Translate.vc / French → Turkish / Halliburton
Halliburton translate Turkish
96 parallel translation
Une compagnie dirigée par un certain Dick Cheney : Halliburton.
Dick Cheney adından bir adamın yönettiği şirket olan Halliburton.
Vous avez beaucoup entendu parler d'Halliburton récemment.
Halliburton ismini duydunuz.
Laissez-moi vous parler d'Halliburton, la compagnie que je dirige.
Size Halliburton'dan bahsedeceğim.
Je suis très fier de ce que j'ai fait chez Halliburton.
Halliburton'da yaptığım şeyler için gurur duyuyorum.
Au beau milieu de la guerre, Microsoft, DHL et d'autres entreprises... ont invité Halliburton à une conférence... pour montrer à quel point on pouvait gagner de l'argent en Irak.
Savaşın ortasında Microsoft, DHL ve diğer şirketler Irak'ta ne kadar para kazanacaklarını konuşmak için Halliburton'ı konferansa çağırdılar.
Halliburton fournit des repas chauds, du matériel, des vêtements propres... et des moyens de communication à nos soldats... afin qu'ils se sentent un peu plus près de chez eux.
Halliburton, evlerine ulaşabilmeleri için askerlerimize sıcak yemek, malzeme, giysi ve iletişim araçları sağlıyor.
Halliburton. Fiers de servir nos soldats.
Hallıburton, askerlerimize hizmet etmekten gurur duyuyor.
Je viens de lire dans le journal qu'Halliburton vient d'obtenir un autre contrat.
Gazetede Halliburton'un yeni bir ihale daha aldığını okudum.
Halliburton vient d'obtenir un autre contrat.
Bir ihale daha almış.
Un employé d'Halliburton ici qui conduit un bus... peut gagner entre 8 et 10.000 par mois. Qu'on m'explique ça. Pour 40 heures par semaine.
Bir Halliburton şoförü ise haftada kırk saat çalışarak ayda 8.00010.000 kazanıyor.
Le premier bénéficiaire de contrats, c'était l'ancienne entreprise du vice-président Cheney, Halliburton, et sa filiale, Kellogg Brown Root.
En çok ihaleyi kazanan şirket Başkan Yardımcısı Chaney'nin eski şirketi Halliburton ve onun alt şirketi olan Kellogg Brown and Root.
Et le scandale de Halliburton n'est qu'une tentative éhontée d'associer le vice-président aux activités d'une société à laquelle il n'est pas lié, en aucune manière.
Ve bu Halliburton olayı, bu şirketle hiç ama hiç bir ilgisi olmayan Başkan Yardımcısı'nı bu şirketin işleri ile alakalı göstermekten ibaret.
Les critiques du Congrès se demandent si Cheney a aidé Halliburton a obtenir un milliard...
Kongre'ye yönelik eleştiriler, Dick Chaney'nin Halliburton ile ortaklığını koruyarak para akladığı yönünde.
Le F.B.I. A fait savoir qu'il approfondissait son enquête quant à la façon dont Halliburton a fait payer aux contribuables ses contrats en Irak. Les liens qui profitent à Halliburton Le débat Cheney attisé
FBI, Halliburton şirketinin vergi mükelleflerinin paralarını kullanarak nasıl Irak'ta iş aldığını araştırıyor.
Les dix années suivantes, ils ont obtenu 700 ou 800 contrats rien qu'en faisant ça. Halliburton choisit Cheney comme chef
Devam eden 10 yıl içerisinde bu firma 7 ila 8 yüz adet ihaleyi sırf bunu yapmak için kazandılar.
J'ai dirigé Halliburton et j'en suis fier...
Halliburton'u işletiyorum ve Halliburton'la gurur duyuyorum.
Le vice-président Cheney n'a rien eu à voir avec l'attribution de quelque contrat que ce soit à Halliburton.
Chaney'nin Halliburton'un ihaleleri kazanmasıyla hiç bir ilgisi yoktur.
Et, apparemment, Halliburton, plus d'une fois, a trop fait payer le gouvernement fédéral.
Ama Halliburton'ın hükümeti birden fazla kez gereğinden fazla tutarda fatura kestiğini biliyoruz.
Autrement dit, toute personne qui alloue quelque chose à la Défense sait qui est le vice-président et connaît ses liens avec Halliburton.
Savunma Bakanlığı'nca herhangi bir şey alındığında, dönemin Başkan Yardımcısının kim olduğu ve Halliburton ile olan ilişkisi bilinir.
Et ici, si on suit l'argent, ce n'est pas que Halliburton voulait une guerre et qu'ils ont envoyé Cheney leur en trouver une. Ce n'est pas ça.
Eğer parayı takip ederseniz, Halliburton firmasının Dick Chaney'e gidip onlar için bir savaşa çıkmalarını istedikleri bilgisine ulaşamazsınız.
Halliburton Film promotionnel - 1951 Le voilà.
