Translate.vc / French → Turkish / Interet
Interet translate Turkish
191 parallel translation
Vous! Quel interet?
Bu bize ne kazandırabilir ki?
C'est la votre interet pour ma boutique?
Bu mu yani gösterdiğiniz tüm ilginiz?
Jeune homme... Si vous le pensez pas, je vois pas l'interet de le dire.
Pekala, genç adam... gerçekten onu söylemek istemiyorsan... burada size kızacak bir nokta göremiyorum.
Pour prouver qu'il n'est pas question d'interet,.. .. je lui ferai don de ma fortune.
Bu evliliğin çıkar amaçlı olmadığını kanıtlamak için, tüm servetimi kızınızın ayakları altına serebilirim.
"Kid, t'as interet a trouver un moyen de pas perdre la boule."
"Kid, delirmeni engelleyecek bir yol bulmalısın."
Pourquoi cet interet a propos de l'occulte?
Neden karanlık sanatlarla ilgileniyorsun?
- Ca n'a aucun interet.
- İIgini çekmez. Boşver.
- Ca a interet a etre grave.
- Umarım iyi bir sebebin vardır.
T'as interet d'etre reglo, gamin.
Haklı olsan iyi olur, Billy'cik.
Bon Dieu, ca a interet d'etre la sinon je vais arroser le couloir.
Bu daha iyi oldu yoksa suyu koridora getirecektim.
C'est lui qui nous a mis la dedans, et il a interet a nous en sortir.
Başımıza bu işi o açtı, kurtarması gereken de o olacaktır.
C'est pourquoi ils s'enrichissent, en chargant disont un interet de 8 %, Ce n'est pas vraiment un profit de 8 %.
Bu nedenle sözgelimi % 8 faizle borç verdiklerinde yıllık kazançları % 8 değil, % 80 olur.
En d'autres termes, l'intérêt est contraire à la raison et à la justice. Compte tenu de la loi de l'Église au Moyen Âge, l'Europe a interdit le prélèvement d'intérêts sur les prêts et en a fait un crime appelé usure ( taux d'interet abusif ).
Kilise yasasından yola çıkarak Avrupa faiz almayı yasakladı ve "tefecilik" adıyla suç ilan etti.
Enfin, dans les années 1500, le roi Henry VIII, a assoupli les lois concernant l'interet et les changeurs d'argent n'ont pas perdu de temps pour se ressaisir.
Henry tefecilikle ilgili yasaları gevşetti. Ve para değiştiriciler yeniden egemenlik kurmakta hiç zaman yitirmediler. Yirmi otuz yıl boyunca altın ve gümüş paralarını bolca sürdüler.
Ils ont crée de la monnaie en or et argent d'une façon abondante pour quelques décennies. Mais quand la reine Marie a pris le trône et a renforcé encore les lois contre l'interet, les changeurs de monnaie ont réduit l'offre des pièces en or et en argent, ce qui a fait dégringoler l'économie.
Kraliçe Mary tahta geçtiğinde tefecilik yasalarını yeniden sıkılaştırdı ve para değiştiriciler piyasadan para çekerek ekonominin düşüşe geçmesine neden oldular.
D'apres lui, et il a interet a la fermer,
Ona göre ki, bu arada ses etmesin...
Y a un mariage ici et y a interet que ce soit le mien.
Şimdi, bugün burada birisi evlenecek ve bu ben olacağım.
Leur conversation est sans interet et sans esprit.
Konuşmaları ilgisiz, ruhsuz ve | espriden yoksun.
Une lance d'entrainement n'est d'aucun interet.
Tahta mızrakla alıştırma | pek ilgi çekici değil.
- Non. Ils n'ont pas intéret ou... Ils me décevraient.
- Tek bir kelime bile ederlerse kıçla... yani beni hayal kırıklığına uğratırlar.
Si tu sais ou est ton intéret, fais demi-tour et va-t'en. Et va-t'en vite, sans te retourner.
Senin iyiliğine olan şeyin ne olduğunu biliyorsan sırtını döner ve buradan hızla bir daha dönmemek üzere çıkarsın.
