Translate.vc / French → Turkish / Ip
Ip translate Turkish
3,089 parallel translation
Tu as fait preuve de ténacité. Mais qu'aurais-tu fait si nous t'avions demandé de chanter ceci avec une corde à sauter?
Azimlisin, ama ip atlama meselesine gelirsek...
Maintenant je vois à quoi sert la cordelette.
- Oh, şimdi anladım,... - Evet, ip bunun içindi.
Conseils utiles et ainsi de suite.
İşe yayar ip uçları ve ıvır zıvır.
Avant d'être magicien, je bossais dans une usine... de cordes.
Hakkımda ufak bir bilgi... Sihirbaz olmadan önce ben bir ip fabrikasında çalışıyordum. - Doğru olamaz.
La prochaine fois qu'une corde s'enroulera autour de ton cou, il s'en sortira pas si facilement.
Boynuna bir daha ip geçirilirse kolay kurtulabileceğini sanmıyorum.
Très bien, peut être qu'il y a, disons, un, euh... disons, une fenêtre par laquelle nous pourrions passer, ou quelque chose comme...
Belki buralarda çıkabileceğimiz bir ip ya da, pencere gibi tırmanabileceğimiz ya da onun gibi bir şey.
Vous n'avez pas de piste? On suit toutes les pistes et possibilités.
Tüm ip uçlarını ve olasılıkları takip ediyoruz.
Je veux dire, je refuse de m'acheter des sous-vêtements plus larges, et c'est comme si vous mettiez un string à un rôti de veau.
Yani, daha büyük iç çamaşırı almayı kabullenemiyorum ve rostoya sarılı ip gibi görünüyorum.
Les marques de ligature sur son cou ne correspondent pas à un suicide.
Boynundaki ip izleri intihar ile tutarsızlık gösteriyor.
Il y a une substance collante le long des marques de ligature sur son cou.
Boynundaki ip izinin yanında... yapışkan bir madde var.
Nora, corde.
Nora, ip.
J'étais stressé pendant tout ce temps.
Tüm iş boyunca ip üzerindeydim resmen.
Je l'ai tracé jusqu'à son adresse IP active.
Aktif IP adresini araştırdım.
A cette heure-ci, les autorités locales n'ont pas encore trouvé de chef crédible.
Yerel yetkililerin elinde belirgin bir ip ucu yok.
T'as laissé trop d'indices derrière toi.
Arkanda çok fazla ip ucu bırakmıştın.
L'adresse IP corresponds avec l'ordinateur de la "Bertrand Ballet Company".
Ip adresi Bertrand Ballet Şirketi'ndeki bilgisayarı gösteriyor.
La colonne vertébrale est fracturée, des abrasions de cordes, la lividité du sang bloqué dans sa tête, correspondent à un étranglement qu'il se serait lui même infligé.
Servikal omur kırılmış, ip boynunu aşındırmış kafasında kurşun renginde kan birikmiş hepsi de kendi kendine olan asılmayla olmuş.
Et si on remontait l'adresse IP?
Peki IP adresinin izini sürme işi?
J'ai trouvé une adresse IP reliée à Faraday.
IP adresini izledim bizim Faraday'le bağlantılı çıktı.
Peux-tu suivre l'adresse IP?
Bence değil. I.P adresini takip edebilir misin?
C'est la meilleur piste qu'on ait.
- Bu elimizdeki en iyi ip ucu.
Et j'ai trouvé le site internet qu'il a visité, son nom d'utilisateur, piraté le site web, trouvé quand il s'est connecté, et puis j'ai retracé son adresse IP à l'utilisateur habituel, Kevin,
Girdiği siteyi buldum, kullanıcı adını öğrenip siteye giriş yaptım. Kullanıcı adının ip adresini geriye doğru takip ettim ve Kevin'in son iki aydır aynı kablosuz modemi kullandığını anladım.
Vargas, quand ils auront tout sécurisé, Prépare le sac à corde et l'échelle.
Vargas, merdiven yükseldiği zaman ip çantasıyla yukarıda ol.
La ficelle et les deux boîtes?
Şu ip ve iki kutuyu mu diyorsun?
