Translate.vc / French → Turkish / Hère
Hère translate Turkish
19 parallel translation
Quand tu joueras le Pauvre Hère, je te prêterai ma casquette.
Konjiki'nin kahramanını oynadığınız zaman size kepimi ödünç vereceğim.
J'espère que non, pauvre hère.
Neden ölsün ki zavallı?
Pour éviter à ce pauvre hère de clopiner sur un pied, mon maître lui a assuré le repos éternel.
Bu zavallı ruh acı çekmeden, kalan ömrünü tek ayağıyla geçirebilirdi. Efendim ona ölümü hediye etti.
Je ne suis qu'un pauvre hère sans ambition, mais vous voyant si rapide dans vos mouvements, je n'ai pas pu y résister.
Sizinle rekabet etmemin uygunsuz olacağını biliyorum Ama yeteneğinizin bu kadar iyi olduğunu görünce... Daha fazlasını görmek istedim Bir sakıncası var mı?
M. Luo, pourquoi un grand sabreur comme vous se qualifie-t-il de "pauvre hère"?
Lo Bey, Yeteneğiniz eşsiz Neden bu kadar mütevazı olduğunuza şaşıyorum
Quel est le pauvre hère que vous traquez, shérif?
Kim bu, şeytana uyup alkolün peşinden giden zavallılar, Sheriff Cooper?
Elle a coulé le pauvre hère.
Oldukça. Zavallıyı dibe sürükledi.
Un pauvre hère?
# Ne yapacak #
Le pauvre hère. Il louvoie bien contre le souci.
Küçük budala, dertlerim her zaman rüzgârın üstünde kalmayı başarır.
Il naîtra entre une reine et un pauvre hère qui joue le roi.
Bir kraliçeyle ; kralı oynayan bir berduş arasında yeşeriverir.
Vous vous endormez pauvre hère et vous réveillez acteur.
Çaresiz biriyle yatıyorsun ve bir aktör olarak uyanıyorsun!
Voyez-vous, un autre hère m'a déjà causé assez d'ennuis comme ça.
Aslında birsüre önce parasız, başıboş biri yeterince problem yarattı, burada.
Je suis un pauvre hère sans cœur!
Ben kalpsiz biriyim.
Ainsi donc, confions ce pauvre hère à la terre afin qu'il retourne à la pourriture.
Bu yüzden bu bedeni toprağa teslim ediyoruz, bir kez daha çürüsün diye.
Vous croyiez que sauver une pauvre hère allait changer quoi que ce soit?
Zavallı bir kızı kurtarmakla her şeyin değişeceğini mi sanıyordun? Gel bana Behmen.
Vous croyiez que sauver une pauvre hère allait changer quoi que ce soit?
Zavallı bir kızı kurtarmakla her şeyin değişeceğini mi sanıyordun?
J'ai un appartement dans l'Upper East Side, un château dans le Bordelais, un chalet à Gstaad et là, selon les dires d'un pauvre hère, j'aurais payé pour un squat?
Yukarı Doğu Yakası'nda bir apartman dairem Bordeaux'da bir şatom, Gstaad'ta da bir dağ evim var. ... ama yine de bir evsizin sözüyle terkedilmiş bir binada kalmak için para verdiğime mi inanıyorsunuz?
Sors d'ici, pauvre hère.
Git hadi git!
- Pour un pauvre hère, si.
Ares, çiftçi olmakta ne var? Bir köylü için hiç sorun yok.