait le "pourquoi maintenant" pour vos esprits étriqués, hein?
Ve bu, o basit zihinlerinizde "neden şimdi" yi açıklıyor, ha?
D'où est-ce qu'ils viennent?
Onlar nereden geldi, ha?
Comment sais-tu où je l'ai jeté?
- Nereye fırlattığımı sen nereden biliyorsun, ha? - E.
Tu ne sais pas.
- Ha? Bilmiyorsun.
De quoi parle ton Beau Garçon?
- Senin Güzel Çocuk neden bahsediyor, ha?
Tu penses faire quoi?
Ne halt ettiğini sanıyorsun sen, ha?
À quoi penses-tu, frangin?
Aklındaki nedir, ağabey, ha?
Hein?
Ha? Ne?
Mais vois comment ça a tourné?
- Ama bak sonu nasıl oldu, ha?
"Se vendre". Quand as-tu déjà vu ta mère prendre ce genre d'initiative?
"Kendini satmak." Oğlum, annenin böyle bir inisiyatif sergilediğini ne zaman gördün sen, ha?
Votre statut de scout disparaît - devant votre cheftaine?
- Oymakbaşın için kız izcilik mevkin buraya kadarmış, ha?
Alors, Linda?
Demek Linda, ha?
- C'est joli, non?
Bu hoş bir oda mı ha?
Vous me dites que vous n'êtes pas Gena Rowlands?
Bana Gena Rowlands olmadığınızı mı söylüyorsun, ha?
Tu as un souvenir du théâtre, hein?
Orada tiyatrodan bir anı var, ha?
De Mission Beach Elder Care, hein? C'est à AJ?
Mission Beach Yaşlılar evinden, ha?
Donc tu es revenu, hein?
Demek döndün ha?
Je veux dire, tu ne voulais pas qu'on le rencontre. parce qu'il est jeune et sexy?
Bizimle tanıştırmak istemedin çünkü genç ve yakışıklı diye ha?
Alors tu laisse tomber, hein?
Demek derslerden çaktın ha?
L'adoption de Callie et le grand début de Brandon à Disney Hall, et aussi le premier jour d'école.
Callie'nin evlat edinilmesini, ve Brandon'un Disney Hall'da ilk sahneye çıkışını. Ha birde okulun ilk gününü.
La Vraie Croix, c'est comme ça qu'on appelle les restes de la croix
Yanı İsa'nın çarmıha gerıldığı haçın... -... kalıntılarına verılen ısım.
Tu vas lui dire?
Ha? Bunu yapacak mısın?
Je voulais juste un coup vite fait, tu vois?
- Ha şaka dostum. Ben sadece hızlısından bir oral istedim, bilirsin.
Tu n'as jamais fait ce qu'on vient de faire, hein?
Daha önce böyle bir şey yapmamıştın ha?
Tu ne dis toujours pas plus de 3 mots de suite, hein?
Hala bir seferde 2, 3 kelimeden fazla söyleyemiyorsundur, ha?
Tu veux te la jouer dans le quartier, hein?
Uyuşturucu hakkında dalga geçmiyordun ha!
Ah, c'est parti, mon pote.
- Gangster tarzı biniyorsun ha? - Onun gibi birşey.
- Bien sûr qu'elle l'est.
- Ha şöyle.
Et voilà.
Ha şöyle ya!
Tu as parfaitement raison.
Ha şunu bileydin.
Ça me va bien, n'est-ce pas?
Aziz Lucifer ha. Cuk oturmadı mı sence de?
Des allergies, hein?
Alerjiler, ha?
" C'est drôle.
" Ha-ha.
Tant que ça, hein?
O kadar fazla, ha?
Ouais..
Ha, Chirone?
Hein?
Ha.