Translate.vc / French → Turkish / Innocent
Innocent translate Turkish
6,219 parallel translation
Terry Kucik est innocent.
Terry Kucik masum.
Alors... Il était innocent?
- Yani yani masum muydu?
Et si tu as tord, ce sera la première fois dans l'histoire américaine que l'état est accusé d'avoir exécuté un homme innocent.
Ve eğer haksızsan Amerikan Tarihi'nde ilk kez, suçsuz bir adam eyalet onayıyla idam edilmiş demektir.
Qui ferait une telle chose à cet innocent et adorable garnement?
Kim o küçük, masum yaramaza böyle bir şey yapabilir?
Mais vous ne pouvez pas, parce que d'où je viens, utiliser un innocent petit bébé pour voler une montre en diamant, c'est ce qu'on appelle un crime.
Ama gidemezsiniz ki. Çünkü benim geldiğim yerde masum, küçük bir bebeği elmas bir saat çalsın diye kullanmaya... -... ağır suç deriz.
Votre honneur, mon client n'est pas seulement innocent, mais il mérite de grosses excuses, pour de vrai.
Sayın Yargıç, benim müvekkilim suçlu olmamakta birlikte, büyük bir özür borçlu, yani, içten.
Prouve qu'Henry est innocent.
Evet. Henry'nin yapmadığını kanıtlamak.
Est-ce qu'elle se soucie qu'il soit coupable ou innocent?
- Daniel'ın suçlu olup olmadığını umursuyor mu acaba?
De savoir que tu ne pourras jamais récupérer ces années, surtout si tu es innocent.
- Ne? O yillari geri alamayacağini bilmek. Özellikle de sen yapmadiysan.
Eh bien, au moins vous serez d'accord son esprit est... innocent.
En azindan siz de fikirlerinin çocuksu oldugunda hemfikirsiniz.
C'était innocent.
Herşey çok masumcaydı.
complètement innocent, il ne s'est rien passé.
Tamamen masumcaydı ve hiçbir şey olmadı.
Ça pourrait être sympa. Et innocent.
Eğlenceli ve masum olması gerekir.
Ça ne prouve rien! Rien, sauf votre incapacité à distinguer un déviant sexuel d'un patient innocent!
Senin bir sapık ile masum bir hastayı birbirinden ayıramama yetini bir kenara bırakırsak, evet, değil.
Tu te crois innocent parce que t'es un gosse?
Çocuksun diye masum olduğunu sanıyorsun, değil mi?
Il n'y a rien de pire que de perdre un enfant innocent.
Şu fani dünyada masum evladını kaybetmek kadar büyük bir acı var mı?
Un mec quelconque, innocent. Meurtre qu'il a pas commis, va en prison, quand une star de ciné se pointe en hélico pour le tirer de la cour de la prison...
Masum ve sıradan bir adam işlemediği bir suç için hapse gidiyor sonra onu kurtarmak için bir film yıldızı helikopteriyle hapishane bahçesine geliyor.
Bien, je ne suis pas sûr qu'il soit totalement innocent.
Bunu yapmadığından emin değilim.
Et inhabituellement innocent.
Ve alışılmadık bir biçimde zararsız.
Un homme innocent est sur le point d'être arrêté pour meurtre.
Neler oluyor? Masum bir adam cinayetten hüküm giymek üzere.
Nous aurions la preuve médico-légale que Rick est innocent.
Rick'in masum olduğuna dair tıbbi kanıtımız olur.
Mon père est innocent?
Babam suçsuz muymuş?
Je suis innocent!
Ben suçsuzum!
Non, il est innocent!
Hayir, o masum!
Je suis sure à 100 % qu'il est innocent.
Yüzde yüz masum. Doksan sekiz de olabilir.
Mon frère est innocent.
Sevindim çünkü kardesim suçsuz.
Innocent à 100 %.
Yüzde yüz suçsuz.
Le frère innocent de cet homme a été arrêté sans raison au Brésil.
Bu adamin kardesi, sebepsiz yere, Latin Amerika'da tutuklandi!
Hormis le fait que je sois innocent.
Benim masum olmam dışında.
Père, j'ai une fois poussée un homme innocent à la mort.
Baba, vaktiyle masum birini ölüme zorlamıştım.
Les douze jurés devront dire s'ils trouvent Malcolm Miller innocent ou coupable au-delà de doutes raisonnables.
Ya 12'niz Sanığı dikkatlice inceleyerek, Malcolm Miller'ı makul bir şüphenin ötesinde, masum ya da suçlu bulacak.
- Puisque tu penses qu'il est innocent,
- Peki, sen onun masum olduğuna düşündüğünden dolayı lütfen, her anlamda, nedenini söyle.
Question piège ou pas, le fait est qu'on n'avoue pas un meurtre si on est innocent.
Hileli soru veya her neyse gerçek şu ki eğer yapmadıysan suçu kabullenmezsin.
- Lui avez-vous dit, de quel côté vous penchiez, coupable ou innocent?
Ona hangi tarafta oy kullanacağını söyledin mi, masum veya suçlu?
Je lui ai dit innocent.
Evet, ona masum olduğunu söyledim.
Donc le premier jour il était innocent, et ensuite hier coupable, et enfin, aujourd'hui, innocent?
Yani ilk gün suçlu değildi dün suçluydu, ve bugün suçlu mu?
Vous allez laisser ce garçon innocent tranquille.
Masum bir çocuğu rahatsız ettiğiniz günler geride kaldı.
Garçon innocent "?
Masum çocuk mu?
Je ne peux rien dire, de crainte de faire condamner un innocent.
Bir masumu suçlamaktan korktuğum için hiçbir şey söylememeliyim.
C'est un innocent dans ce monde, n'est-ce pas?
Bu dünyadaki masum biri değil mi?
Pas juste non plus de te venger sur un innocent.
masum bir adamı kendi intikamını almak için öldürmen de adil değil.
Il est innocent.
O masum biri.
Ferais-je une telle chose à un homme innocent?
Masum birine böyle bir şey yapar mıyım hiç?
Je partagerai avec vous le secret que vous et votre peuple avez tenté de percer depuis des siècles... Du sang innocent.
Sen ve senin gibilerin yüzyıllardır boş yere masum kanı peşine düştüğü sırrını seninle paylaşacağım.
Du sang d'innocent par seaux.
Kovalar dolusu masum kanı.
Parce que vous êtes innocent.
- Çünkü masumsun.
Au fait, Atticus était innocent.
Bu arada, Atticus suçsuzmuş.
- Je sais qu'il était innocent.
- Suçsuz olduğunu biliyorum.
Ils l'ont enfermé alors qu'il était innocent.
Masum olmasına rağmen hapse girdi.
Ecoute, salope, j'en ai marre de ton petit air innocent.
Dinle sürtük, bu küçük masum kız ayaklarından bıktım usandım artık.
Il est innocent.
- O masum biri.