HALLIBURTON ŞİRKETİ TANITIM FİLMİ 1951
Bunker secret de la Maison-Blanche? Bunker secret Halliburton? Satan?
Gizli Beyaz Saray sığınağı Gizli Halliburton Sığınağı, Şeytan?
- Je suis Halliburton! - Je l'ai dit!
- Halliburton benim!
Je suis Halliburton!
- Halliburton benim!
Si tu forces une serrure d'un Halliburton, je te mettrais sur mon dos et on volera jusqu'à Los Angeles.
Bu çantanın kilidi açarsan, seni sırtıma bindirip Los Angeles'a kadar uçururum.
Forcer la serrure d'un Halliburton.
Halliburton kilidini açmaya.
Cette blanche va se refaire tout comme Halliburton.
O beyaz kadın Halliburton Holding gibi davranacak.
Chérie, voici Ted Beamen de Halliburton.
Bebeğim, bu Halliburton'dan Ted Beamen.
Halliburton a décollé, n'est-ce pas?
Şu Halliburton. Halliburton fırladı, değil mi?
Comme une action directement dirigée contre Halliburton.
Mesela Halliburton'a doğrudan saldırı gibi.
Je ne parle pas du prix du sans plomb trop élevé.
Yapma, Halliburton'ın kurşunsuz benzinde kazık atmasına benzemez bu Tom.
- VICE-PRÉSIDENT Ancien P.D.G., Halliburton Ils ont le contrôle à Washington, eux et l'industrie automobile. CONDOLEEZZA RICE SECRÉTAIRE D'ÉTAT
Washington'dakileri manipüle ediyorlar - onlar ve otomobil endüstrisi.
Désolé d'avoir été si long, mais la voie rapide Cheney était bloquée jusqu'à l'avenue Halliburton.
Bu kadar uzun sürdüğü için üzgünüm ama Halliburton yoluna kadar tüm Cheney otobanı trafiğe kapalıydı.
Il surfacture comme Halliburton.
Halliburton gibi pahalı.
J'appellerai Halliburton.
Halliburton'ı arayacağım.
Avec une maison comme ça, vous auriez pu appeler Halliburton pour vous venir en aide.
Böyle bir yere sahipken, Halliburton'ı çağırsaydın daha iyi olurdu.
Halliburton?
Halliburton? ( Halliburton : Ünlü Amerikan koruma ve Güvenlik Firması )
Tout ça, c'est parce que Bush veut du pétrole, et qu'Halliburton veut se faire de l'argent.
Hepsi Bush'un petrole ihtiyacı var diye ve Halliburton'ün yatırımlarını koruması için.
Et quand vous dites Dieu, vous parlez des groupes pétroliers, n'est-ce pas?
Tanrı derken Halliburton demek istiyorsun, değil mi?
- Halliburton, Blackwater?
- Halliburton, Blackwater?
Dick Cheney, le président de Halliburton, a tué Scalia, le juriste de la Cour Suprême de Justice dans un accident de chasse, et la balle l'a traversé et a tué Karl Rove et Tucker Carlson.
Dick Cheney, Halliburton'un sandalyecisi... yargıtay üyesi Justice Scalia'ya avda kazara ateş etti... ve mermi doğruca onu geçti... gidip Karl Rove ve Tucker Carlson'u öldürdü.
Halliburton.
Halliburton'a.
Y a assez de munitions pour faire bander Halliburton.
Burda Halliburton'a zorluk çıkaracak kadar çok cephane var
Donc, vous avez un type qui est, tantôt, le président d'une grosse entreprise de construction, comme Halliburton, tantôt le vice-président des Etats-Unis.
Bir bakarsınız Haliburton gibi büyük bir inşaat şirketinin başkanı olan biri bir anda A.B.D. başkan yardımcısı veya
On a du Halliburton, du Parsons, du Perini super qualité.
Elimizde Halliburton, Parsons, Perini var, hem de yüksek kalite.
Elle a témoigné contre Halliburton, mais je l'adore.
Halliburton'ın aleyhine şahitlik yaptı, ama ölmüş olsa da onu seviyorum.
Je m'appelle Fred. Je viens de Halliburton.
Halliburton'dan geliyorum.
À l'évidence, Halliburton.
Halliburton aklınıza gelmeli.
♪ Qui vivent dans les maisons que le pétrole a fait construire ♪ - Halliburton est le leader mondial dans l'extraction du profit de toutes sortes de catastrophes.
Halliburton, her türlü doğal afetten kâr etme konusunda bir numaradır.
Les gens d'Halliburton sont fiers de ce qu'ils ont accompli.
Hepimiz gurur duyuyoruz.
Mais si c'est le cas, promets-moi... que tu n'iras pas te faire exploser la tête pour enrichir Halliburton et Bechtel.
Halliburton ve Bechtel daha zengin olsun diye kafanı uçurmalarına izin vermeyeceksin.