Translate.vc / French → Turkish / Holé
Holé translate Turkish
289 parallel translation
Et la route de la diligence.
Eski araba yolu üzerinden Pike's Hole'a gidiyorlar.
- De Pike's Hole.
- Pike's Hole.
Attention.
- Bu adam da Pike's Hole'dan.
Voici un homme qui vient de Pike's Hole.
Hikayeni değiştirmek ister misin?
Pike Hole n'est pas loin. Renseignez-vous.
Ama herhalde Pike's Hole, gidip kontrol edemeyeceğiniz kadar uzakta değil.
Ou allez à Pike's Hole!
- Ya da beni Pike's Hole'da birilerine sorun.
Je l'ai laissé avec le médecin et son agresseur est arrêté.
Pike's Hole'den, Larry Kinkaid'in yanından geliyorum, doktor oradaydı. - Onu vuranları da yakaladık
J'ai fui quand ta tante est sortie dans le couloir.
Orada değildim. Teyzen hole girince evden çıkıp gittim.
Il s'est jeté devant moi... Warren... Je suis sortie en hurlant...
Bunun üzerine Warren, yani Bay Attinger, önüme atladı... ve ben de bağırarak hole koştum... sonra da bayıldım ve her şey karardı.
Après un moment, j'ai regardé sur le palier.
Biraz bekledikten sonra hole baktım.
Cachez vous au fond du hall où vous étiez tout à l'heure, et je vais les faire entrer ici, vous pourrez vous sauver.
Arka hole, daha önce bulunduğun yere saklanabilirsin, ve önce onları buraya sokacağım, ve o sırada sen kaçabilirsin.
- Hole-in-the-Wall.
- Gölgeler Şehrine.
Hole-in-the-Wall.
Gölgeler Şehri.
On brouille nos pistes et on se retrouve à Hole-in-the-Wall.
İzimizi kaybettirip Gölgeler Şehrinde buluşacağız.
Deux hommes gardent le couloir.
Odasının dışındaki hole 2 adam koydum.
Soixante ou soixante-dix, j'imagine, dans le comté de Jackson Hole.
Oh, Jackson Hole'da 60 ya da 70 olduğunu tahmin ediyorum.
- Big Hole.
- Big Hole.
Je te retrouve là-bas.
Tamam Big Hole. Orada buluşuruz. Cal?
Abreuvons nos chevaux ici.
Burada Brown's Hole'da mola verip atları sulasak iyi olur.
Cet incident à Brown's Hole a dû vous donner une idée de ce nous supportons.
Tom, Brown's Hole'daki bu küçük hadise... burada neler çektiğimiz hakkında sana bir fikir vermeli.
J'aurais facilement réglé le problème de Brown's Hole.
Brown's Hole'da başa çıkamayacağım bir şey değil.
Horn ne trouvera pas de gâteau au chocolat à Brown's Hole!
Horn için Brown's Hole'da çikolatalı pasta falan olmayacak.
Comme les trois hommes de Brown's Hole.
Brown's Hole'daki diğer üç adam gibi.
Laissons-le chez les échangistes. Ils croiront à un accident.
Şu zamparaların dairesinin oradaki hole bırakırsak kazayla düştüğünü sanarlar belki.
Ils sont entrés dans le vestibule, le vieil homme en tête, puis le jeune homme, et derrière eux l'inconnu.
Hole girdiler. Önce yaşlı adam, sonra da genç olan. En arkada da kimliği belli olmayan adam.
Premier arrêt : un endroit nommé Ie Trou du bois.
İlk durak Woods Hole denen küçük bir yer.
Le bar de traqueurs a Trou de Gloire.
İz sürücüler barı Glory Hole'de.
TROU DE GLOIRE 16 FIN DE L'EMPIRE DES LOIS 24
Glory Hole 10 Kanunlar Saltanatına Son 15
HOTEL DU TROU DE GLOIRE
Glory Hole Oteli
VOUS QUITTEZ LE TROU DE GLOIRE CONDUISEZ PRUDEMMENT
LORY HOLE'DEN AYRILIYORSUNUZ DİKKATLİ SÜRÜN
Elle en tira un objet. Et referma le panneau.
Sonra oradan bir şey alıp hole doğru çıktı.
- Tu ricanais dans le couloir!
- Hole çıkıp kıkırdıyordun.
Vous allez à la pêche?
Biz düşündük ki, Hole Gölü'nde bir iki turna balığı yakalamak için kurulabiliriz.
On fait visiter le Parc National du Trou du Cul du Monde.
Burası Hell Hole Ulusal Parkı turunun üçüncü durağıdır.
Mais si vous voulez, vous pouvez en garder une pépite, car on s'amuse avec les cailloux dans le parc du Trou du Cul du Monde.
Teselli olacaksa hepimiz evinize birer tane götürebilirsiniz. Çünkü Hell Hole Ulusal Parkı'nın amacı keyif ve altındır zaten.
Un autre trou noir?
Bir Black Hole daha ister misin?
- Le Maquereau.
- Seventeenth Hole.
Et le 1 7 e Trou?
Seventeenth Hole'ün yakınından geçtin mi hiç?
- Big Worm, Big Hole, Big...
- Big Worm, Big Hole, Big..
Une fois qu'on aura tiré, on pourra aller applaudir Hole.
Güzel. İş tuttuktan sonra gidip Hole'u görebiliriz.
Trou.
"Hole"...
Voici "Helmut Khol's Got a Beautiful Hole"!
Bu "Helmut Khol'un Got a Beautiful Hole" şarkısı!
Tu connais le Ha Ha Hole, sur Pico?
Ha-Ha Hole on Pico'da bulundun mu? - Hayır.
BLACK HOLE
Black Hole
ça doit être Wendy, étudiante en deuxième année de biologie marine.
Bu Wendy Wood's Hole'da 2.Sınıf Deniz Biyolojisi öğrencisi.
Donnons-lui un nettoyage de peau et envoyons-le aux oubliettes.
ona bir yüz kremi alın, bakalım Hole konserine bize bilet bulabilecek mi? Sonraki.
Une exploration sera menée par ALVIN... submersible à deux places prêté par Woods Hole.
Derin suları incelemek, Alvin'in işi olacak. Woods Hole Oşinografi Enstitüsü'nün ödünç verdiği iki kişilik bir araç.
John Doe s Catering Hall.
"Gianda's Catering Hole."
Rassembla les lambeaux et forma un nombril
Sewed the wound up into a hole
Y a un trou dans la défense!
Nobody's covering that hole!
Il y a un trou dans l'un des murs.
There's a hole in the side of your house.