Deux boîtes et une ficelle...
İki kutu ve bir ip...
Tu as besoin de beaucoup de cordes et de chaînes et, genre, au moins 4 chevaux, mais tout ce dont tu as besoin c'est un peu de schlaftrunk.
Ama hiç göründüğü kadar kolay değildir. Bir sürü ip, zincir ve en az dört at gerekiyor. Sadece biraz schlaftrunk lazım.
Elles jouent à l'élastique.
Çin usulü ip atlama oynuyorlar.
C'est pas une corde à sauter, hein?
O bir ip değil öyle değil mi?
Homme caucasien, quarantaine portant seulement une corde.
40 yaşlarında beyaz, açık tenli bir erkek. Üzerinde sadece bir ip var.
L'adresse I.P. vient d'un bureau non assigné dans le sous-sol du palais de justice.
IP adresi tanımlanmamış bir ofisten Adliye bodrumundan.
Garez le camion derrière, et amenez des cordes.
Kamyonu arkaya çekin ve bolca ip getirin.
Bien, si c'est un réseau, il y aura forcément une adresse ip.
Ağ üzerindense bir IP adresi olmalı.
Je traque l'adresse IP, mais on obtient l'emplacement d'une banque, Ces mots de passe sont inutiles.
İp. adresini izliyorum ama bu şifrelerin işe yaramadığı bir banka şubesine ulaşabiliriz.
Voyons voir. "Les Chants de la Corde à Sauter Non-Censurés"
Bir bakalım. "Sansürsüz ip atlama marşı".
Et bien, um, peut-être d'on devrait faire de la corde à sauter ensemble.
Belki de birlikte ip atlamalıyız.
Et passer ton temps, dans un stage, de corde en feu, et tu es au-dessus d'un lit avec des ongles rongés.
Normalde sahnede yapılırken ip yanıyor ve altında da çivili tahta oluyor.
On a pas d'indices.
Bu ip uçları yeterince eski.
C'est un nouveau numéro, par Internet, depuis une adresse IP à Londres.
Yeni bir numara, internet üzerinden Londra'daki bir IP numarası.
Les services secrets ont envoyé une équipe à Londres pour éplucher les protocoles IP.
Özel Birim IP protokollerini incelemek için Londra'ya bir tim gönderdi.
Je vais te dire une chose.Je trouverai un homme pour m'épouser, même si je dois lui mettre la corde au cou!
Size söyleyeyim. Benimle evlenecek adamı bulurum ben. - Eğer boynuna ip geçirirsem!
Bon, pas de marque de violence ou de torture, à l'exception des marques de ligature sur les poignets et les chevilles.
Bileklerindeki belirgin ip izleri dışında işkence gördüğüne dair bir iz yok.
- On a pu tracer l'appel? - Non. Il a encore changé d'adresse IP et de numéro.
Hayır, IP numarasını ve servis sağlayıcıyı yeniden değiştirdi.
C'était comme si, "bon, tu es là à cause de la corde à sauter."
İp atlama olayı yüzünden buradasın, dedi.
Tu connais les indices.
İp uçlarını biliyorsun.
On brûle.
İp yanıkları.
Rouleau adhésif, corde, essence.
Daha yeni başladılar. - İp, gazolin. - Selam.
Les jeux de ficelles et les triangles sont si qui nous a amené ici, mais le nombre dont elle parle, c'est ce que Jake veut que je sache c'est pourquoi il jouait toujours au jeu.
İp oyunu ve üçgenler bizi buraya getirdi, ama bahsettiği sayı Jake'in benden öğrenmemi istediği sayıydı. Bu yüzden hâlâ o oyunu oynuyor.
Red.
Bir ip ucu buldum, Roy.
C'est, euh, utilisé pour la fabrication de corde et de certains aliments.
İp yapımında ve bazı yemeklerde kullanılıyor.
L'échelle de secours fonctionne, au moins quelqu'un a suivi le protocole.
İp merdiven işe yarıyormuş. En azından birimiz protokole uymuş.
Des marques de ligature et un hématome qui montre la strangulation.
İp izi ve peteşi boğulmayı işaret ediyor.