Donc, aucun intérét.
- Peki, bize ne faydaları dokunur?
Il y a intéret, car on y va ensemble.
Birlikte gitmemiz senin yararına olur.
Mais il s'agit de l'intéret de l'entreprise.
Fabrika işleriyle ilgili şeyler.
Nous nous sommes mis d'accord pour 10 pour-cent d'intéret.
% 10 faizle anlaşma yapmıştık.
Je vous payerai l'intéret, mais vous aurez le reste quand j'aurai gagné.
Faizi öderim, ama kalanını para kazandığım zaman veririm.
Si tu tiens a aller a New York, t'as intéret a bien te conduire.
New York turnesine katılmak istiyorsan hareketlerine dikkat et.
C'est pas tres bon, vous avez pas intéret a attirer l'attention sur vous!
Hâlâ burada oturuyor olmana şükretmelisin. Şu sıralar ortalık kötü, dikkatleri üzerinize çekmeseniz iyi olur.
T'as intéret a, a venir toute seule en plus.
Yalnız başına gelirsen iyi edersin.
- T'as pas intéret a faire le con.
Bir salaklık yapma sakın.
Vous avez intéret á vous recycler.
Hayatını değiştirmeye başlasan iyi olacak.
ils n'y ont porte aucun interet.
Hiç umurlarında olmadı.
Les bombes atomiques? D'ou l'intéret!
- Atom bombasında da mı kullanılıyor?
Tu as intéret a réussir, Clochette... ou les applaudissements ne suffiront pas pour te ressusciter.
Sözünü tutsan iyi olur, yoksa hiçbir alkış seni geri getiremez.
Tu n'as pas intéret a essayer.
Sakın beni durdurmaya çalışma, Smee.
Pas intéret a me baiser... alors que je t'ai protégée, sans t'impliquer.
Bir kalleşlik edeyim deme. Kıçını kurtardım, seni bu işten uzak tuttum.
Tu as intéret a ne pas le dire!
Kimseye söyleme.
Dans ton intéret. Ne disais-tu que tous ces lcki, Micky, Licky ou Chicky s'avérerai pâle en comparaison de ton papa?
Icky, Micky, Licky ve Chicky sen bütün bunları demedin mi Babanla karşılaştırıldığında sönük kalır.
Nous vous avons montré que de nombreux parents... avaient financièrement intéret que mon client soit coupable?
Suçlu bulunursa bundan fayda görecek çeşitli akrabalarını göstermedik mi?
Dix pourcent d'intéret?
Faiz yüzde 10 mu?
T'as pas intéret à faire ça, Harrison.
Böyle davranmasan iyi olur, Harrison.
DIRECTIVES PRIORITAIRES : 1 SERVIR L'INTÉRÊT PUBLIC
Bazıları silahlı terörist.
1 SERVIR L'INTÉRÊT PUBLIC 2 PROTÉGER LES INNOCENTS 3 FAIRE RESPECTER LA LOI 4 NE PAS S'OPPOSER À UN AGENT OCP
2 : MASUMLARI KORU. 3 :
- T'as intéret de faire mieux que ça.
- Bundan daha iyi oynamalısın.
C'est dans votre intéret.
Sen kârlı çıkacaksın.
C'est pourquoi la tante vous l'a laissé... dans votre propre intéret.
Teyzesi onun için sana bıraktı. Senin iyiliğin için.
- Alors quel est l'intéret?
- Öyleyse ne anlamı var?
Quel est l'intéret, Bud?
Ne anlamı var ki, Bud?
Voilà l'intéret.
Anlamı bu.
Et quand je donne un ordre, ce n'est pas pour le plaisir de m'écouter, mais dans l'intéret de la compagnie et non de l'individu!
Sizlere emir veriyorum! Bunu, kendi sesimi beğendiğim için değil hepinizin iyiliği için yapıyorum. Sadece bireyler önemli değil!
Je fais de mon mieux dans l'intéret de la vérité cela arrive.
Hakkımızda yanlış bir kanı oluşmasını önlemek isterim. Böyle bir şeyin olacağını sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.