Translate.vc / French → Turkish / Ico
Ico translate Turkish
51 parallel translation
Ico le garde-côte Marauder.
Ben Sahil Güvenlik'ten Marauder.
La tourte aux baies d'ico est vraiment bonne.
İcoberry turtası çok iyidir.
Alors, je vais m'offrir un verre de jus de baies d'ico.
Ben gidiyorum ve büyük bir bardak kızılcık suyu alacağım.
Tu es allergique au jus de baies d'ico.
Kızılcık suyuna allerjin var biliyorsun.
- Mais j'aime le goût. - Bien. Bois autant de jus de baies d'ico que tu veux.
Ama tadı gibi.... mükemmel... kızılcık suyunun tadı istediğin gibi olabilir ama yine de bu bir hata.
ICO a pris cinq ans de développement...
ICO 5 yıl sürdü.
D'après Dreyer, ICO a acquis un nouveau gisement. Ils s'étendent. - Dreyer vous dit beaucoup de choses.
Dreyer, İHO'nun bir başka petrol bölgesini ele geçirdiğini söyledi.
l'ICO n'est plus la menace qu'elle était sans son leader.
Bu da, liderleri olmadan İHO artık bir zamanlarki gibi tehlike oluşturmuyor.
L'ICO les épargnera sous certaines conditions.
Taleplerimiz yerine getirilirse, İHO merhamet edecektir.
Les recruteurs de l'ICO utilisent les réseaux sociaux tels que Facebook, Twitter, Instagram, pour établir le contact avec leurs sympathisants...
İHO teşvikçileri amaçlarına sempati duyan kullanıcılarla irtibat kurmak için Facebook, Twitter, İnstagram gibi sosyal medya ağlarına yönelmeye başladı.
L'ICO ne représente pas l'Islam.
İHO İslamiyet'i temsil etmiyor.
Comme FDR, et Wilson avant lui, j'exige que ce Congrès déclare officiellement la guerre à ICO, ici et à l'étranger.
Tıpkı Roosevelt'in ve ondan önce Wilson'ın yaptığı gibi. Bu Kongre'nin yurt içinde ve dışında ICO'ya karşı resmî savaş ilan etmesini talep ediyorum.
J'exige que ce Congrès déclare qu'un état de guerre a existé et existe entre ICO et les Etats-Unis d'Amérique.
Bu Kongre'nin, ICO ve Amerika Birleşik Devletleri arasında süregelen savaş durumunu resmî olarak ilan etmesini talep ediyorum.
D'ICO, oui.
ICO teröristlerinin, evet.
Je veux savoir où se terre ICO ou au moins que tout le monde la cherche.
Kullanılabilecek bir istihbarat istiyorum. ICO'nun nerede olduğunu ya da en azından herkesin onu aradığını bilmek istiyorum.
Un lien avec ICO?
Yurt dışında ICO'yla bağlantısı var mı?
Nous avons de vagues connexions intérieures et une idolâtrie perverse pour ICO à l'étranger.
Zayıf yurt içi bağlantıları, yurt dışında ICO'ya sapkın bir hayranlığı var.
Nos informations laissent entendre que Joshua Masterson et Zachary Hawthorne entretenaient des liens avec ICO à l'étranger et sur notre sol.
Şimdiye dek araştırma sonucunda toplanan bilgilere göre, Joshua Masterson ve Zachary Hawthorne yurt dışında ICO ile güçlü bağlantılara sahiptir ve ICO yurt içinde genişlemektedir.
Aussi je m'adresserai directement à ICO.
Bu nedenle ICO'ya doğrudan sesleniyorum.
Qu'ont-ils à voir avec ça?
ICO'yla ne ilgileri var?
Des rapports spéculent sur une cyberattaque qui pourrait être liée à ICO.
- Bilmiyorum. Henüz doğrulanamayan bilgilere göre, aksaklıkların nedeni ICO bağlantılı bir siber saldırı olabilir.
Le district de Columbia et sa région ont subi une cyberattaque perpétrée par ICO.
Büyük DC bölgesi, ICO destekli bir siber saldırı altındadır.
La triste mais indéniable vérité est qu'on subira d'autres attaques tant qu'ICO n'aura pas été entièrement éliminé.
ICO ve benzeri terörist gruplar derhâl kökünden temizlenmediği takdirde böyle saldırılara maruz kalacağımız talihsiz ama inkâr edilemez bir gerçektir.
La mort de James Miller, la prétendue attaque de l'OCI chez Capital East Telecom...
James Miller'ın ölümü, Capital East Telecom kanalına sözde ICO saldırısı...
L'OCI ne serait pas responsable?
