English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Invisible

Invisible translate Turkish

2,778 parallel translation
Tu peux rendre le TARDIS invisible?
Tardis'i görünmez yapabiliyor musun?
Je peux pas regarder le scanner, ça ne marche pas quand on est invisible. Euh...
Şimdi, tarayıcıya bakamıyorum, görünmezken çalışmıyor.
Ca le fait à chaque fois qu'elle est invisible.
Gizli durumdayken bunu hep yapar.
Te rendre invisible aux yeux de l'ennemi est une stratégie basique, Tom.
Kendini, düşmana karşı görünmez yapmak temel bir taktiktir, Tom.
À Harvard, j'ai piégé un chat invisible dans une douche grâce à du maïs.
Harvard'dayken mısır tanelerini kullanarak görünmez bir kediyi duşa hapsetmiştim.
Zoe est la seule qui connaisse l'histoire du chat invisible.
Görünmez kediyi bilen tek kişi ise Zoe.
C'est comme ça qu'est né l'Homme invisible.
Bu iş orada çok işe yaradı.
On est chez April Margera, je suis l'invisible Wee.
April Margera'nın evindeyiz ve bu da "Görünmez Wee".
Je peux délier le monde invisible en augmentant ma vibration.
Heyecanımı artırarak kayıp dünyaya giriş yapacağım.
Tu veux que j'agrandisse la photo d'un coffre invisible?
Benden görünmez bir kasanın fotoğrafını büyütmemi mi istiyorsun?
Pas vraiment invisible.
Tam olarak görünmez değil.
Alors vous constatez qu'il y avait un racisme inhérent à tout ça et également un aveuglement inhérent à tuer d'innombrables enfants et il a pensé : "la Main Invisible fait les biens, qui rencontrent la demande, et la demande rencontre l'offre."
Yani şunu görebilirsiniz : doğal bir ırkçılık,... sayısız miktarda çocuk öldürmeye göz yumacak düşüncesizlik ve "Görünmez el, ihtiyacı karşılayacak kadar kaynak kaynağı karşılayacak kadar ihtiyaç yaratır" diye düşünüyordu.
L'idée sous-jacente, qui fut mystérieusement qualifiée par Adam Smith avec sa déclaration religieuse de "Main Invisible", est que l'étroite, égoïste poursuite de cette marchandise fictive, va comme par magie se manifester dans le bien-être humain et social, et dans le progrès.
Adam Smith tarafından esrarengiz bir şekilde nitelenmiş dini "Görünmez El" bildiriminin altında yatan fikir, bu hayali ticari malın sığ, menfaatçi arayışının büyülü bir şekilde insanlığın ve toplumun refah ve gelişimine dönüşeceği yönündedir.
J'étais invisible, à l'époque.
Lisedeyken kimse fark etmezdi beni.
J'étais... invisible quand elle était là.
O geldiğinde kimse beni fark etmez bile.
Je serai invisible.
Görünmez olurum.
Je sais me rendre invisible quand il faut.
Görünmez olmak istediğimde oldukça etkili bir yöntemdir.
T'es plus invisible que les derniers chiffres de pi.
Bu kadar yeter. Josh yüzünü gören cennetlik.
En pratique, ils te plongent dans une transe hypnotique qui te rend plus réceptive à l'invisible.
Pratikte seni hipnotik bir transa sokup görünmezlere duyarlı olmanı sağlıyor.
Monsieur, vous êtes dans la voiture invisible?
- Görünmez arabada mısınız, efendim?
La Division a été créée pour être invisible, pour agir hors des limites du gouvernement.
Bölüm, görünmez olmak için yaratıldı. Hükümet'in özel işlerini yapmak için.
Enfant... Vous avez fait des rêves où vous flottiez dans les airs, comme poussé par une force invisible?
Çocukluğunuzda bilinmeyen bir güç tarafından evinizden gökyüzüne doğru yükseldiğinizi gördüğünüz rüyalar olmuş muydu?
Alors que je doute que l'invisible recrée ses tableaux, je sais que je n'ai pas toutes les réponses.
