English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Hélas

Hélas translate Turkish

2,109 parallel translation
Hélas, mon banquier n'est pas aussi dévoué que moi.
- Tabii.Acı olan, banka hesabımın benim kadar kendini işine verememesi.
Hélas, ce n'est pas nous qui avons besoin d'aide.
Maalesef yardıma ihtiyacı olan biz değiliz.
- Oui. - Hélas, ce n'est pas le cas.
Demek ki Tanrı böyle istemiş.
Hélas, non. - C'est à prendre ou à laisser.
Prodüktörlüğü bu homo yerine sen yapmalısın.
Elle est dans le... Pétrin jusqu'au cou, hélas.
Başının büyük dertte olduğunu kabul etti.
- Non, hélas.
- Üzgünüm yok.
Hélas, pauvre Yorick.
Yazık, zavallı Yorick.
Hélas pour certains, ça n'existe plus non plus entre coéquipiers du NCIS.
Bazıları için üzücü ama NCIS'teki takım arkadaşları arasında da yok.
Hélas, elle s'est tuée avant qu'ils ne le découvrent.
Maalesef bunu öğrenmeden kendini öldürdü.
Hélas, ce n'est pas une option.
Maalesef öyle bir seçenek yok.
Très bien, mais hélas pas suffisant.
Çok iyi. Ama yine de çok iyi değil.
Hélas, notre chef de chœur, Bill Kelly...
Bu yıl gerçekten şansımız olduğunu düşünüyoruz. Ama lider şarkıcımız, Bill Kelly
Hélas, il s'est enfui.
Ne yazık ki kaçmış.
Mais hélas, qui sait où est la princesse Cléopâtre?
Ama yazık ki kimse Prenses Cleopatra'nın nerede olduğunu bilmiyor.
Hélas, des agents ont vu votre voiture avec du sang à l'intérieur.
Problem şu, arabanın içi kanla dolmuş gözüküyor.
"Hélas, je n'ai jamais appris à jouer aux échecs, alors tu peux être sûr que je ne jouerai pas."
"Yazık ki hiçbir zaman satranç oynamayı öğrenmedim. Bu nedenle bir hamle yapmadığıma emin ol."
Alors pourquoi écrirait-elle "hélas" si elle n'éprouvait pas... Un regret inconscient pour la façon dont ça s'est fini.
Her şeyin bu şekilde bitmiş olmasından bilinç altında bir pişmanlık duymuyor olsa neden "yazık ki" yazsın?
Hélas, vous n'avez plus beaucoup de temps.
Korkarım fazla zamanınız yok.
Hélas, on dirait que le langage des signes c'est pas comme le vélo.
Hay aksi, işaret dili, bisiklete binmek gibi değilmiş demek.
Hélas, à cause des récents événements, tous les autres avoirs de Dick sont gelés en attendant le procès.
Maalesef, Dick'in tüm mal varlığı dava süreci boyunca donduruldu.
C'est lui qui nous a menés jusqu'à l'emplacement du trésor. Hélas, une pierre bloque l'entrée, il va falloir la faire exploser.
Kayalarla kapalı olan yerleri de patlayıcı kullanarak açıyoruz.
Hélas, quelle tragédie.
ne yazık ki ;
Mais hélas pour vous, vous allez mourir ici.
Ne yazık ki ; siz de burada ölmek zorundasınız.
Merci. Hélas pour vous, c'est ici que vous allez mourir.
Ne yazık ki ; ikiniz de burada ölmek zorundasınız.
C'est très aimable à vous, mais hélas, nous avons déjà pris nos tickets.
Çok naziksiniz, ama ne yazık ki biletlerimi aldım.
- Hélas, je n'en ai pas un seul.
Maalesef, ufukta hiç mücevher görünmüyor.
Mais, personne ne revient jamais des Terres Interdites. Hélas...
... ve maalesef, asla hiç kimse o yasak ülkeden dönemedi.
Hélas, nous sommes peu dans ce cas.
Maalesef, çoğunluk içinde değiliz, Jerome.
Non, hélas.
Hayır, korkarım yok.
La clé est hélas dotée de dix chiffres connus du seul titulaire.
Korkarım, her anahtarın sadece hesap sahibinin bildiği 10 haneli bir numarası var.
La police a été hélas plus rapide que prévu.
Korkarım polis, beklenilenden çabuk geldi.
Hélas, je ne peux pas manquer mon rendez-vous chez le médecin.
Ne yazık ki, kaçıramayacağım bir doktor randevum var.
Pour vos craintes quant à votre expérience limitée de la vie en général et des femmes en particulier, c'est, hélas, un lieu commun de dire que les auteurs ont moins d'expérience que les autres, à cause du fait incontestable
Genelde hayatla ve özelde kadınlarla alakalı... "... sınırlı deneyimleriniz hakkındaki endişelerinize gelince... "... genellikle yazarların diğer erkeklere göre daha az deneyime sahip olması ne yazık ki...
Je crois que j'ai eu raison, hélas.
Görünüşe göre doğru olanı yapmışım.
Oui, hélas.
Evet, ne yazık ki.
Hélas, je ne l'ai jamais vue.
Ne yazık ki, hiç tanışmadık.
Ou plutôt dans 9 heures et demie, M. Roessing va annoncer au public qu'hélas, vous êtes indisposée.
Hayır, aslında dokuz buçuk saat içinde Bay Roessing seyircilere, ne yazık ki rahatsızlığınızdan dolayı bir daha tiyatrolarda sahne alamayacağınızı duyuracak.
Dont, hélas, elle sortira.
Ve ne yazık ki, zamanla oraya büyük gelecek.
comme vous le savez, hélas, c'est la saison des coyotes.
Korkarım çakal sezonu başladı.
Nous sommes en guerre ; hélas, messieurs.
Savaştayız, baylar!
Hélas, mon ami, vous avez dû remarquer que Vienne a bien changé.
Ne var ki dostum, Viyana'nın artık eskisi gibi olmadığını fark etmişsinizdir.
Mais il assure sa défense... J'ai peur que nous n'ayons pas beaucoup de choix, hélas.
Maalesef, bir çözümü yok gözüküyor.
Hélas pour le génie, ça ne va pas se passer comme ça.
Maalesef bugün o günlerden biri değil.
"La rose a, dessus la place " Hélas!
Zaman uçup gidiyor
Hélas pour vous, aucun n'évalue le tact et la politesse, alors... je vous demande pardon.
Maalesef sizden önce, nezâket ya da görgü kuralları testine tâbi tutulmadık bu yüzden sizden özür dilerim.
hélas, celle-ci disait : "Dès que je rentre en Géorgie, cette garce va dérouiller."
Ne yazık ki bu gitar : "Georgia'ya dönünce, o hatun benim acıma ortak olacak" diyordu.
Hélas, les veinards se rendent toujours compte trop tard de leur chance.
Maalesef iş işten geçene kadar şanslı bir insan şanslı olduğunun farkına varmıyor.
Hélas, la moitié des Italiens ne parviennent même pas à espérer parce qu'ils savent seulement haïr.
Ne yazık ki, İtalyanların yarısı yalnızca nefreti bildikleri için, umut etmeyi beceremiyorlar.
" Hélas!
Shammi Kapoor adamım, o benim Tanrım. Onun gibi dans etmek isterdim.
Mais hélas, il a été piégé pour ce meurtre. Donc maintenant Crœlick a un énorme procès imminent contre l'État pour emprisonnement arbitraire.
Amirim, affedersiniz ama görmeniz gereken bir şey var.
" Hélas!
Sen benim duygularımı anlamıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]