Translate.vc / French → Turkish / Halliday
Halliday translate Turkish
62 parallel translation
Bonsoir, Halliday.
Merhaba Halliday.
J'étais à Londres au Savoy quand Halliday m'a appelé. - Je suis venu directement.
Savoy'daydım, Halliday'den telefon aldım hemen geldim.
Capitaine Halliday, corps médical de l'armée royale.
Yüzbaşı Halliday, Kraliyet Ordusu Sıhhiye Müfrezesi.
- Où est Halliday?
- Halliday.
Capitaine Halliday. Capitaine Halliday!
Yüzbaşı Halliday.
Halliday.
Halliday...
Où est-elle, Halliday?
Nereye sakladın, Halliday?
C'est Duke Halliday.
Bu Duke Halliday.
Des ennuis, M. Halliday?
Mesele nedir, Bay Halliday?
- Alors vous vous appelez Halliday.
- Soyadın Halliday demek. - Hayır, değil.
Je cherche un certain Duke Halliday.
Duke Halliday isimli birini arıyorum.
Malheureusement, j'ai rencontré Halliday à bord du navire. Il m'a roulé et me les a dérobés. Je vois.
Maalesef, Halliday ile gemide karşılaştığımızda beni oyuna getirip tüm belgelerimi almış.
Et l'anglais, vous l'avez appris où, capitaine Vincent Duke Blake Halliday?
İngilizceyi de İspanyolcayla aynı yerde mi öğrendin? Yüzbaşı Vincent Duke Blake Halliday?
Comment allez-vous? Je m'appelle Halliday.
Tanıştığımıza sevindim, ben Halliday.
- Ça l'a arrêté, capitaine Halliday.
- Bu onu bir süre durdurur, Yüzbaşı Halliday.
- Lieutenant Halliday, MIle Graham.
- Teğmen Halliday, Bayan Graham.
Tu préfères croire Halliday plutôt que moi.
Demek bana değil de, Halliday'e inanıyorsun.
- Où est Halliday?
- Halliday nerede?
- Halliday?
- Halliday mi?
Je te présente Mark Halliday.
Tony, bu Mark Halliday. - Merhaba Mark.
Demain, j'emmènerai son petit ami au club.
Yarın akşam, Amerikalı erkek arkadaş Halliday ve ben bir davete gideceğiz. Karım burada kalacak.
- Vers minuit. Je rentre avec Halliday.
Halliday'i de getireceğim, karımı birlikte bulacağız.
À votre retour, avec ce...
Halliday denen adamla geri döndüğünde...
Halliday. Comment entrez-vous?
-... sen daireye nasıl gireceksin?
En revenant, j'utiliserai ma propre clé.
Halliday'le birlikte geri döndüğümde kendi anahtarımla içeri gireceğim.
Profitant d'une absence de Halliday... Je reprendrai sa clé à elle et la remettrai dans son sac avant l'arrivée de la police.
Sonra, o bahçeyi kolaçan etmek için falan dışarı çıkınca anahtarı halının altından alıp karımın çantasına geri koyacağım.
Mark Halliday était avec moi, hier soir.
Dün gece benimle birlikteydi. Memnun oldum.
M. et Mme Wendice vont venir faire leur déposition.
Bay Halliday, Bay ve Bayan Wendice ifade vermek üzere ofisime geliyor. Lütfen bana adresinizi verin.
Mais ce n'est pas tout!
Bay Halliday'in mektubunu hatırlıyor musunuz?
La lettre de M. Halliday, c'est moi qui l'aurais volée et j'aurais été l'auteur du chantage!
Onu Swann değil de ben çalmışım. İki şantaj notunu da ben yazmışım.
J'aurais glissé la lettre dans la poche du cadavre!
Bay Halliday'in mektubunu saklayıp onu cesedin cebine koymuşum.
J'espère que Halliday ne m'attend pas dehors.
Umarım Bay Halliday dışarıda beni beklemiyordur.
Préparez-vous à une surprise.
Kendinizi bir sürprize hazırlayın Bay Halliday.
Vous comprenez, M. Halliday?
- Bay Halliday, anladınız mı? - Sanmıyorum.
Swan a fait exactement ce que vous avez pensé.
Çünkü Swann aynen sizin öngördüğünüz gibi yaptı Bay Halliday.
Doc Holliday, les Clantons, les Youngers, tous sont partis.
Doc Halliday, Clantonlar, Youngerlar... Hepsi gittiler.
Mme Halliday vient de les repeindre.
Bayan Halliday onları yeni boyadı.
C'est un cadeau de bienvenue de Mme Halliday.
Bayan Halliday'den yeni evinize hoş geldiniz hediyesi.
Voici mon amie, Jessica Halliday.
- Arkadaşım Jessica Halliday. - Merhaba.
Durham! Halliday a reçu du vin pour Noël.
Halliday, Noel için bir sandık beyaz Alman şarabı dağıtıyor.
Où est Halliday?
Halliday nerede?
Halliday!
Halliday!
Destro nous a dit qu'Halliday voulait voir Will brisé.
Destro bize Halliday'in Will'in direncini kırmamızı istediğini söyledi.
Destro a dit qu'Halliday a dit "par n'importe quel moyen."
Destro, Halliday'in ne gerekiyorsa yapmamızı söylediğini söyledi
Viens donc menotter Professeur Gardien Halliday.
Neden Profesör hapishane müdürünü kelepçelemiyorsun.
Halliday est un mytho.
Halliday tam bir pislik.
Il bosse surtout en studio, mais en'78 il a fait la première partie de Johnny.
Şimdilerde stüdyo işleri yapıyor ama 78'de Johnny Halliday'e çalardı.
À son bord, Mark Halliday, le romancier américain.
Bugün Southampton'a varacak olan geminin yolcuları arasında Amerikalı yazar Mark Halliday de var.
Inspecteur principal Hubbard.
- Mark, bu Müfettiş Hubbard. Mark Halliday.
Vous aviez reçu une lettre de M. Halliday.
Bay Halliday'den bir mektup almıştınız.
C'est moi, Mark Halliday...
Müfettiş Hubbard, benim, Mark Halliday.