Translate.vc / French → Turkish / Joys
Joys translate Turkish
29 parallel translation
"La Maison des 7 Joies", numéro 5, Viking Street.
House of 7 Joys. Viking Sokağı, 5 Numara. 1'e 10 muydu?
Rencontrons-nous au plus vite à la "Maison des 7 Joies".
Mümkün olduğu kadar çabuk House of 7 Joys'da buluşalım.
"La Maison des 7 Joies", là où perche Tah-Soh-Nay.
House of 7 Joys mu dedin? Orası Yu-Rang'in yeri.
A "La Maison des 7 Joies", vous n'avez pas fait une seule gaffe.
House of 7 Joys'da tek bir hata yapmadın.
Joyce.
Joys.
Joyce.
Joys
Salut, je suis Jocelyn.
Teyp : Merhaba, Ben Joys.
Quelle est cette odeur?
Joys : Bu kokuda ne?
Comme la fumée.
Joys : Duman gibi.
C'est magnifique.
joys : Çok güzel.
Je travaille en sachant que chaque idée que j'ai est sur le point d'être pensée par quelqu'un d'autre.
Joys : Sahip olduğum tüm fikirlerin başkaları tarafından düşünülmek üzere olduğu bilgisi üzerine çalışıyorum.
Ce matin, quand je me suis réveillé, je ne pouvais pas me rappeler où j'étais.
Joys : Bu saah, kalktığımda, nerede olduğumu anlayamadım.
Je n'étais pas fait pour être un agent de change.
Joys : Borsacı olmamı durduramazdım.
Joyce?
Joys?
- Joyce, s'il te plait.
- joys lütfenn
Comment es-tu restée ici, Joyce?
Nasıl tutuyorsun, Joys?
Demain, s'il fait beau, nous irons nager.
Joys : Yarın eğer uyarsa, yüzmeye gideceğiz.
- Il ne peux pas y avoir des bancs de sable si loin.
Joys : Bu kadar uzaktan gelmemeli.
- Il est là, docteur.
- Geldi, doktor. - Sağol, Joys.
Bonjour, Joyce. Vous portez une jolie combinaison, aujourd'hui.
Günaydın Joys, bugün giydiklerin çok uyumlu olmuş.
Joyce m'a donné des fraises de son jardin ce matin. Elles sont délicieuses.
Joys bu sabah Holbrook'taki bahçesinden gelen çilekleri verdi.
Le fils de Joyce fait partie de l'équipe de lutte.
Joys'un oğlu lise güreş takımında.
Joyce, nous n'avons que six jours.
Joys, altı günümüz kaldı.
Je ne trouve que des amandes. Ça me donne la courante.
Çünkü sadece Almond Joys bulabildim ve bir keresinde Almond'la neredeyse cırcır oluyordum.
A pack full of toys means a sack full of joys
* Oyuncaklarla dolu bir bohça, büyük neşe demektir *
Nous sommes aussi puissants que la loi le permet, aussi libres que des mercenaires, et on se fait une somme de Joys à laquelle vous ne pouvez que rêver vous les boy scouts.
En az kolluk kuvvetleri kadar güçlü ve paralı askerler kadar özgürüz. Ve aklına bile gelmeyecek kadar joy kazanıyoruz.
Salut, Joyce.
Selam Joys.
All the joys under the sun wrapped up into one
* Devam etmek için yaşamaya * * Sana ihtiyacım var, sevgilim *