Translate.vc / French → Turkish / Innés
Innés translate Turkish
29 parallel translation
Vos dons télépathiques sont innés? Oui.
Telepati yeteneğiyle mi doğdunuz?
Grâce à ses talents innés de Caméléon, Jarod est devenu chaque membre de l'équipage et a mis le doigt sur la cause du crash.
Doğuştan gelen davranıcı yeteneklerini kullanarak Jarod etkili bir şekilde her bir uçuş görevlisinin yerine kendisini koydu ve tam olarak kazanın nedenini müşterimiz için belirledi.
A type dit : "eh bien écoute, sont ils innés?"
Birileri bunların doğuştan geldiğini söyleyebilir.
- Combien on paye déjà? - Mike. Je sais que ça vous semble facile, mais l'interaction en société peut être angoissante si on ne comprend pas les signaux et astuces qu'on pense généralement innés.
Siz ailelere çok kolay gelebilir, biliyorum ama sosyal etkileşimler bir çoğumuzun bildiği gibi, insanın doğası gereği bazen çok garip bir hal alabiliyor.
Venu du fin fond du Tennessee, il possède des talents innés de mécanicien.
Tennessee'nin bağrından kopup geldi ve İngiliz anahtarından traktöre kadar her şeyi kullanabiliyor.
L'un intitulé " Les tueurs innés :
Bir tanesinin adı " Katil Doğanlar :
Il n'est pas inhabituel pour une sorcière talentueuse de manifester quatre, voire jusqu'à cinq dons innés quand elle commence à fleurir.
Yetenekli bir cadının doğuştan gelen dört, hatta beş yeteneğinin kız filizlenmeye başlarken kendini göstermesi alışılmadık bir durum değildir.
Alors je me suis dit, "Pourquoi ne pas être payée pour mes talents innés?"
O yüzden "neden bu Tanrı vergisini paraya dönüştürmeyeyim?" diye düşündüm.
Ils partagent leurs talents innés et leurs rêves.
Birbirleriyle doğuştan yeteneklerini ve hayallerini paylaşırlar.
Les Neuf sont une bande de nobles fascistes innés qui pensent que comme ils dirigent la Compagnie, ils dirigent le Cadran.
Dokuzlar sırf şirket sahibi oldukları için, Quad'da takılan bir demet faşist soylu.
George III a été arrangé et composé par Neil Innes.
III. George düzenleme ve kompozisyon : Neil Innes.
J'aimerais pouvoir prendre sa place Mme Innes.
Keşke onunla yer değiştirebilseydim Bayan İnnes.
Ça ira, Mme Innes.
İyi olacaksınız Bayan Innes.
- Infirmière, pouvez-vous les rassembler?
Hemşire Innes, grubu toplayabilir misin? Tamam, hadi!
L'infirmière.
Hemşire Innes.
Elle lui a dit qu'elle mettait du poison dans ses cachets.
Hemşire Innes ilaçlarına zehir koyduğunu söylemiş ona.
Je vais devoir vous demander de sortir dans le couloir.
Hemşire Innes, korkarım buradan çıkıp koridora geçmenizi isteyeceğim.
- Demandons au Révérend Innes.
- Peder Innes'a soralım.
Le Révérend Innes a dû lui parler.
Peder Innes bazı şeyler söylemek zorunda kalmış.
Le Révérend Innes m'a punie et m'a fait m'agenouiller sur du sel gemme.
Peder Innes köşedeki kaya tuzuna dizlerimin üzerinde çökme cezası verdi.
Charles, le Révérend Innes est un bon ami et un voisin.
Charles, Peder Innes yakın bir arkadaşımız ve komşumuz.
De toute façon pas de la manière dont le Révérend Innes le présente.
En azından Peder Innes'in inandığı şekilde değil.
- Est-ce que tu parleras à John Innes?
- John Innes ile konuştun mu?
Plutôt toi qu'Innes.
Senin yerine Innes olmasını tercih ederdim.
Je suis l'officier Innes, voici l'officier Stutz,
Ben Polis Memuru Innes, bu da Polis Memuru Stutz.
Nous devons aller à l'Observatoire Innes maintenant.
Innes gözlemevine gitmemiz gerek.
Quand Sykes a usé du bouclier contre nous, les Régents ont mis une sécurité au sommet de l'Observatoire Innes.
Sykes kalkanı bize karşı kullanınca, vekiller Innes gözlemevine bir güvenlik mekanizması koydu.
L'inspecteur général Innes m'a accordé tous pouvoirs pour superviser nos forces avant qu'elles ne deviennent, et je le cite, "une force de bandits désordonnée et destructive"
Müfettiş General Innes onlar gelmeden taşra kuvvetlerimizi elden geçirmem için tam yetki verdi ve ben de alıntı yaparak "karışık ve zararlı bir haydut" dedim.