Translate.vc / French → Turkish / Heidi
Heidi translate Turkish
814 parallel translation
Heidi, Clothilde, Wilhelmina?
Heidi? Clotilde? Wilhelmina?
Voilà le cadeau de Heidi.
Her renkle gider, değil mi? Uh, ve bu Heidi'den.
Tu aurais dû prévenir Heidi.
En son model. Evet...
J'ai arrêté de fumer il y a deux mois. J'ai oublié.
Heidi'ye 2 ay önce... tütünü bıraktığımı söylemeliydin.
Ta cousine s'appelle Heidi et travaille à Zum Wilden Hirsch.
Zum Wilden Hirsch'te çalışan Heidi adında bir kuzenin var.
Heidi te donnera le reste plus tard.
Heidi gerisini sana sonra verecek.
Mary, désormais Maria, voici ta cousine Heidi.
Mary, yani Maria, bu kuzenin Heidi.
Heidi te dira quoi faire.
Heidi sana ne yapacağını anlatacak.
Chère cousine Heidi, je suis ravie de te revoir après tant d'années.
Sevgili kuzenim Heidi, bunca yıl sonra seni görmek ne güzel.
Votre cousine nous avait prévenus de votre arrivée. Mais, Heidi, sans nous dire combien vous êtes belle.
Kuzeniniz sizi beklediğini söylemişti Bayan Schenk, ama Heidi... onun bu kadar güzel olduğunu söylememiştin.
Pourquoi cet intérêt subit pour tante heidi?
Heidi Hala'ya bu ilgi nereden çıktı? Ondan endişeleniyorum.
Maintenant, un pour ma mère. Pour ma soeur Heide... pour mon beau-frère Kurt... pour ma soeur Anna... pour ma fille.
Bir tane de anam için bu kız kardeşim Heidi için bu eniştem Kurt için bu kız kardeşim Anna için ve bu da kızım için.
D'ailleurs, Heidi sera mis en quarantaine au port d'entrée.
Ayrıca İngiliz karantinası Heidi'yi ülkeye sokmaz.
La première fille avec qui je suis vraiment honnête... se trouve à être Heidi des montagnes.
İnanılmaz... Gerçekten dürüst olduğum ilk kız dağlar kızı Heidi olmaya çalışıyor. - Ah...
Bonne nuit, Heidi.
İyi geceler, Heidi.
Allez, Heidi, choisis un gentil chat
-... koşmaya başlayacağız.
Allons, Heidi, je suis sûr que tu peux trouver quelque chose. Bon, d'accord. Celui-ci n'est pas trop moche.
- Eh, iyi peki... sanırım şuradaki kedi çok iğrenç gözükmüyor.
âgée de 18 ans, Heidi... qui tente de reprendre ses forces en clinique et ne pourra assister aux obsèques.
Eşi Heidi, üzüntüsünden bitap düşüp... hastaneye yattığı için maalesef cenazeye katılamayacak.
OK Heidi.
Tamam. Heidi.
Heidi.
Heidi.
Heidi expose.
- Heidi sergi açtı.
Regarde autour de toi.
Heidi Solomon...
- Heidi Solomon.
- Haydi, sen de!
Maxie, c'est Heidi Solomon, Tu te souviens de moi?
Maxy, ben Heidi Solomon, halen geri aramadın!
Si on mangeait un bout de dinde avec Heidi Heidi Ho... et la sauce aux canneberges... avec du mais et Simplet, Grincheux et Crétin.
Heidi ile hindi mi yesek, balık suratlı Rita ile muhallebi mi?
Heidi Solomon organise un brunch dimanche.
Pazar günü Heidi Solomon yemek veriyor.
Qu'est-ce qui t'arrive, Heidi?
Bu sabah seni ne engelledi, Heidi?
Heidi, viens ici.
Heidi. Buraya gel.
- Voici Heidi.
- İşte Heidi.
- Maman, voici Heidi.
- Anne, bu Heidi.
Pere adoré... de Fabrizio et de Heidi.
" Fabrizio ve Heidi'nin kıymetli babaları.
Pourquoi es-tu en retard, Heidi?
Heidi ne oldu?
La petite Audrey Horne... en Heidi.
Minik Audrey Horne... Heidi rolünde.
C'était Heidi Robles, au Centre Monroe Park de San Dimas.
Ben Heidi Robbels size bu haberi San Dimas'dan sundum.
Heidi saigne du nez.
- Heidi'nin burnu kanıyor.
Heidi Fleiss et des célébrités
HEIDI FLEISS'IN PEK ÇOK ÜNLÜYLE FOTOĞRAFLARI
Bien sûr que la mère de Rayanne y va, Heidi Fleiss la retrouvera là-bas... mais ça veut pas dire qu'Angela doive y aller.
Rayanne'ın annesi gidecek tabi ki bir de Heidi Fleiss... ile orada buluşacakalar, Angela'nın gitmesi anlamına gelmiyor.
- Bonsoir, Melissa.
- Selam Melissa, Heidi. - Selam Sam.
Je skierai sous l'hélico.
Heidi, o helikopterle yapılan kayak.
- et de Heidi Vogel, une enseignante qui fut renversée par les Geckos lors d'une course-poursuite.
Gecko kardeşler Wichita şehir merkezindeki kovalamaca sırasında altıncı sınıf öğretmenine yüksek hızla çarptılar.
Heidi, que m'as-tu fait là?
Heidi, bana ne yapıyorsun?
Je ne peux pas m'en empêcher.
Dayanamıyorum, Heidi.
Même si tu ne veux pas y aller, fais-le pour Heidi.
Ve Billy, gitmek istemesen bile gitmek zorundasın. Heidi'nin hatırı için.
Heidi m'a raconté ce que tu lui as dit sur cette histoire de sort.
Heidi bana lanet hakkında söylediklerini anlattı.
Heidi m'a répété ce que tu lui as dit sur lui.
Heidi onun hakkında söylediklerini anlattı.
Chère Heidi, je pars à la recherche de Lempke.
Sevgili Heidi, Lempke'nin peşinden gidiyorum.
- Heidi.
- Heidi.
Ça me gêne pas du moment qu'il arrive avant que tu sais qui revienne du boulot. Bien sûr.
Evet, ama ben ona Heidi diyorum.
[Bip] Allô, Max. C'est Heidi Solomon.
Alo Max, ben Heidi Solomon.
Heidi?
Heidi, ha?
Tu as encore faim?
Heidi.