Translate.vc / French → Turkish / Indistinct
Indistinct translate Turkish
44 parallel translation
"Saint Louis"
[Bell Clanging ] [ Indistinct Chattering]
C'est indistinct.
Çok zayıf.
Il y a quelque chose d'indistinct.
Orada henüz net olarak göremediğim bir şey var.
Depuis vingt ans, Blaireau... ( indistinct ) Municipalité!
- Blair... Blair tam 20 yıldır Belediye Başkanının zayıf otoritesiyle alay ediyor!
C'est indistinct, Je ne vois rien.
Harfler silinmiş, okuyamıyorum.
Indistinct,... La police. Vous plaisantez?
- Bizle dalga mı geçiyorsunuz?
Il bredouille, indistinct.
Belirsiz kelimelerle berbat bir konuşma yapar.
Il ya Pat Kingsley. [Chef d'orchestre continue, indistinct]
Bu Pat Kingsley.
Crilly, ce n'est qu'un gribouillis indistinct.
Yürü Jessup, gidiyoruz.
Et tout ce qu'il aperçoit est flou et indistinct.
Ve gördüğü her şey bulanık ve belirsizdi.
/ / But that s all right, we re looking as cool as can be / / [Cris]
- / / But that's allright, we're looking as coolas canbe / / - [Shouting, Indistinct]
62 ans, langage indistinct, faible prise à droite.
62 yaşında bir bayan. Bilinci gelip gidiyor. Konuşması bozuk.
Si, j'entends mais c'est indistinct.
Ben duyabiliyorum ama pek düzgün değil.
- [Continue, Indistinct] - Rends-la lui.
Onu kadına geri ver.
- # # [Continues, Indistinct] - On se connaissait depuis longtemps.
Onunla uzun bir geçmişimiz var.
On a des tirs... [indistinct chatter] On est dans une ambuscade!
Saldırıya uğruyoruz. Bu lanet bir tuzak.
[Indistinct shouting]
- Burada. - Geri gelin.
- Papa! ( Homme à la télé, indistinct ) - Papa!
Baba?
C'est un peu indistinct comme...
Sanki hayal meyal...
Salut, mon trésor [Chuchotement indistinct à propos de Rebecca ] [ Ricanements]
Selam aşkım Bugün bazı notlara sıçrayacağız.
[rire moqueur, bavardage indistinct]
.
[Cris Indistinct continus] J'ai un oeil sur vous, Twinkletoes.
Gözüm üstünde Twinkletoes.
[Cris Indistinct]
"Ray Jay Bu Gece Gidiyor"
( musique jouer vif, bavardage indistinct ) Ressemblez à boisson alcoolisée à vous?
Bu sesler sana da içkiyi hatırlatıyor mu?
( bavardage indistinct ) Ne me dit jamais cela qui vous pensée au sujet de mon plan.
Planımı nasıl bulduğundan hiç bahsetmedin.
[Dialogue indistinct] ça sent pas bon.
Bu iyi olmadı.
[INDISTINCT] Qu'est-ce que tu fais avec un chien...
O köpekle ne yapıyor...
Oui. [Bavardage indistinct]
Evet.
- Indistinct.
- Anlayamıyorum seni.
( Bavardage indistinct )
Geldiğiniz için teşekkürler. Sizi görmek güzel.
( BAVARDAGE INDISTINCT )
İKİ HAFTA ÖNCESİ
[Chuchotement indistinct] Quoi?
Ne?
( Cris Indistinct ) Que s'est-il passé?
- Ne oldu?
( Cris Indistinct ) ( Daniel ) Les gars, il ne sait pas!
Beyler, bir şey bilmiyor!
Allons danser. [Mumbling ] δδ [ Continue, indistinct]
Hadi dans edelim.
[Indistinct annonce plus de PA]
Peter Bishop.
( bavardages indistinct )
Komiser Reagan.
[Bavardage indistinct] Ugh, Karen, il va bien.
Ah Karen, o iyi
[bavardage indistinct ] [ halètements] Dix secondes avant le départ.
Bitirmeden önce son on saniye.
( rap indistinct ) pourquoi tu m'as pas prévenu que cette histoire était en train de se briser?
Haberin yayınlanacağını neden söylemedin?
[CRIS INDISTINCT] Arrêtez! Il est avec nous!
Durun, bizden o!
! - _ [Arguant Indistinct]
Winchester Wessex Krallığı
[Criant Indistinct] Skorpa : Uhtred Ragnarson!
Uhtred Ragnarson!
[Cris indistinct] Employé Insecte : Il n'y a plus ni riches ni pauvres!
Zengin, fakir yok artık!