English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Hôt

Hôt translate Turkish

3,086 parallel translation
Les hot-dogs m'ont beaucoup apporté.
Sosisli bana çok şey kazandırdı.
Si vous voulez un hot-dog, prenez-le ici.
O yüzden, gelecek sefer canınız sosisli çektiğinde bunlardan bir tane alın.
Des hot-dogs?
Sosisli mi?
On va prendre des hot dogs, jouer aux dames avec des porto-ricains.
Oradan da bazı Porto Rikolular'la dama oynamaya gideceğiz.
Les deux en même temps Hot
- Çekici yaptık. - Çekici yaptık.
Hot aussi.
Şehvetini de tabii.
Numéro un, contact 1-0-0, 50 milles. 25,000 pieds.
Bir numara contact bir sıfır sıfır, elli mili. Yirmi beş bin fit hot.
Des hot dogs.
Sosisli.
On avait des hot-dogs sans pain, des boissons sans verre, des macaronis sans fourchette.
Sosillimiz var ama ekmek yok, içkiler bardaksız, peynirli makarna var çatal yok.
- J'ai faim. Tu veux un hot dog? - Oui.
- Acıktım ben, sandviç alayım mı sana da?
- Hot dog?
- Olur. - Sandviç?
J'ai bu un grog. Je me le suis fait pour ma gorge, alors...
Boğazıma iyi gelsin diye Hot Toddy içtim bi'tane.
Je n'aime pas penser à lui parce qu'ensuite je pense à Izzie. Et alors je suis triste et pitoyable et... je rate l'occasion de choper des filles hot et bourrées qui ont passé la journée à penser à quel point j'étais génial, ce que je suis supposé savoir faire.
Ondan bahsetmeyi sevmiyorum çünkü sonra aklıma Izzie geliyor sonra üzülüp duygusallaşıyorum ve tüm gün ne kadar harika olduğumu düşünen ateşli ve sarhoş piliçleri avlama şansını tepiyorum.
Vous auriez cru que ce hot-dog était végan? rien de tout ça avec un régime végan et un gilet de sauvetage.
Sebzeden sosisli yapılabileceği hiç aklınıza gelir miydi? - Evet. - Kanser, kalp rahatsızlıkları boğulma...
HOT SHOT J'AI UN RÊVE
"Yetenekliyim" "Bir hayalim var."
Tous ont payé ce qu'ils devaient, comme vous, dans l'espoir de devenir un Hot Shot.
Hepsi sizin gibi, "Yetenekliyim" de olmayı umarak borçlarını ödüyorlar.
Vous décidez de leur victoire. De leur destin. C'est vous qui décidez, sur Hot Shot.
Kazananları siz belirliyorsunuz, kaderleri sizin ellerinizde "Yetenekliyim" de kararı siz veriyorsunuz.
Tu devrais participer à Hot Shot.
"Yetenekliyim" için denemelere katılmayı düşündün mü?
T'étais à Hot Shot.
"Yetenekliyim" programındaydın.
C'était, sans aucun doute, la chose la plus poignante que j'ai pu voir sur cette scène depuis le début de Hot Shot!
Bu, şüphesiz "Yetenekliyim" başladığından beri bu sahnede gördüğüm en içten şeydi!
Si on y va à pied, je prends le Hulk et toi le hot-dog géant.
Onları koşarak kovalamak zorundayız. Ben Hulk'un peşinden gideceğim sen de dev sosisliyi izle.
Ce soir, on prend des mégas hot-dogs au Gray's Papaya, et on les rentre en douce aux séances continues de l'Angelika.
Bu akşam, seninle ikimiz gidip Gray's Papaya'dan birer acılı, peynirli hot dog alıp, Angelika'da iki film üst üste izlerken yiyeceğiz.
Fais le comme si tu étais hot
Sıcakmış gibi yap.
Je le ferai quand tu remplaceras ce hot dog en plastique que tu as perdu de ma dînette à mes six ans!
Sana yeni bir ayı alırım, 6 yaşındayken kaybettiğin piknik setindeki plastik sosisliyi alırsan!
Cornichons pour les hamburgers, choucroute pour les hot-dogs, et tomates fraîches servies dans une bouteille pratique.
