Translate.vc / French → Turkish / Jolie
Jolie translate Turkish
16,964 parallel translation
On aura une jolie maison à Pullach?
- Ve Pullach'ta güzel bir evde mi yaşayacağız?
Comment va ma jolie femme?
Güzel karım nasılmış bakayım?
Vous n'êtes pas que jolie, n'est-ce pas?
Sadece güzel bir yüzden ibaret değilsin, öyle değil mi?
C'est une jolie mallette.
Güzel çantaymış.
Quelqu'un est jalouse car elle n'est plus la seule jolie fille - dans le coin désormais?
Artık buradaki tek güzel kız olmadığı için, birileri kıskançlık yapıyor.
Tu es sorti avec sa sœur qui était bien plus jolie.
Ondan güzel kardeşiyle çıkmıştın.
Holden, ta mère n'est-elle pas jolie?
Holden, annen çok güzel görünmüyor mu?
Ne t'inquiète pas, ma jolie.
Endişelenme güzelim benim.
Jolie pierre.
Parlak taş.
Elle a toujours été jolie.
Her zaman çok güzeldi.
Je ne peux laisser une si jolie noble errer toute seule ici.
Kralın kardeşini bulana kadar. Güzel ve soylu bir leydiyi buralarda yapayalnız bırakamam.
Il y avait une très jolie chute d'eau.
Harika bir şelale vardı.
Tu serais la jolie femme de quelqu'un et si ce n'était pas pour Dallas et l'alliance.
Dallas ve AYB olmasa şimdiye çoktan birinin karısı olmuştun.
Jolie maison que vous avez là.
Güzel bir eviniz var.
Ta robe est tellement jolie.
Elbisen çok güzel.
Tu es très jolie.
Çok güzel görünüyorsun.
Très jolie.
Sok hoş görünüyorsun.
- Elle est jolie.
Çok hoş biri.
- Elle est jolie, non?
Güzel değil mi?
Elle est si jolie, elle peut le remplacer.
Çok güzel bir kız. Neden onu unutamıyor?
Elle est super. Très jolie.
Çok güzel oldu.
Très jolie.
Çok güzel.
Elle est jolie, hein? Elle est morte?
Güzel bir kız, değil mi?
Une adolescente tombe amoureuse du professeur qui la fait se sentir jolie.
Genç kızlar öğretmenlerine bayılıyorlardı. O çağlarda kim kendini güzel ve özel hissetmek istemezdi ki?
Ce n'est pas jolie.
Hoş... şeyler değil.
C'est une jolie histoire.
Bu da iyi hikâyeymiş.
Très jolie.
Ne düşünceli bir davranış.
On a rendez-vous dans cette jolie pâtisserie juste en-dehors du campus.
Kampüsün oradaki pastaneden randevu aldım.
Ai-je mentionné que cette jolie pâtisserie se trouve juste à côté d'un super bar à tequila?
Bu sevimli pastanenin yanında daha sevimli bir tekila bar olduğunu söylemiş miydim?
Parce qu'elle arrive ici avec une jolie robe et une nouvelle coupe de cheveux je devrais oublier comment elle a agi? Tu es censé lui parler comme un adulte et résoudre tes problèmes. Non.
Ne yani, güzel bir elbise ve yeni saç modeliyle içeri girdi diye nasıl davrandığını unutacak mıydım?
Jolie montre.
Güzel saat.
Jolie?
Sevimli?
Donc vous êtes une jolie famille heureuse jusqu'à ce que tu découvres que tu as patché une balance.
Bir köstebeğe yama verdiğini öğrenene kadar mutlu bir ailesiniz yani.
Sors de ta jolie maison et trouve qui c'est.
Şu rahat evinden çıkta muhbiri yakala ya da...
Anna est un jolie fille.
Anna güzel kız.
Tu es vraiment jolie sans tes lunettes.
- Gözlüksüz çok güzel görünüyorsun.
C'est la plus jolie montre que je possède.
Benim en hoş saatim.
Qu'est-ce qu'une jolie petite chose comme vous faire ici tout seul?
Senin gibi tatlı şirin bir şey, burada yalnız başına ne yapıyor böyle?
Jolie vue sombre du monde.
Oldukça kasvetli bir bakış.
Katie a une jolie chambre, hein?
Katie'nizin güzel bir odası var, değil mi?
Il y a une jolie fille qui pleure dans le hall.
Lobi de ağlayan şeker bir kız var.
Tu étais jolie La reine de New York City
# Şirin bir New York kraliçesiydin #
T'es très jolie mais pas à moi, tant pis.
Korkunç derece iyisin, ama benlik değilsin.
Tellement jolie.
Çok hoş.
Ta copine est jolie.
Dinle, arkadaşın çok tatlı.
- Jolie robe. Oui, très.
Evet, çok.
Jolie routine, petit danseur.
Güzel gösteriydi dansçı çocuk.
C'set une jolie couleur.
- Kaç para?
Jolie démarche de mac, mac.
Çeviri : fuckirama İyi seyirler dilerim. - Oo, güzel pezevenk yürüyüşü, şahane.
Jolie robe.
Güzel elbise.
Bien plus jolie que sur votre photo.
- Resimdekinden de çok hoş oldu.