Translate.vc / French → Turkish / Hala
Hala translate Turkish
85,113 parallel translation
30 morts, ses hommes et lui sont en cavale, la bombe volée en Tchétchénie est toujours manquante.
30 ölü, Walker ve adamları kayıp ayrıca Çeçenistan'dan çaldığı nükleer tetikleyici hala kayıp.
C'était une période compliquée, mais tu m'en dois toujours une pour Gregor.
Zor bir zamandı ama bana hala Gregor olayından borçlusun.
Qu'est-ce qui vous fait dire que vous êtes encore fait pour être maire adjoint?
Hala başkan vekili olarak hizmet edebileceğini sana düşündürten nedir?
Je peux entrer, ou les chiens sont encore interdits?
Girebilir miyim yoksa hala "köpekler" giremez mi?
Oliver, je pense toujours que c'est une erreur de ne pas pousser ce salopard pour avoir la localisation de la vente.
Oliver, bence hala bu şerefsizi satış yeri için zorlamamak bir hata.
Je ne sais pas si elle est encore bonne.
- Hala o adreste midir bilmiyorum.
Posez-vous la question Warner, c'est toujours le cas?
Kendine şunu sor Warner, hala geçerli mi bu?
Je ne sais toujours pas comment cela a pu fuiter.
Hala bunun nasıl sızdığını bilmiyorum.
Et tu travailles toujours avec ces gens?
Hala bu insanlarla iş mi yapıyorsun bir de yani? Ne?
Pendant que vous êtes sous la menace d'une destitution, vous ne pouvez pas modifier de règlements administratifs, donc le protocole de commotion, ouais, c'est quelque chose.
Suçlama olayı devam ederken yönetmelik değiştiremezsin. O yüzden sarsıntı protokolü hala geçerli.
Plutôt aïe, Oliver pourrait avoir une commotion, et dans le même temps,
Daha çok "tüh" denilebilir. Oliver da beyin sarsıntısı geçirmiş olabilir. Ama yine de, dışarıda hala bir kanunsuz var.
Ouais, mais l'autre est toujours de travers.
Evet ama diğeri hala dengesiz.
Ils sont encore en train de délibérer.
Hala düşünüyorlar.
Le conseil ne me destitue pas, je suis toujours le Maire.
Meclis suçlamarı düşürdü, hala başkan benim.
Mais il était toujours mon père, le jour où tu as transpercé sa poitrine d'une épée.
Fakat sen göğsüne bir kılıç sapladığında hala babamdı.
Tu sors toujours avec Susan Williams?
Susan Williams'la hala sevgili misiniz?
- En admettant qu'elle soit encore là.
- Hala buradaysa tabii.
Mais M. Kovar dit qu'il est toujours en train de les chercher.
Ama Bay Kovar hala onları aradığını söyledi.
Toujours pas?
- Hala bir şey yok mu?
Tu as trouvé Oliver?
Hala Oliver'ı bulamadın mı?
Tu es toujours Felicity Smoak? - Oui.
- Sen hala Felicity Smoak musun?
On a toujours nos problèmes.
- Hala sorunlarımız duruyor.
Je sais que tu es probablement un peu énervé à propos de ce que j'ai dit hier soir.
Dün söylediklerim yüzünden hala kızgın olduğunu biliyorum.
On dirait que Sampson n'a pas fini de faire la fête.
Sampson partiyi hala bitirmemiş anlaşılan.
C'est bien, mais il y a un paquet de méchants dans les rues, d'accord? Sérieux.
Güzel fakat hala sokaklarda suçlular kol geziyor.
Ça veut dire qu'Oliver est un enfant dans son coeur, non?
Oliver'ın da kalbi hala çocuk sonuçta, haksız mıyım?
Je devais te réveiller, t'ouvrir les yeux, te montrer que la douleur dont tu souffres est toujours en toi.
Seni uyandırmam gerekti. Gözlerini açıp çektiğin ıstırabın hala içinde olduğunu görmeni sağlamalıydım.
Pourquoi je continue à te faire perdre ton temps?
Hala neden mi vaktini harcıyorum?
J'ai dit, tu me laisses partir et je garderai tes proches en toute sécurité, mais je ne suis pas encore parti.
Beni serbest bırak, sevdiklerine zarar vermeyeyim. Ama hala serbest kalmadım.
Je suppose que tu n'as toujours pas de titre.
Hala vasıfsız olduğunu varsayıyorum.
Comment es-tu toujours vivant?
Hala nasıl hayattasın?
On va devoir s'en occuper aussi, pendant qu'il fait encore nuit.
Hala karanlık iken onlarla da ilgilenmemiz lazım.
Peut-être qu'ils sont toujours dans le tunnel balançant les corps.
Belki tünelde hala cesetleri atıyordur.
Pas de signe de Burkhadt pour l'instant.
Hala Burkhardt'dan bir iz yok.
Pourrait toujours être là.
Hala orada olabilir.
- Est-ce qu'il y a des survivants?
- HW ile irtibat kurduk. - Hala hayatta kalan var mı?
On cherche encore à Laurelhurst, jusqu'ici, nous n'avons rien.
Hala Laurelhurst bölgesini arıyoruz ama şimdiye kadar bir şey bulamadık.
Il semblerait, mais il reste le plus gradé.
Öyle gibi ama hala en rütbeli o.
Si chacun de nous abandonne 20 %, il nous restera 30 % et c'est tout à fait honnête.
Yüzde yirmi bile versek, hala kişi başı yüzde otuza sahibiz. Makul görünüyor.
Si tu en avais, tu ne pousserais pas mon fils à perdre de l'argent encore une fois.
Eğer biraz saygın olsaydı, parasını harcamak için konuşuyor olmazdın... hala.
Il me reste encore la joue.
Yanağı ve dudakları bitirmedim hala.
Elle était encore chaude quand ils la trouvèrent.
Onu bulduklarında hala sıcaktı.
Toujours là.
Hala burada.
T'endors pas encore.
Ah, uh, ah, ah, Uykuya dalma Bana hala.
Tu as toujours ta vie.
Canın hala sende.
Il a demandé si toi et moi étions toujours ensemble.
Hala beraber olup olmadığımızı sordu.
La vieille nouille reste al dente malgré la décongélation.
Eski makarna erime sonrası hala kendine gelemedi.
Encore deux minutes.
Hala iki dakika uzakta.
Mais je ne comprends toujours pas comment je peux aider à sauver Gotham.
Evet. Ama Gotham'ı kurtarmaya nasıl yardım edebilirim hala bilmiyorum.
Et qui tu peux encore devenir.
Hala dönüşebileceğin şeyi gören.
Est-ce que tu as toujours le bâton avec toi?
- Çubuk hala yanında mı?