Sizce ICO sorumlu değil miydi?
- Selon vous, l'OCI...
- Sizce ICO...
- L'OCI est une menace.
- ICO bir tehdit.
Kalabi a des liens étroits avec l'OCI.
Kalabi'nin ICO ile güçlü bağlantıları var.
Deux ont environ le même âge que le Kalabi de l'OCI, un autre est entré dans le pays il y a 3 semaines via le Canada.
İkisi ICO'lu Kalabi ile aynı yaşlarda, ve biri üç hafta önce Afganistan'dan gelip Kanada üzerinden
Le Syrien de l'OCI qui a brûlé l'effigie.
Kalabi, heykeli yakan Suriyeli ICO üyesi.
- Il y aurait une bombe.
Sizce bu, ICO ile bağlantılı mı?
L'OCI était là.
Bence ICO bugün oraya girdi.
L'OCI serait entrée dans le bâtiment pour ne pas mettre de bombe?
Yeter dedim. ICO binanın içine kadar girip bomba patlatmamaya mı karar verdi diyorsunuz?
Le Kalabi qu'ils ont arrêté n'a rien à voir avec l'OCI.
Tennessee'de tutuklanan Kalabi'nin ICO ile bağlantısı yokmuş.
Consolider l'économie, protéger notre nation de l'OCI et réduire le chômage, mais le plus grand défi, celui pour lequel vous devrez tous m'aider, sera de réunifier un pays qui n'a jamais été aussi divisé qu'aujourd'hui.
Ekonomiyi toparlamak, ülkemizi ICO'dan korumak ve işsizliği azaltmak gibi. Hepinizin yardımına ihtiyaç duyacağım önümüzdeki en büyük güçlük ise daha önce hiç bu kadar bölünmemiş olan ülkemizde yeniden birliği sağlamak.
Si on attend, on en apprendra plus sur l'OCI.
Ama beklersek ICO ile ilgili daha fazla bilgi edinme ihtimalimiz çok yüksek.
- à démanteler l'ICO.
ICO'nun ağını çökertmeye başlayabiliriz.
On enverrait un message clair à l'OCI.
ICO'ya gayet net bir mesaj gönderir.
Des rumeurs sur l'OCI circulent. Mais c'est devenu normal.
Son zamanlarda ICO'nun iletişim faaliyetleri artmıştı ama artık bu normal bir durum.
On aurait dû éradiquer l'OCI.
ICO'yu yok etme fırsatımız vardı.
Je connais des tiers qui ont négocié avec l'OCI.
Geçmişte ICO ile pazarlık yapmış üçüncü şahıslar tanıyorum.
L'OCI veut Ahmadi vivant.
ICO, Ahmedi'nin Şam'dan tek parça hâlinde ayrılmasını istiyor.
Il semblerait que l'OCI n'était pas impliquée.
Kesin olarak bilmiyoruz ama ICO'nun işi değilmiş gibi görünüyor.
Nous savons tous que l'OCI est une menace bel et bien réelle...
ICO'nun gerçek bir tehdit olduğunu biliyoruz. Kimse inkâr etmiyor...
Plusieurs haut gradés soulignent la menace grandissante de l'OCI...
- Birçok üst düzey askeri yetkilinin... - Efendim? ICO tehdidinin arttığını belirttiği...
Ce n'est pas judicieux que notre administration rencontre un membre de l'OCI.
Bence hükûmetimizden birinin bir ICO üyesiyle görüşmesi iyi bir fikir değil.
Nasser représente des membres de l'OCI las de la mort.
Nasser, ICO'nun ölümlerden bıkmış olan üyelerini temsil ediyor.
On envoie des troupes au sol, on laisse les ressources de l'OCI, et Nasser les poussera à coopérer.
Karaya asker çıkarır ve ICO kaynaklarını yalnız bırakırsak Nasser iş birliği yapmalarını sağlar.
Je viens annoncer aux Américains et au monde que les forces spéciales ont tué le terroriste de l'OCI, Ahmed al Ahmadi.
Amerikan halkına ve dünyaya, bu sabah erken saatlerde Özel Kuvvetler'in ICO teröristi Ahmed el Ahmedi'yi öldürdüğünü duyurmak isterim.
Il y a cinq mois, mon mari a demandé aux représentants de déclarer la guerre à l'OCI.
Eşim aylar önce Temsilciler Meclisi'nde bir konuşma yaparak ICO'ya savaş ilan etmelerini istemişti.
Les extrémistes de l'OCI veulent la mort de la démocratie et de l'Amérique elle-même.
ICO radikalleri, demokrasinin ve Amerika'nın kıvranarak ölmesini istiyor.