Translate.vc / French → Turkish / Hast
Hast translate Turkish
57 parallel translation
Le rythme unique de Manhattan Le rythme unique de Manhattan
Manhattan'ın kendine hastır temposu
Inventé dans un État du Sud par un gentleman.
Güney eyaletlerine hastır bir centilmen...
C'était le meilleur, le plus original.
O çok iyiydi, kendine hastı.
Dans ce type d'intervention, la première phase est... le rasage du patient.
Operasyonumuzun ilk ve belirleyici olan adım... .. hastılıklı yeri kesmek.
Il faut être grand homme pour avouer une erreur et je ne le suis pas.
Yanıldığını kabul etmek büyük adamlara hastır. Büyük adam değilim.
Ce qui était approprié, puisque nous ne savions pas ce qu'il chantait.
Pek kendine hastı, çünkü biz de onun ne söylediğini hiçbir zaman anlayamadık.
Aucun rapport. Souviens-toi de ça, Léon.
Her durum kendine hastır.
Harold a le caractère de père mais tu n'as pas à l'admirer.
Çünkü Harold Hast in babası nın onu takdir edecek bir sebebi yok.
Ne pas avoir pitié est bestial... sauvage... diabolique.
Merhamet etmemek de hayvanlara hastır yabanilere, kötülere hastır.
La religion le dimanche!
Dindarlık, Pazar gününe hastır!
Merde. L'apôtre!
Hast.r. Bir havari...
Le rayon de morsure et la mâchoire carrée indiquent un danois.
Bu ısırma şekli ve çenenin kare şeklindeki izi Danua'ya ya da Danua kırmalarına hastır.
D'abord, voici d'autres félicitations à Evan Couteau-dans-le-dos... Excusez-moi. Bâtard.
Öncelikle, Evan Yavşak'ı tebrik etmek istiyorum pardon, Hastır'ı, yani Baxter'ı.
Chaque cas est unique.
- Her vaka kendine hastır.
Et comme vous dîtes, chaque cas est unique.
Ama dediğiniz gibi, her vaka kendine hastır.
Chaque cerveau a sa structure, sa signature.
Herkesin beyin dalgası kendine hastır.
Mais on l'a coupée aux ciseaux, c'est typique d'un kidnapping.
Ama makasla kesilmiş, bu da adam kaçırma olaylarına hastır.
Merde.
Hastır be!
oh, mer... oh, putain.
Hast... Eyvah. Frazier düştü.
- Qu'est-ce que tu fais?
Hastır. - Ne yapıyorsun?
Jess, tu es un con.
Hastır. Jess, puştun tekisin.
Merde.
Hastır.
Chaque touche émet un son presque similaire mais unique.
Her tuşun sesi birbirine benzer ama aslında kendine hastır.
- "Désolé", c'est pour les criminels et les nuls et je ne suis ni l'un ni l'autre.
- Ne? Üzülmek suçlulara ve beceriksizlere hastır.
Qu'est-ce que...
Hast...
L'équipe est importante pour l'instant à tes yeux, mais tout le monde doit penser à son avenir.
Şu anda takım birlikte. Bu da iyi bir şey ancak herkesin geleceği kendine hastır.
Elles sont faites pour cette chanson et ce niveau de guitare.
O seviyeler o şarkıya hastır ve
Un fourragan.
Hastırga.
Rock me like a furricane. *
"Hastırga gibi estir beni" *
- Un cas de démence?
- Akıl hastılığı mı?
Pourquoi ne pas lui avoir dit que tu es malade?
Neden ona hast aolduğunu söylemedin...
Qu'est-ce que tu veux dire?
- Ne? "Hast" derken, ne tür bir hastalık bu?
Certaines techniques sont propres à ce seul groupe.
Yeteneklerinden bazıları yalnızca buradaki topluluğa hastır.
Misère!
Hastır!
- Va te faire, vieux schnock.
Hastır ordan kel moruk. Bildiğin David.
{ \ pos ( 192,230 ) } Chaque sort qu'une sorcière lance est unique en son genre, { \ pos ( 192,230 ) } alors toutes les sorcières annexent leur travail.
Cadıların yaptığı her büyü kendine hastır bu yüzden her cadı yaptığı büyüyü belgeler.
Chaque voix a une caractéristique aussi unique qu'une empreinte digitale.
Her ses, parmak izi gibi kendine hastır.
Whaou!
Hastır!
Tu ne te souviens jamais où tu gares la voiture quand on va au cinéma, et on ne te dit pas que tu as...
Biz ne zaman sinemaya gitsek park ettiğin yeri hatırlamazsın ve onlar senin hast -...
Quand je suis vraiment ivre et écroulé dans le caniveau, il est mon oreiller.
Sarhoş olup bir yerlerde sızdığımda, o benim hastığım olur.
Ah, merde, je dois y aller.
Hastır... Tüymem gerek.
Tu m'as appris à dire
# Sen hast söylemek öğretti
Hast...
Ben...
Tu hast ont mis nos iniquités avant vous. Nos péchés secrets dans la lumière de Votre contenance.
Suçlarımızı önüne gizli günahlarımızı yüzünün ışığına çıkardın.
Parce qu'ils dénaturent le certificat de liberté du peuple allemand
Çünkü aryan kimlikleri sadece Alman halkına hastır diğerlerininkiler sahtedir.
Je vais commencer par la bombe.
Herkesinki ona hastır.
Tout comme les flocons de neige, chaque magie est unique.
Kar tanelerinde olduğu gibi her insanın sihri de kendine hastır.
Merde!
Hastır!
- Shazbot!
- Hastır!
Je vous avais dit...
Şu an bir hast... Ne?
- Merde, elle a un fusil, Eric!
Hastır, kızın silahı var Eric.