English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Iyi

Iyi translate Turkish

662,309 parallel translation
Tout va bien se passer.
Her şey iyi olacak.
Mais ces dernières temps, je... Je suis peu disposé à entrer calmé dans cette bonne nuit.
Ama son zamanlarda, ben... bu iyi gecelere kendimi isteksiz buluyorum.
Maintenant si c'est faux, vous feriez mieux de nous dire ce qui s'est vraiment passé.
Şimdi bu doğru değilse, gerçekte ne olduğunu bize söylesen iyi olur.
Que ceux en qui on place notre plus grand confiance sont les mieux placés pour nous mettre le couteau dans le dos.
En çok güvendiğimiz adamlar bıçağı sırtımıza saplayacak en iyi konumdaki kişiler oldular.
Vous savez, il va aller.
Biliyorsun, iyi olmalıydı.
Raymond, ça va?
Raymond, iyi misin?
Les symptômes apparaissent presque juste après l'exposition suivi du décès en quelques minutes. Ce qui est, ironiquement, le seul bon côté de la maladie.
Belirtiler maruz kaldıktan hemen sonra ortaya çıkıyor, ve dakikalar içinde öldürüyor, ki ironiktir, bu da hastalığın tek iyi yanı.
Peut-être il vaudrait mieux suspendre temporairement nos recherches.
Belki de araştırmamızı geçici olarak durdursak iyi olur.
Quelle meilleure façon de lui annoncer qu'en lui faisant croire que Legate a tué un voleur de votre calibre.
Ve Legate'in burada olduğunu duyurmak için Legate'in itibar hırsızı birini öldürmesinden daha iyi bir yol yok.
Et quel meilleur endroit pour l'acte meurtrier que l'hôtel phare que Magnusson possède et opère?
Ve bu ölüm için Magnusson'un sahip olduğu otelden daha iyi bir yer de yok.
- L'adhésion coûte un demi-million, une bourse de recherche pour nos hors-la-loi quatre étoiles.
- Giriş yarım milyon, Şanssız suçlularımız için iyi bir araştırma ödeneği.
Tu vas bien?
Sen iyi misin?
Nous pensons d'abords que leurs recherches étaient notre meilleure chance d'être réunis.
İlk başta, yaptıkları araştırmanın beraber olabilmemiz için en iyi yol olduğunu düşündük.
Vous êtes ici pour votre gars Reid me secouer pour être sûr qu'il va bien.
Reid'i kontrole geldin ve iyi olduğundan emin olmak için beni sıkıştırıyorsun.
Je ne pense pas que tu me connaisses aussi bien que ça.
Beni o kadar iyi tanıdığını sanma.
Je te connais très bien.
Gayet iyi tanıyorum.
Et il a toujours un but, alors on peut éliminer la neuropathie.
Gayet iyi nişan alabildiğine göre uzuvlarda sinir hastalığı yok.
Garçon, tu ferais mieux d'ouvrir cette porte maintenant.
Kapıyı açsan iyi olur evlat.
Bonne nouvelle, mauvaise nouvelle.
Bir iyi bir kötü haberim var.
Je regardais les informations, un avion s'était écrasé.
O iyi. Haberleri seyrediyordum, ve bir uçak kazası olmuş.
Buvez du champagne, embrassez-vous sur le balcon, laissez de bons pourboires à table.
Biraz şampanya iç, balkonda öpüş, masalara iyi bahşiş bırak.
Est-ce qu'on a une meilleure image?
Daha iyi görüntü alabilir misin?
Le footbag est un excellent exercice de cardio-training.
Footbag * çalışmaları aslında harika bir kardiyovasküler egzersizi. Denge için iyi geliyor...
Je suis sûre que tout ira bien.
Eminim iyi olacaktır.
C'est bien qu'ils aient pu le trouver.
Tespit etmiş olmaları iyi bir şey.
Une très bonne, mais le logiciel de reconnaissance faciale nous a donné quelque chose.
Çok iyi bir tane ama yüz tanıma bize başka bir isim verdi.
Quel meilleur moyen pour elle de rendre la pareille que d'infliger la même chose à d'autres coupables?
Bu kadın için intikam uğrunda suçluların aynı kaderi paylaşmasından daha iyi bir yol var mı?
J'ai maintenant l'indicible honneur de vous présenter l'homme qui se trouve derrière tout cela.
Şimdi sizlere bütün bu iyi işlerin arkasındaki adamı takdim etmekten onur duyarım.
Parce que cela fait du bien de faire le bien.
Çünkü iyi şeyler yapmak iyi hissettirir.
Je ne comprends pas, Judy a toujours été la seule à être gentille.
Judith içlerindeki tek iyi olan kişidir.
Mais il aurait pu ne pas aller bien.
Ama iyi olamayabilirdi de.
C'est une super nouvelle.
Sadece bu iyi haber, diyorum.
Des bons amis et des vieux classiques.
Sadece iyi dostlar ve klasik oyunlar var.
Il s'agit de remplacer une mauvaise expérience par une bonne expérience.
Seni anlıyorum. Eski, kötü tecrübeni yeni ve iyi bir tecrübeyle değiştirmek istiyorsun.
Je suis retourné au Vietnam après la guerre, c'était bien.
80'lerde Vietnam'a dönüp çok iyi vakit geçirmiştim.
Super exemple, M. Goodman.
Çok iyi örnek Bay Goodman.
Ce sera un bon bunker, car on peut choisir avec qui on est.
Yanımızdaki insanları seçerek iyi bir sığınak yapacağız.
Donc heureusement que tu n'as pas mangé Dionne Warwick.
Dionne Warwick'i yememen iyi olmuş, değil mi Titus?
Il y a une bonne nouvelle?
İyi haber var mı?
Vous allez vous en sortir, Reddington.
Tamam. İyi olacaksın, Reddington.
La bonne nouvelle est qu'elle ne survit pas en dehors d'un hôte.
İyi haber, taşıyıcı dışında bir yerde yaşayamıyor.
ça va?
- İyi misin?
Hey, ça va?
İyi misin?
Tu ne sembles pas aller bien. Ecoute...
- İyi görünmüyorsun.
C'est un chasseur, un bon.
İyi bir avcı.
La bonne nouvelle c'est que j'ai réussi à déplacer votre affaire à la cour fédérale d'Alexandria.
İyi haber, davanı Alexandria Federal Mahkemesi'ne aldırdım.
Tu l'as pas raté.
İyi halletmişsin bunu.
Je nourrissais Agnes et je...
İyi mi?
Mais dépêche-toi, j'ai besoin de ma bonne étoile.
İyi şans tılsımımı yanımda istiyorum.
C'est un homme bon.
İyi bir adamdır.
Il va bien.
İyi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]