English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Interêt

Interêt translate Turkish

13,797 parallel translation
Donc je plaide coupable et accepte ma sentence de travaux d'intérêt général.
Yani suçumu kabul ediyor ve kamu hizmeti cezama razı oluyorum.
Je ai aucun intérêt à cette femme.
- O kadınla ilgilenmiyorum.
Ouais, eh bien, peut-être qu'elle a intérêt à vous.
- Belki o seninle ilgileniyordur.
Je veux dire, peu importe mes efforts, elle n'a tout simplement pas d'intérêt pour moi.
Ne kadar uğraşsam da bana hiç ilgi göstermedi.
Un meilleur intérêt, si vous voulez.
Dünyanın daha iyi olması için de diyebilirsin.
T'as intérêt à dégager de là, stupide...
Bu çocukları ezmeden önceydi o!
Je ne pense pas que nous reposer sur lui soit dans notre meilleur intérêt.
Bence şu an ona güvenmek en iyi seçeneğimiz değil.
Ça a intérêt à être de l'or solide.
Som altın olsa daha iyi olurdu.
Donc les centres d'intérêt de Valencia sont les galettes de tempeh, et le week-end des Vampires.
Peki, Valencia'nın ilgi alanlarında, soya fasülyeli hamburger köfteleri ve Vampire Weekend var.
Je n'arriverai jamais à comprendre l'intérêt des bandes dessinées
Bu çizgi romanların nesini beğendiklerini asla anlamayacağım.
Même si ce procès n'avait aucun intérêt financier c'est bien de savoir que les Ramirez ont pu garder leur appartement.
Duruşmadan beş kuruş para kazanamadık ama Ramirez ailesi evden atılmadığı için mutluyum.
Qui d'autre peut avoir cet intérêt de mettre un truc pareil en place?
Ondan başka kim böyle birşey yapa bilir?
Non, aucun intérêt.
Bunu ertelemenin gereği yok.
Mais si ça signifie tuer la part de moi-même qui rend être vivant digne d'intérêt, ça n'est pas comme ça que je vais y arriver.
Ama eğer bu yaşamayı değerli kılan yanımı öldürmek demekse bunun üstesinden böyle gelmeyeceğim.
Elle a intérêt à être gentille avec lui.
Kız iyi davransa bari.
Les sacrifices sont souvent faits dans l'intérêt général.
Fedakarlıklar genellikle herkesin iyiliği için yapılır.
Vous avez intérêt.
Olsa iyi edersin.
Maintenant que vous avez mis en sac votre proie, combien de temps avant que votre intérêt se détourne?
Artık avını yakaladığına göre daha ne kadar başı boş dolanacaksın?
Votre intérêt pour les sosies n'était donc qu'une couverture.
Yani internet sitesi ile ilgilenmeniz sadece bir kılıftı.
Et je suppose que le manque de courses poursuites et d'explosions n'a pas retenu votre intérêt.
Bence filmde araba takibi ve patlamaların olmaması... -... pek ilgini çekmemiş.
Et un intérêt pour l'occulte par l'apparence de cette encre.
Dövmeye bakılacak olursa, büyü merakı.
Pour l'instant, c'est une personne d'intérêt, strictement un témoin.
Şu aşamada olayla ilgili biri, sadece bir tanık.
J'apprécie votre intérêt pour l'appartement.
Daireye olan ilginiz için teşekkürler.
T'as pas intérêt.
Sakın.
La seule personne de ma famille digne d'intérêt était exactement comme toi.
Ailemde değer verdiğim tek insan tıpkı senin gibiydi.
Agent Ressler, dans l'intérêt de la sécurité national, c'est la meilleure façon d'agir.
Ajan Ressler, .. ulusal güvenlik çıkarı.. .. için en iyisi bu.
Ecoutez, vous êtes hautement inoffensif sur le plan olfactif, mais je ne suis pas quelqu'un de sociable et je ne trouve aucun intérêt à le devenir.
Evet. Dinle, kokun çoğuna göre daha az rahatsız edici ama ben pek de insancıl değilim, ve olmaya da niyetim yok.
Si ce n'était pas le bon moment pour faire ma danse du Scrabble, quel est l'intérêt d'en avoir une?
O zaman Scrabble dansı yapmayacaksam bu dansımın olmasının ne anlamı var?
Je devrais te dire qu'il a exprimé un intérêt pour t'inviter à sortir.
Sana çıkma teklif etmek istiyor gibi olduğunu bilesin.
Tu sais que j'ai un intérêt personnel dans cette affaire.
- Bu işle şahsi olarak ilgilendiğimi biliyorsunuz.
PAIGE : Pourquoi ce soudain intérêt dans la prédiction?
- Geleceği tahmine ansızın bu ilgi neden?
Tu as intérêt à avoir raison.
Bunun hakkında yanılmıyor olsan iyi olur.
Il serait dans votre meilleur intérêt à avouer.
- En iyi seçeneğiniz itiraf etmek.
Y'a intérêt que ça marche.
İşe yarasa iyi olur.
- Centre d'Intérêt.
İlgi çekici yer.
Quel intérêt pourrait-elle avoir pour des restes de cas non-résolus?
Çözülmemiş vakaların kalıntılarıyla ne gibi bir ilgisi olabilir ki?
Ça n'a pas intérêt à annuler mon sex-appeal.
Sihrimi kaçırmasa iyi olur.
Ça a intérêt à être bon, Jill.
Umarım iyi bir nedenin vardır Jill.
C'est un conflit d'intérêt pour un avocat de représenter les deux accusés si l'un d'entre eux plaide coupable.
Sanıklardan biri suçluysa ikisini savunmak yanlıştır.
T'as intérêt à courir!
Evet, kaçsan iyi edersin!
Sachez que le conseil n'a que votre intérêt en tête.
Konseyin sadece senin çıkarlarını gözettiğini biliyorsun.
Le tueur avait un intérêt personnel.
Katilin bileyeceği bir baltası var.
Tu sais faire des sacrifices au nom de l'intérêt commun.
Daha büyük emeller için fedakarlık yapmanın ne olduğunu bilirsin.
- Et moi aussi. Bien. Parlez-moi de cette personne d'intérêt d'Hawk-Eye.
Tamam, şu Şahin-Göz'ün belirlediği adamı anlatın bakalım.
Tu me dois des travaux d'intérêt général pour un an.
Gelecek yıl kamu hizmeti yapacaksın.
Si c'est une menace sur une sénatrice des U.S.A., - "Wally" a intérêt à être le FBI.
- Senatör'e karşı bir tehlike var ve Wally FBI'dan daha mı iyi?
Adam ne voit pas l'intérêt de combattre ça.
Adam savaşmak bile istemiyor gibi.
Des personnes d'intérêt.
- Aranan kişiler.
Il y a un intérêt extraordinaire parmi les joueurs.
Kumarbazlar olağanüstü ilgi gösteriyor.
Quel est l'intérêt que nous ayons ces capacités si nous ne les utilisons pas pour arrêter ce qui ne va pas dans le monde?
Dünyadaki kötülükleri durduramadıktan sonra bu yeteneklere sahip olsak ne olur?
Je laissais mon propre intérêt entraver ça.
Kendi amaçlarımın bunun önüne geçmesine izin verdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]