Translate.vc / French → Turkish / Hasta
Hasta translate Turkish
23,133 parallel translation
Je ne me sens pas bien soudainement.
Aniden kendimi çok hasta hissettim.
Si vous ne voulez pas être à leur place, faites ce que je vous dis.
Sen de hasta olmak istemiyorsan dediğim gibi yapacaksın.
Et, oui, vous pouvez être certains que ni moi, ni le shérif Lotus et ses hommes ne se reposeront tant que nous n'aurons pas retrouvé ce psychopathe.
Ayrıca evet, ne benim ne de Şerif Lotus'un ve departmanındaki hiçbir memurun bu hasta, aşağılık şerefsizi bulmadan uyku uyumayacağından temin olabilirsiniz.
Six de plus sont tombés malades.
Altısı daha hasta oldu.
Alors, il est temps que le conseil et le public sachent pour votre maladie et que c'est ça qui distrait Otto et...
Öyleyse yönetim kurulunun ve halkın hasta olduğunuzu ve hastalığınızın Otto'yu kötü etkilediğini bilmesinin vakti...
Otto n'est pas prêt à ce qu'on sache que je suis malade.
Otto, birilerinin benim hasta olduğumu bilmesine hazır değil.
S'il n'est pas mentalement malade, il devrait rencontrer le coroner.
Mental olarak hasta olmasaydı, adli tabibin önünde olurdu.
Car il n'est qu'une bête démoniaque, qui se baigne dans la boue et les immondices aussi sales que son âme pourrie.
Bu adam çamur ve pislik içinde sürünen kirli ve hasta bir ruha sahip şeytanî bir canavardan başka bir şey değil.
Ça me rend malade.
- Beni hasta ediyorlar.
Mais la condition la plus bizarre pour accepter un patient concernait la première lettre de leurs prénoms.
Ama hasta kabulü için en tuhaf kriterleri isimlerinin baş harfleriyle alakalı.
Et Napoléon, un perroquet très malade.
Ve Napoleon, çok hasta bir papağan.
- Des salades, oui!
- Çok hasta.. - Saçmalık!
Si je le faisais pour tous les pénis malades, il n'y aurait personne! Moi le premier, monsieur.
Eğer herkese penisi hasta diye izin verirsem burda kimse kalmaz ve en önemsizi ben de, efendim!
La relation docteur-patient a besoin de limites.
Doktor-hasta ilişkisinin sınırları olması gerekiyor.
Et je sais que tu es lasse d'écouter les jérémiades de Manhattan.
Bizimkinden daha kötü, ve hayal kırıklığıyla dolu tüm bu Manhattan pişmanlığını dinleyecek kadar hasta olduğunu biliyorum.
Tu es malade?
Hasta mısın?
J'ai été payé en heures sup en étant malade pendant la soirée foot.
Dün Monday Night Football maçları sırasında hasta olduğum için bir buçuk katı kazandım.
Tu étais très malade, mais tu as quand même assuré. Et c'est ce qu'on recherche chez nos artistes de croisière.
Bak, açıkçası çok hasta görünüyordun ancak ne olursa olsun oraya geldin ve turistik gemi performansımız için aradığımız şey de tam olarak buydu.
J'espère que tu n'es pas malade.
Tanrım, umarım hasta falan değilsindir.
Pour info, le patient est en garde à vue.
Hasta polis gözetiminde, ona göre.
Je comprends, docteur. Pour vous, c'est un patient, qui mérite de la bienveillance et même de la compassion.
Doktor, anlıyorum, o sizin için bir hasta anlayışı hatta merhameti hak eden biri.
Concernant sa perte de mémoire, il est possible qu'il fasse semblant, qu'il exagère, ou simplement qu'il simule.
Hafıza kaybı konusunda ise, rol yapıyor, abartıyor ya da basitçe hasta numarası yapıyor olabilir.
Je crains que la relation habituelle entre le psychiatre et son patient, où tout ce qui est dit reste confidentiel, ne s'applique pas ici.
Korkarım ki tipik doktor hasta ilişkisi yani burada konuşulan her şeyin gizli kalması durumu geçerli olmayacak.
Chaque fois que j'étais malade, étant petit, elle me prenait dans son lit et s'occupait de moi.
Çocukken ne zaman hasta olsam beni yatağına alır ve bana bakardı.
- Un accidenté de la route.
- Sadece bir hasta. Trafik kazası.
Vous voyez, rien de tout le weekend à part la Mexicaine qui vide les corbeilles.
Kirill : Gördüğünüz gibi hasta sonu olağan dışı bir şey yaşanmamış. Sadece bir Meksikalı kadın çöpü boşaltıyor.
Wes, elle est malade.
Wes, o hasta.
- Il lui reste six mois.
- Altı aylık ömrü kalacak kadar hasta.
- Mon père préfèrerait ça que ce soit moi la malade.
- Babam benim hasta olmamı tercih ederdi.
Votre odeur indique que vous êtes malade.
Hasta gibi kokuyorsunuz.
Je tiendrai pas.
- Peki ya o insanlar hasta olsaydı?
Un vrai psychopathe.
Hasta orospu çocuğu.
Les médecins ont récemment réussi à communiquer avec un homme connu comme Patient 23 par des images magnétiques...
Doktorlar yakınlarda Hasta 23 olarak bilinen bir adamla iletişim kurabildi.
Vous savez, je n'ai jamais vu un patient recevoir autant d'attention... surtout pour lorsqu'il ne le mérite vraiment pas.
Evet, herkes böyle de diyor. Hiç bu kadar ilgi çeken bir hasta görmemiştim.
Peu importe s'il est malade. Malade?
- Hasta olması umurumda değil.
Ils les ont infectés.
- Yani onları biz mi hasta ediyoruz?
Oui, mais je ne suis pas malade.
- Evet ama ben hasta değilim.
J'ai vu trop de tarés comme Ray Marcus s'en tirer au cours des années.
Seneler boyu, Ray Marcus gibi paçayı sıyıran bir sürü hasta piç kurusu gördüm.
Maintenant, Ragnar est très malade.
Ragnar çok kötü hasta.
T'as l'air malade...
Hasta görünüyorsun...
- Kelex, votre assistant médical.
- Ben Kelex, hasta bakıcınım.
J'espère que ça vous plaît, de me rendre malade.
Ben beni hasta ediyor, bu gibi umut.
Je dis rien parce qu'il est malade.
o hasta olduğu için hiçbir şey söylemek.
J'ignorais que vous étiez si malade, je suis navrée...
Üzgünüm, bu kadar hasta olduğunu bilmiyordum...
Comment va la malade?
Hasta nasıl mı?
Quelle satanée folie t'a infecté la tête?
Kafanı hangi çılgınlık hasta etti?
J'adore les années 70.
70'li yıllara hasta oluyorum!
- Non, mais attends qu'elle vomisse.
Anlamaz ama hasta olunca ben anlarım.
Elle est docteur.
Anladın mı? Kız doktor, adam da hasta.
Je ne veux pas que tu tombes malade.
Seni hasta etmek istemiyorum.
Comme beaucoup de monde aujourd'hui.
Bugün böyle çok hasta geldi.