Hamburgerler için turşular, sosisler için lahana turşusu ve kolay sıkılsın diye şişelenmiş taze çiftlik domatesi.
? Our whole universe was in a hot, dense state? ?
Evrenimizin tamamı sıcak ve yoğun bir hâldeydi
On peut dire au revoir à nos hot-dogs.
- Demek istediğim, Doug! İşte gidiyor bizim...
Assaisonne un peu ton hot-dog!
Sosisline biraz baharat koy.
Je dois dire qu'un soir comme celui-ci, avec 22 ° C, 45 000 fans, l'odeur du pop-corn et des hot-dogs, tous ces clichés... je n'échangerais ma place pour rien au monde.
Sevgili dinleyiciler 45.000 seyircinin 22 derecede maçı seyrettiği patlamış mısır kokularının, sosisli sandöviç kokularına karıştığı ve bütün klişelerin yaşandığı bir gecedeyiz ve size bir şey söyleyeyim mi? Şu anda buradan başka bir yerde olmayı istemezdim.
Carl, tu aimais le lait et les hot-dogs au tofu.
Carl, en sevdiğin şeyler süt ve soya sosisiydi.
25 ° C, le public de 56 fans au grand complet, l'odeur du pop-corn et des hot-dogs, les parents énervés et les enfants en pleurs.
Hava güneşli, 56 kişilik bir kalabalığa bilet satılmış mısır gevreği kokusu, sosisliler... gürültücü, ısrarcı aileler, ağlayan çocuklar.
Le concours mondial de mangeurs de hot-dogs.
Amerika'nın En Güzel Kızı Yarışması Coney Island Sosisli Yeme Yarışması.
Hot, le dog!
Dikkat et birader!
Le rock est mort. La pop, c'est hot.
Rock öldü ancak pop müzik gözde.
Ça signifie aussi des hot-dogs.
... aynı zamanda sosisli demek.
Et pour les hot-dogs.
Ve sosisliler için.
Les hot-dogs?
Sosisliler mi?
Au pique-nique, la femme du président a prévu servir des hot-dogs comme plat principal.
Piknikte, Başkan'ın karısının düzenlediği sosisliler ana yemeğimiz olacak.
C'est pour le pique-nique et les hot-dogs?
Bu sosisli pikniği için mi?
Le tam-tam, les hot-dogs, les caricatures de nos officiers de la marine britannique.
Tom-tom, sosisli...,... Britanya Askerlerini maymun gibi gösteren çizimler.
Je lui ai demandé, sans te mentionner, pourquoi les hot-dogs.
Senden söz etmeden, ona önce...,... şu sosislileri sordum. "Bu ne demek?" dedim.
Bertie, vas-tu manger un hot-dog?
Bertie, sen sosisli yemeğe gidecek misin?
Ton frère ne mangerait pas de hot-dogs.
Bertie, kardeşinin sosisli yiyebileceğini sanmıyorum.
Mais pour te répondre, Elizabeth, je vais manger un hot-dog.
Ama soruna cevap vermek için, Elizabeth, ben gidip sosisli yiyeceğim.
Je vais me les enfoncer dans la bouche, deux dans les narines et deux dans les oreilles, puis me promener pour que les gens puissent photographier le roi d'Angleterre avec des hot-dogs dans les orifices!
Onları ağzıma, iki burun deliğime...,... iki kulağıma soktuğumu gösterip, ortada gezeceğim böylece insanlar, deliklerinde sosisler sallanırken.. ... İngiltere Kralı'nın resmini çekebilirler!
Votre Majesté, voulez-vous un hot-dog?
Majesteleri, sosisli ister misiniz?
Les hot-dogs, ce n'était peut-être pas l'idée d'Eleanor.
Belki sosisliler Eleanor'un fikri değildi.
- Attendez, vous allez me donner aussi le hot-dog spécial Géorgie. - Ouais...
Aslında, Georgia'ya özel sosisliden de alayım.
Hot Springs.
- Hoffspring'de.
Il y a des hot-dogs au frigo.
Buzdolabında sosisli sandviç var.
Je vais prendre... un hot-dog sauce chili.
Bana şu... Bir sosisli sandviç, fazladan kırmızı biberli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]