Translate.vc / French → Turkish / Image
Image translate Turkish
8,235 parallel translation
Dans l'image mémoire, il y a des fragments du logiciel malveillant.
Bellek dökümündekiler kötü amaçlı yazılım parçaları.
L'image, la littérature, la musique.
Resim, edebiyat, müzik gibi.
L'image.
Feraset anahtardır.
L'image avant tout.
Feraset herşeydir.
Tu fais ça à l'image?
Kamera önünde...
Si je ne suis pas une truffe, sois gentil à l'image.
Baba, baba beni aptal yerine koymak istemiyorsun değil mi? İstemiyorsan kameralar önünde bana iyi davran.
J'avais une sale image de moi, vu comment ma femme me traitait depuis deux ans. J'étais un peu effondré.
Karımla birlikte geçirdiğimiz iki yıllık tedaviden sonra kendimle ilgili olumlu görüşlere sahip değildim.
Ce que Meadow désirait par-dessus tout, ce qu'elle voulait créer à son image, ce à quoi elle voulait dédier son temps et ses talents, ce restaurant, c'était à l'évidence voué à l'échec.
Meadow'un dünyada en çok istediği şey çok açıktı... kendinin tanımlayacağı şey... zamanını ve yeteneğini ortaya koyacağı, herşeyini... hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği belli olan restaurant hayali...
Si elle est bonne, pourquoi est-ce que je cède à cette suggestion dont l'horrible image me fait me dresser les cheveux sur la tête et fait que mon coeur si ferme palpite contre mes côtes malgré les lois de la nature?
İyiyse, niye karşı koyamıyorum bu fikre korkunç görüntüsüyle beni ürpertse bile? Tabiatın işleyişine rağmen kaburgalarıma vuracak neredeyse.
image de la mort.
Kalkın sahte ölümlerinizden!
Encore une image créée par votre frayeur.
Hayalleri bunlar hissettiğin korkunun.
Tout pour protéger l'image de Marcus.
Marcus'ın imajını korumak için her şeyi yaparlardı.
Pour faire une recherche d'image.
Görüntü araştırması yapmak için.
C'est toute une image à transporter en Europe.
Avrupa'da yanımda taşımak için güzel bir resmi varmış.
Je veux redevenir l'image du Centre.
Merkez'in yeniden yüzü olmak istiyorum.
Il n'y avait aucune image nous informant de quel film il s'agissait.
Filmle ilgili ipucu veren herhangi bir şey yoktu.
Nous mettions la vidéo sur pause, l'image était un peu saccadée, puis je faisais des croquis et je prenais des notes de ce qu'on voyait.
Kasedi durdururduk. Görüntü biraz bulanık olurdu ama gördüklerimizin bir taslağını çıkarıp notlar alırdım.
C'est une image complexe.
Hayal etmesi güç.
Il change l'image de la médecine auprès des athlètes professionnels en plus de changer le monde.
O sadece sporcuları değil.. Onların tıpa bakış açısını da değiştiriyor.
DE PSYCHOLOGIE... c'est que plus les gens se focalisent sur ces valeurs matérialistes, plus ils disent que l'argent et l'image, et le statut et les biens sont importants à leurs yeux, moins ils sont heureux, plus ils sont déprimés, plus ils sont anxieux.
Ne kadar çok para ve imaj lafı eder, statü ve sahip olduklarının önemini vurgularsanız, insanların mutlulukları o kadar azalır, depresyon artar, anksiyete artar.
Quelle magnifique image.
Ne kadar güzel bir manzara.
C'est une image.
Mecazen.
Je vais pas nuire à ton image?
Yok, canım. Buraya gelerek tarzımı geliştirdin.
Et je n'utilise pas cette métaphore juste parce que vous ressemblez exactement à l'image que je me fais de la légendaire créature mythologique, Cyclope.
Ve "görüş" dememin tek sebebi, tam olarak hayalimdeki, Yunan mitolojisinin efsanevi Tepegöz'ü gibi görünmen değil.
Cesse de te battre à l'aveugle et trouve le véritable ennemi, celui qui t'a fait à son image, un raté.
- Herkesle kavga etmeyi bırakıp sana tıpkı onun gibi hissettiren gerçek düşmanını bulmalısın. Hayatı kaymış biri gibi.
Ceci est avant sa venue dans l'image. Ceci est après qu'il aurait sauté.
Bu, kenara doğru yürümeden önceki bir fotoğraf bu ise atladı dediğiniz andan sonraki.
Différents timbres de temps, la même image.
Farklı zaman damgaları, aynı görseller.
Il a été capturé sur l'image à Sch? nefeld aéroport.
Schönefeld Havaalanı'nın güvenlik kameralarına yakalanmış.
Cultivez juste cette image proprette parce que votre mythologie est votre meilleur atout.
İmajını temiz tutmalısın çünkü mitolojin en değerli varlığın.
En jurant, on donne une mauvaise image de soi.
Küfür edersen insanlar senin hakkında kötü düşünür.
C'est important, de donner une bonne image aux gens.
Şimdi insanların bizim hakkımızda ne düşündükleri çok önemli.
Pourquoi me mettre cette image en tête?
Bunu ne demeye aklıma soktun ki?
Parce que je t'ai dessinée à son image.
Çünkü seni onun görünümüne göre tasarladım.
Une image pourrait tout changer.
O görüntüler çok önemli.
Oui, c'est ce que j'ai cru, mais aucune de nos bases de données ne contient cette image, ce qui veut dire qu'elle l'a créé elle-même.
Evet, ben de öyle düşünmüştüm. Bu şekilde belli bir şekli aklından çizmesinin imkanı yok.
Je vais t'envoyer... une image de la fille, maintenant.
Şu kızın bir görüntüsünü göndereceğim sana.
J'ai l'image.
Tamamdır.
T'as encore l'image que je t'ai envoyée?
Sana gönderdiğim resim duruyor mu?
D'accord. Je veux que tu cherches une correspondance en te servant de cette image.
Pekâlâ o resmi kullanarak bir tarama yap.
Les 18 mois à venir seront longs s'ils sont à l'image de ce programme.
Bu programa bakılırsa önümüzde uzun bir 18 ay var.
"En toute lumière, l'image est claire."
Işık ne olursa olsun, resim iyi çıkar.
Personne ne va parier d'argent sur ton hôtel jusqu'à ce que tu refasses ton image.
Sen görüntünü değiştirene kadar kimse senin otelinden emin olmayacaktır.
Des fois, vous devez prendre du recul pour avoir l'image entière.
Bazen arkada durup bütün fotoğrafa bakman gerekir.
Je ne pourrais jamais enlever cette image de ma tête.
O görüntüyü asla unutmayacağım.
Oh, no. Il a mis l'image en boucle.
Görüntüyü döngüye sokmuş.
Tu vois, si je clique comme Steve a dit, l'image reste pareil.
Ve Steve'in dediği gibi şuna bastığımda fotoğraf da aynısını diyor.
Elle pourrait rajeunir notre image auprès des gens.
- ABC halkının algısını o gençleştirebilir.
Et quelle est notre image auprès des gens?
Ne yani... Pray söylemek mi halkın algısı?
L'image irréprochable.
Pırıl pırıl bir görüntü çiziyorsunuz.
Tu redores mon image!
İşte kaynak yapıyorsun.
Pourquoi l'image fige comme ça constamment?
- Tüm bu görüntüler nereden geliyor bu arada?