Translate.vc / French → Turkish / Hbo
Hbo translate Turkish
199 parallel translation
Hé, les opératrices sont lentes! J'ai des appels à passer!
- Geçen hafta hepimiz HBO'da Tootsie'i izlemiştik.
Il faut que ça cesse.
HBO şifreli yayın değil mi?
Je ne peux pas utiliser la radio, le téléphone non plus...
- Ama ne? HBO'ya para ödemediğine göre bu yasadışı değil mi?
- Mais quoi? Comme tu ne paies pas d'abonnement à HBO, ce que tu fais est illégal, non?
- Alf adında biri, başkan ile konuşmak istiyormuş.
On va inverser avec Lynn pour qu'elle puisse appeler son petit copain.
- Vay be. Demek bu HBO'dakiler ciddi herifermiş.
Bon sang, les gars de HBO ne plaisantent pas!
Belki Alf'ın Başkan'ı araması yanlıştı...
Ies pots-de-vin de HBO et l'argent des paris.
Gişenin % 80'i HBO'dan rüşvet ve lehimize oynanmış bahisler.
Que dit-il?
- HBO. - Ne dedi?
II ont le câble?
HBO'ları da var mı?
On aura la chambre gratos, la bouffe gratos, Sauvez Willy gratos.
Otelde ; bedava oda, bedava yemek, bedava yüzme havuzu bedava HBO- - Ooh!
C'est sur le câble.
Bu ay HBO'da oynuyor.
Ils t'appelleront s'ils veulent le câble.
HBO istedikleri zaman seni ararlar.
Je reçois 2 chaînes gratuitement.
Yeah, HBO'yu bedava izliyorum.
HBO, Cinemax et Showtime! Ceci grâce à la petite merveille conçue et réalisée par la Frohike Electronics Corp.
HBO var, Cinemax var, Showtime var bütün bu ikramın fiyatı mütevazı, Frohike Elektronik Şirketi tarafından tasarlandı ve üretildi.
Mais il n'a pas HBO!
Cinemax var. - Ama HBO kanalı yok.
T'es un désastre ambulant, Wally.
Yürüyen bir HBO Special'sin Wally. Daha önce kimse sana bunu...
Le fait qu'il ait la télé?
HBO'ya çıkabiliyor olmamız.
Dire que je t'ai regardée chanter sur HBO à Noël.
Aslında seni HBO özel haberlerinde gördüm.
Déjà, avec tout cet alu, je reçois la télé.
Gerek yok. Kafamdaki folyoyla, HBO'yu bile çekerim.
Il doit bien avoir le câble.
HBO kanalı vardır herhalde.
HBO et MTV ont également semblé intéressés.
HBO ve MTV de ilgi gösteriyor.
Mettez HBO.
HBO kanalını dene.
Tu sais ce qui s'est passé avec HBO.
HBO, onlarla ne olduğunu biliyorsun.
- Comment ça va à HBO?
- HBO'da işler nasıl?
- Le mec de HBO, le président de HBO.
- HBO'daki adam, HBO'nun başkanı.
- Présentons-la à HBO.
- Hadi HBO'ya götürelim.
A HBO?
HBO'ya mı?
J'aimerais qu'on le fasse avec HBO. Vraiment.
HBO'da olmasını istiyorum, gerçekten çok istiyorum.
- Très bien, HBO.
- Tamam, HBO.
Tout s'est arrangé, nous sommes vraiment ravis que vous soyez avec nous à HBO.
Ama şimdi her şey düzeldi ve sizi HBO'da aramızda görmekten dolayı çok ta mutluyuz ayrıca.
Mais le plus important, c'est que sur HBO, on peut dire "merde".
Ama burada asıl önemli şey HBO'da "siktir" diyebiliyorsun.
Aucune femme de HBO ne veux travailler avec toi.
HBO'daki hiçbir kadın seninle çalışmak istemiyor.
Voilà, c'est fini avec HBO.
Yani bu kadar, HBO işi yattı.
On ira chez ABC. ll n'y a pas que HBO.
ABC'ye gideceğiz. HBO olmak zorunda değil.
Richard Jenny, les séries de HBO ont donné du bonheur a des millions de gens.
Richard Jenny, HBO'daki skeçlerin milyonlara keyif veriyor.
Ma femme et moi, on aime bien regarder la série Oz, sur HBO.
Karım ve ben HBO'daki OZ dizisini izlemeyi severiz.
Il ont le câble?
HBO'ları da var mı?
Elle est oû la soirée spéciale sur HBO?
HBO gösterin nerede?
Et je l'ai invité à la présentation de demain soir.
Ve onu yarın geceki HBO gösterimine davet ettim.
- HBO en est content, hein?
- HBO sevdi, değil mi?
Si j'avais demandé à un ancien voisin de venir arroser mon gazon, je n'aurais certainement pas eu la même réponse.
Eski mahallemde birisinden çimenlerimi sulamasını isteseydim, "HBO" tarzı bir yanıt alırdım.
Quand on est passé devant cet hôtel qui avait le câble, t'as laissé couler une larme.
Bedava HBO'lu moteli geçtiğimizde, ve bir gözyaşı yanağından aşağı aktığında.
Sex and the City, HBO, H-O-M-O.
"Sex and the City," HBO, H-O-M-O.
On regarde "Oz" sur la chaîne espagnole.
HBO'da Oz'u izlemeye çalışıyoruz.
Je faisais un truc pour HBO récemment... et il m'ont posé des questions sérieuses.
Bir süre önce HBO'ile bir şey yapıyorum bana çok ciddi bir soru sordular.
En réalité, le simple mot "prison" l'avait toujours effrayé depuis que, plus jeune, il était tombé sur Oz à la télé, pensant écouter la comédie musicale avec Judy Garland.
Aslında, küçük bir çocukken Judy Garland'ın "Oz Büyücüsü"... müzikali yerine yanlışlıkla HBO'daki Oz'u seyrettiğinden... beridir hapishane kavramından korkuyordu.
La semaine dernière, on a tous regardé Tootsie sur HBO.
- Bay Dafoe?
HBO est une chaîne cryptée!
- Şimdi olmaz Hogar.
Il y a Week-end chez Bernie.
Showtime ve HBO'da Weekend at Bernie's var.
Ils passent Chunnel ce soir.
HBO'da Chunnel var bu akşam.
Il avait sa propre série.
- Komedyen Chris Rock. HBO özel bölümünü yapan.