Translate.vc / French → Turkish / Jus
Jus translate Turkish
4,870 parallel translation
Vas-y, bois le jus de pomme.
Hadi, iç elma suyunu.
On a du jus.
- Elektrik var.
Voici ton jus de betterave pressée à la pomme verte, jus d'herbe, gingembre boosté à la protéine de soja.
İşte, soya proteini takviyeli pancar, elma, buğday çimi ve zencefil aromalı içeceğin. Takviyeli içecek mi?
Du jus de pomme?
Elma suyu?
Et je veux y être avant qu'il n'y ait plus de shots de teq... jus d'orange.
Ve kokteylden önce orada olmak istiyorum.
Wyatt et toi venez me voir après les cours ce soir et voyons si on peut faire couler le jus.
Bak ne diyeceğim, neden Wyatt ile sen bugün okuldan sonra beni görmeye gelmiyorsunuz, bakalım kanlarınız kaynıyor mu?
j'ai très envie d'un jus de canneberge. Sûr.
- Biraz yaban mersi suyu fena olmazdı.
Si vous avez besoin de me mettre au jus...
Beni bilgilendirirseniz...
Moi et la canette de jus de fruit?
Benle meyve suyu kartonu mu?
J'ai pris mon jus et ma mousse de bonne heure aujourd'hui... et je me sens vraiment, tu sais... nettoyée.
Sabah meyve suyumu ve meyve püremi içtim ve çok arınmış hissediyorum.
Je te tiens au jus.
Sana mikrofon takacağım.
Tu vas avoir de l'argent et du jus pour faire ce que tu veux.
İstediğini yapacak kadar paran ve gücün olacak.
Et voilà, un jus d'orange.
İşte, bir OJ, sek.
Il y a du jus?
Meyve suyu var mı?
Et si on détendait ces jus de fruits avec quelques bulles?
Şu portakal suyuna biraz heyecan katsak nasıl olur?
T'avais l'air très heureux avec ton jus d'orange.
Portakal suyunla çok mutlu görünüyordun.
La Dramamine et le jus de canneberge non plus.
Bence Dramamine'le kızılcık şerbeti de iyi gitmezdi.
C'est un jus d'oranges.
O da portakal suyu.
Tu sais qu'on finira avec un seul jus.
Sonuçta yalnızca bir meyve suyumuz olacağını biliyorsun.
Je ne veux pas de son jus.
Onun meyve suyunu istemiyorum.
Je veux mon jus.
Kendi meyve suyumu istiyorum.
Tout est ton jus.
- Hepsi senin meyve suyun.
Jus de tomate et café.
Domates suyu ve kahve lütfen.
La dernière fois, il a laissé cette espèce de jus de poisson sur mes tapis.
Son geldiğinde halılara balık suyu gibi bir şey dökmüş.
Mimosa? ( cocktail champagne / jus d'orange )
Sabah içkisi?
Du jus d'orange. On a des pistaches.
Portakul suyumuz ve fıstıklarımız var.
Tu irais me chercher un jus de gingembre?
Bir zencefilli gazoz getirir misin?
- Jus de carotte pour toi.
- Sana bir havuç suyu.
Un smoothie, un jus de carotte.
Bir smoothie, bir de havuç suyu.
Est-ce que tu as jeté le jus d'orange?
- Portakal suyunu mu attın?
- Champagne et jus d'orange.
- sampanya ve portakal suyu.
Eh bien, un Burger Shack ou une cabane de jus ou un taco shack.
Burger, meyve suyu ya da taco kulübesi açarız.
- Non. Le soda est meilleur que le jus.
- Şimdi beni serbest bırakacak mısın?
Paie-lui un jus de fruit.
Ona bir meyveli içecek alırım.
On a le jus de Jésus, des fusils chargés de balles qui piègeront les démons.
Tamam kutsal suyumuz ve şeytan kapanı çizili mermilerimiz var.
Votre plan de me laisser mariner dans mon délicieux jus, c'était pathétique.
Beni kendi silahımla vurma planınız çok acınası.
Quand j'étais à l'étranger et qu'on dormait avec des prostituées, elles mettaient du jus de lime sur notre sexe pour voir si on avait des maladies.
Ben yurt disindayken, bir fahiseyle yattiginda aletinize limon suyu sikarlardi hastalik var mi diye.
Pour vous prouver que je n'ai rien, mesdames, je vais mettre ce jus de lime - sur mon sexe.
Hiçbir sey olmadigini kanitlamak için bu limon suyunu aletime sikacagim.
T'es resté assis au bar à jus tout le temps.
Sen sadece vitamin barda oturdun bütün gün.
Oh ça non, Reine des jus!
Hayatta olmaz, meyve suyu kraliçesi!
Tu veux du jus?
Meyve suyu ister misin?
J'en ai au raisin, a la pomme, et nous avons du jus pomme-raisin.
Üzüm suyumuz var, elma suyumuz var ve üzümlü-elmalı suyumuz var.
Je vais prendre un jus de pomme-raisin.
Üzümlü-elmalı sudan içeceğim.
Regarde tout ce jus dans cette boîte.
Bu meyve sularını nasıl da kutulara koyduklarına bak.
J'ai eu assez de jus dans ce truc pour enfin te donner l'exécution que tu mérites, ok?
Bu aletin içinde sonunda hakettiğinizi verecek kadar elektrik var, tamam mı?
On pourrait avoir du jus?
Meyve suyu alabilir miyiz?
Elle a versé un médicament effervescent dans son jus de fruits.
Onu meyve suyuna koyuyordu.
Ouais, tu vois, cette brique de jus d'orange et ces chips?
Evet. Gördün mü bunu... Meyve suyu kutusu ve o patates kızartmasını?
J'ai besoin de jus d'orange!
Biraz daha portakal suyu istiyorum!
Finis ton jus.
Meyve suyunu bitir Iütfen.
- Je ne bois que du jus.
Benim Gizli Bedava zehirli gazoz saldırımdan nasıl kurtuldun?