Translate.vc / French → Turkish / Herb
Herb translate Turkish
880 parallel translation
Voilà, Herb.
İşte böyle, Herb.
- Oui, Herb.
- Güzel bir şarkı, Herb.
Allez, Herb.
Devam et, Herb.
Qu'est-ce qu'il y a?
Herb! Ne oldu?
La balle a traversé.
Kurşun içinden geçip dışarı çıkmış, Herb.
- C'était un type bien.
Çok kötü. Herb, gerçekten iyi bir adamdı.
Bonsoir, Herb.
Merhaba, Herb.
Herb, je te présente mon beau-frère.
İşte, Herb. Seni kayınbiraderimle tanıştırayım.
Charles, voici Herb Hawkins.
- Charles, bu Herb Hawkins.
- Comment va ta mère, Herb?
- Annen nasıl, Herb?
- Couci couça. Excusez-moi, Herb.
Şöyle böyle.
- Bonne nuit, Herb.
- İyi geceler, Herb.
Que disais-tu, Herb? Ai-je remarqué quoi?
Neden bahsediyorduk, Herb?
- Bonsoir. - Comment va votre mère, Herbert?
Herb, annen nasıl?
Herb parle de me tuer et moi, de le tuer.
Herb beni öldürmekten bahsediyor, ve ben onu öldürmekten bahsediyorum.
Herb t'a entendue marteler la porte.
Herb kapıya vurduğunu duydu.
- Bien réagi, Herb!
- İyi düşünmüşsün, Herb.
Je suis contente que vous soyez passé par là.
İyi ki oradan geçiyordun, Herb.
Herb, tu veux bien emmener Roger?
Herb, Roger'ı alır mısın?
- Juste une goutte, Herb.
Buckley durmadan bundan bahsediyor.
Maintenant qu'on est amis, je dois vous dire quelque chose.
- Sırf sana yardımda bulunmak için, Herb.
- Je peux vous aider, Herb? - Merci, Stan.
Nerden aklına gelirdi.
Voyez-vous, votre fils m'a plu tout de suite.
- Sana yardım edebilir miyim, Herb? - Teşekkürler, Stan.
Je t'avais oublié.
- Sanırım seni unuttum, Herb.
Herb Potter a la fièvre, et il est tout seul.
Herb Potter'in ateşi var. Kulübesinde yalnız yaşıyor.
Herb, elle n'est pas vraiment séduisante, mais elle a beaucoup de charme.
Herb, çok çekici olmadığını ama sürüyle takısı olduğunu söylemiştim sana.
- Elle est vraiment sympa.
Bak, Herb, gerçekten hoş bir çocuk.
Herb, Pete et toi, montez sur ce restaurant. Sauf si l'un d'eux se montre, tirez dans une fenêtre proche de Spanish quand il se déplace.
Herb, sen ve Pete hiç kimseye gözükmeden, şu restoranın üzerine çıkın adamı görür görmez İspanyola en yakın pencereyi ateşe boğun.
Mon cher Herb, à partir de ce moment, votre vie vaut 40000 dollars.
Herb, şu andan itibaren hayatının değeri 40.000 dolar.
Herb payait tout par chèque.
Herb hep çek kullanırdı.
Le sang de Herb Clutter.
Herb Clutter'ın kanı.
C'était le nom de mon oncle.
Amcam Herb'in adını almış.
Herb, je te tiens!
Herb, geri git!
Bien joué, Herb!
- İyi şey, Herb.
Herb ne nous a pas encore dit.
Herb henüz bize söylemedi.
Allons-y, Herb.
Gidelim, Herb.
Herb!
Herb!
- Tu veux t'asseoir? - Non.
- Oturmak ister misin, Herb?
C'est pourquoi je suis ici.
- Ives öldü, Herb. Bu yüzden buradayım.
Je vais t'appeler Herb.
Ben de sana Herb diyeceğim.
Je vais t'expliquer.
O zaman sana şöyle anlatayım, Herb.
- Je vais t'expliquer.
- Şöyle açıklamaya çalışayım, Herb.
On pourrait aussi bien pisser dans un violon, hein?
Bu rüzgara karşı işemek gibi bir şey, öyle değil mi Herb?
Durant l'enquête, le témoignage enregistré par Herb Morrison... de la station radio WLS à Chicago, a été entendu plusieurs fois.
Soruşturma boyunca WLS Chicago radyosundan olayın görgü tanığı Herb Morrison tarafından kaydedilenler defalarca dinlendi.
Epargne-lui les sermons.
Herb, derse falan ihtiyacı yok.
- Ton chèque, Herb.
- Şu senin çekin, Herb.
- Il est mort, Herb.
- O öldü, Herb.
MUSIQUE DE NACIO HERB BROWN PAROLES DE ARTHUR FREED
ZANFIELD REVÜ KIZLARI.
Herb?
Phil? - Hayır.
Rentre chez toi.
Eve git, Herb.
Herb?
Herb?