English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Jen

Jen translate Turkish

2,604 parallel translation
- Jen, bonne nouvelle.
Jen, iyi haber...
- Jen, sortez de là.
- Jen, çık hemen oradan.
Elle est attirée par la chaleur du corps de Jen.
Jen'in beden ısısı. Yaratığı kendisine çekiyor.
Allez, Jen.
Haydi Jen.
On pense à un élève de seconde, mais on ne l'a pas bien vu.
Jen onuncu sınıflardan diyor, ama onu göremedik.
Il n'y aura que moi, Jen et des femmes que je vais connaître un peu trop.
Evet, sadece ben, Jen haklarında gereğinden fazla şey öğreneceğim birkaç kadın olacak.
Jen veut que j'apporte des verres à vin.
Jen mesaj atmış. Şarap bardağı getirmemi istiyor.
- Jen a dit quelque chose?
Niye? Jen ne dedi?
Jen a fait des achats?
Jen herhangi bir şey satın aldı mı?
Jen, super.
Jen, güzel.
J'ai pris le sac de Jen par accident.
Yanlışlıkla Jen'in torbasını almışım.
Jen a acheté un sex toy.
Jen bir erotik oyuncak almış.
on invite Adam et Jen, faut avoir des pions à sacrifier.
Başka kişileri de olaya dahil etmemiz gerekiyor.
Adam, toi, Jen, Brad.
Adam, sen, Jen, Brad.
Il se tourne à droite :
Brad ile Jen var.
Audrey, Adam, Jackie, Jen, Brad et moi?
Audrey, Adam, Jackie, Jen, Brad ve ben.
Sans cette nanotechnologie - les tomates deJen, par exemple - on flotterait.
Ama nano teknoloji olmayan her şey, Jen'in domatesi gibi uçacaktır.
Profitez de vos derniers moments avec la queue Jen.
Yani sen Jen'in kuyruğundaki son dakikalarının tadını çıkarmaya bak.
C'est Jen Clark.
Bu Jen Clark.
- Mais Jen est psychotique.
Ama Jen bir piskopat.
Je me fiche de Jen.
Jen umrumda bile değil.
Jen?
Jen?
Ok, voilà le truc avec Jen.
Jen'le olan durum şu.
- Appelez-moi Jen.
Lütfen bana Jen de.
OK, Jen.
Tamam Jen.
Pendant ce temps, ave Jen nous étions dans mon resto préféré... pour la deuxième fois.
Bu sırada Jen ve ben benim en sevdiğim yerde ilk buluştuğumuz restoranda ikinci defa buluşmuştuk.
Parce que, soyons honnêtes...
Çünkü dürüst olmak gerekirse insanları korkutuyoruz, Jen.
J'aimerais pouvoir remonter le temps et ramener le Ted de 2002 à la raison, mais ce mec est une cause perdue.
Bak Jen, geriye dönüp 2002'deki Ted ile biraz konuşmayı isterdim ama o adam umutsuz bir vakaydı.
L'homme s'appelle Jens Peter Raben, il a 37 ans, 1,90 m, cheveux châtains.
Gün - Jen Peter Raben, 37 yaşında 1,90 boyunda, koyu kahverengi saçlı.
Jen, ma soeur, Liv. Elles m'enviaient toutes.
Jen, kız kardeşim ve Liv, hepsi bana gıpta ederlerdi.
- Hé, Jen, on va rentrer.
Jen? Biz çıkıyoruz.
Laisse la paperasserie à Jen.
Evrakları incele. Hemen gitmemiz gerek!
- Jen sera là.
Jen de geliyor.
Jen sera là.
- Jen de gelecek.
- Jen, va vite chez moi.
Jen, benim. Evime git.
- Elle est morte.
- Jen!
- Jen...
Hayır!
Jen, t'es ma meilleure amie.
Jen, sen benim en iyi arkadaşımsın.
Tu devrais la voir, Jen.
Sen görmedin, Jen.
Je ne sais plus quoi faire.
Ellerim bağlı, Jen, ne yapacağımı bilmiyorum.
Je ne veux pas rentrer chez moi.
Eve gitmek istemiyorum, Jen.
Il a déjà préféré Jen plutôt que moi.
O zaten benim yerime Jen'i seçti.
Étape 1 :
Adam ile Jen'i çağıracağız.
Brad et Jen.
Tam karşısı mı?
Relaxe, Jen.
Rahat ol, Jen.
- On appelle ça Étonner et Choquer.
- Jen...
Jen, pardonne-moi.
Jen, beni affet.
Tu fais quoi dans la vie?
Neler yaparsın, Jen?
On fait fuir les gens, Jen.
Gerçekten de öyleyiz.
Jen, je suis désolé.
Alo? Jen, çok üzgünüm.
Bonne chance, Jen.
Sana iyi şanslar, Jen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]