Translate.vc / French → Turkish / Heck
Heck translate Turkish
459 parallel translation
- Vous pensez que les soupçons de Miss Allen sont justifiés?
- Heck, hayır. Sen? Bu balmumu, başka ne olabilir ki?
Dommage, Heck ne sera pas là
Çok kötü, çünkü Heck orada olmayacak.
Voici un admirateur : mon associé, Heck Longtree.
Burada sizinle tanışmak isteyen biri var. Ortağım, Heck Longtree.
Pas vrai, Heck?
Değil mi?
Gil Westrum et Heck Longtree.
Bu Gil Westrum ve Heck Longtree.
Ces paroles sont très vraies, Heck.
Bu sözlerde doğru olan çok şey var, Heck.
Elle a raison.
O haklı, Heck.
Lâche-moi!
Heck, hayır!
Je t'aime bien, Heck.
Seni seviyorum, Heck.
Tu connais Folsom?
- Folsom Hapishanesini hiç duydun mu, Heck?
Il est à portée de tir, Heck.
Heck, hayvan vurulabilecek mesafede.
Taisez-vous, Heck.
Kes sesini Heck.
- Bonsoir, Heck.
- İyi akşamlar, Heck.
- Heck Tate est dans les parages.
- Heck Tate buralarda bir yerde.
Heck et sa bande sont en train de nous chercher à Old Sarum.
Heck ile adamları Old Sarum'da bizi arıyorlar.
Quel côté, encore une fois, Heck?
Hangi taraf demiştin, Heck?
Heck?
Heck mi?
Qu'est-ce qu'il y a, Heck?
Ne var, Heck?
Sortons sous le porche, Heck.
Heck, ön verandaya çıkalım.
Heck va toujours ø la campagne, le week-end?
Heck, haftasonlarında perdelerini kapatıyor mu hâlâ?
Il estime que Heck est dans le camp de l'ennemi.
Heck'i düşman kampında olmak gibi görüyor.
Contactez Heck Thomas, son voisin, pour qu'il l'invite ø prendre un verre ou ø dîner.
Heck Thomas'ı bulun. Ona yakın oturuyor. Onu bir şeyler içmeye, akşam yemeğine falan çıkarsın.
Je suis fatiguée, je ne suis pas de bonne compagnie. Merci. Dis bonsoir ø Heck pour moi.
Yoruldum, Helen ve çok kötü bir misafir oldum sana çok teşekkürler ve Heck'e iyi geceler dilediğimi söyle.
Non.
- Heck!
On dirait qu'elle est pour moi.
- O zaman, sanırım onu ben alıyorum. - Heck, bir dolar teklif ediyorum, dostum.
- Je descends couper du bois.
Biraz odun kesebilirz Heck en azından...
Que diable se passe-t-il ici.
heck nedir burada üstünde.
Ca, je peux le faire.
Heck, senin için yapabilirim.
Et prenez un pot d'échappement si vous voulez.
Heck, hoşuna giderse egzoz susturucusu al.
- Vous en doutez?
- Heck, hayır. Sen?
Appelez-moi Heck.
Evet, evet... Bana Heck de.
- Salut, Heck.
- Selam Heck.
- Heck, j'ai une question.
Heck, bir sorum var.
Heck n'est-il pas beau?
Heck çok yakışıklı değil mi?
Je suis Heck et vous êtes les bienvenus à mon mariage.
Ben Heck ve düğünüme hoş geldiniz.
Il me semble avoir toujours connu Heck.
Sanki Heck'i ezelden beri tanıyor gibiyim.
Mais Hector et moi étions amis avant d'être amants.
Ama Heck ve ben arkadaştık ve sonra sevgili olduk.
Mais si vous pouviez nous souhaiter bonne chance, nous l'apprécierions.
Ama bize şans dileyebilirseniz, Heck ve ben çok müteşekkir oluruz.
Souper avec Heck et moi.
Bizimle... Yemek... Heck ve ben.
Écoute, tu le croirais si Heck te le disait?
Bak, eğer Heck söylerse inanır mısın?
Heck?
Heck?
Heck ne veut pas venir ici.
Heck buraya çıkmıyor.
Heck, voici Edie.
Heck, bu Edie.
- Heck.
- Heck.
C'est pour Heck.
Heck için.
- Heck, c'est Luce.
- Heck, ben Luce.
- Heck t'emmène souper?
- Demek Heck seni yemeğe çıkarıyor?
- Je suis Heck, en passant.
- Ben Heck bu arada.
N'entre pas, Heck, je...
İçeri gelme Heck! Ben...
Un comme Heck.
Heck gibi bir tane de sen bul.
- Je soupe avec Heck.
- Yemeği Heck'le yiyeceğim.