Kendi tablosunu yaratan, görülmeyen bir elin varlığına inanmasam da tüm cevapların bende olmadığına inanıyorum.
" alors qu'ils m'ont traitée comme si j'étais invisible.
"... çünkü geçtiğimiz üç sene boyunca birçoğu ben yokmuşum gibi davranmıştı.
J'ai regardé un match de hockey dans un bar de lesbiennes, Bob. Comme si j'étais invisible.
Lezbiyen barında hokey izledim Bob.
Cet endroit est comme invisible. Il n'existe pas.
Yani bu mülk bir çeşit belirsizlik içinde.
- Il est invisible.
Bugünse bir tık bile yok. Haritada bile gözükmüyor.
Comme invisible.
Görünmez gibi.
T'es censé être invisible.
Eğil bakayım. Senin görünmemen gerekiyor.
Dès notre première rencontre, j'ai vu en toi quelque chose d'invisible.
Seninle tanıştığım anda, gözle görülmeyecek bir özelliğini görmüştüm.
Il sait se rendre invisible.
Nasıl görünmez olacağını biliyor.
La fille Invisible me suit partout.
Solgun kız beni her yerde takip ediyor.
Une fois qu'on a trouvé cet Invisible plus petit et plus faible?
Bu daha küçük, zayıf Solgun'u bulduğumuzda?
C'est elle, votre Invisible plus petit et plus faible.
Bu sizin küçük, zayıf Solgununuz, değil mi?
Mais ils se font tuer un à un par cet Invisible tueur d'Angélique.
Angelicler denilen tür var. Ama sürekli bu Angelic katili, Solgun herif tarafından öldürülüyorlar.
Son Invisible est juste à côté de toi.
Çünkü Solgun'u hemen yanında duruyor.
Tu es un Invisible.
Sen bir Solgunsun.
Tu es un Invisible maintenant.
Artık bir solgunsun.
Pendant près de 70 ans, j'ai vu ma femme souffrir tandis que mon corps d'Invisible pourrissait.
Neredeyse 70 yıl boyunca Solgun bedenim çürürken karımın acı çekmesini izledim.
On cherche l'Invisible de Paul avant son ascension.
Paul'un Solgun'unu yükselmeden önce bulmak için buradayız.
L'Invisible qui t'a tuée, il s'est nourri de chair et a pris forme humaine.
Seni öldüren solgun canlı eti yiyerek insan etine büründü.
Un Invisible.
Bir Solgun.
Et ce type, John, il est des années 40, il était un fantôme Invisible, il a dû lui apprendre à manger de la chair pour ravoir un corps.
John denen adam... 1940'larda o da bir solgun hayaletti, büyük ihtimalle ona nasıl et yiyip vücut bulacağını öğretti.
C'était une enfant, pas une Invisible.
O yalnızca bir kızdı. Solgun değil.
Tu es autant un Invisible que moi.
Sence benim kadar Solgunsun.
C'est réconfortant si tu crois que Bob a trouvé une pizza sur le sentier avant d'être aspergé de gaz poivré et poussé de la falaise par l'homme invisible.
Baba... Bob Michaels'ın, yüzüne bilinmeyen bir adam tarafından biber gazı.. .. sıkılıp, bir uçurumun kenarına bırakılmasınından bir saat önce, bir dağ yolunda taze bir pizza bulduğuna inanıyorsanız biraz teselli bulursunuz.
Pour la première fois, depuis le retrait de mon appareil, je me sentais pas... invisible.
Diş tellerim çıktığından beri ilk defa, görünmezmiş gibi hissetmiyordum.
L'invisible, pour le retrouver dans le placard.
Kimse onunla eşya odasında buluşmamıştır.
"l'homme invisible" jackass 3d
İşte orada sahneye Görünmez Adam çıktı.
Et il répond : c'est la "Main Invisible du Marché" qui équilibre les choses.
Bunları dengeleyen "piyasanın görünmeyen elidir."
Il est devenu... invisible.
O sadece... görünmez olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]