Translate.vc / French → Turkish / Kabul
Kabul translate Turkish
58,964 parallel translation
Je suis bloqué sans l'aval du président.
Başkan tavsiyelerimi kabul edinceye dek hiçbir şey yapamıyorum.
- C'est inadmissible, merde!
- Bu kabul edilemez bir şey.
De mon côté, je dois m'assurer que vos ambitions personnelles ne sont pas complètement délirantes et n'entraînent pas un coût inacceptable pour tous les gens impliqués.
Ancak benim işim de şahsi hırslarınızın tamamen kuruntu olmadığından ve başkaları için kabul edilemez bir bedel doğurmayacağından emin olmaktır.
Voici la liste des différence de points acceptables.
İşte bunlar, kabul görülebilir sayı farkları.
Je reconnais, c'était drôle.
Kabul ediyorum, eğlenceliydi.
Je l'admets, J'étais un vrai robert.
Kabul ediyorum, göğüsçüyüm.
Enfin, non, mais je reconnais que c'est quelqu'un de bien.
Tam katılıyor değilim ama yine de düzgün bir insan olduğunu kabul edebilirim.
Pas une mère, c'est sûr. Pas selon leurs critères.
Kabul edilebilir standartlara göre hiçbir anne.
Mais c'était ça, le plan.
Ama biz böyle kabul ettik.
Pour accepter l'appel, tapez 1.
Aramayı kabul etmek için 1'e basınız.
Tu as accepté?
- Kabul ettin mi?
Je dis juste qu'inviter tous les enfants de la classe sauf un, c'est inacceptable! Merci, chéri.
Davetiyeleri sınıfın ortasında dağıtıp da özellikle bir kişiyi ayrı tutmak bence kabul edilebilir gibi değil.
C'est la preuve qu'il a bien tenté de l'étrangler.
Ki bu da onu boğmaya çalıştığını kabul ettiği anlamına geliyor.
- Il a accepté le deal.
- Ne? - Kabul mü etti?
Tu n'as pas pu empêcher Ben d'accepter le marché?
Ben'in anlaşmayı kabul etmesini engelleyemez miydin?
"Donne-moi une raison de tirer." Et tu l'as fait!
Tanrı'ya yalvarıyordum. Dualarım kabul oldu!
- Admets-le.
- Kabul et.
Attrape la bouée de sauvetage et accepte de l'aide.
Zeytin dalını al ve biraz yardımı kabul et, olmaz mı?
Je suis sûr qu'ils apprécieraient!
Memnuniyetle kabul edeceklerdir!
J'ai culpabilisé d'avoir accepté les places, mais elles sont hors de prix.
Evet, biletleri kabul etme konusunda kendimi çok kötü hissetmiştim. Ama biletler çok pahalı.
Je sais qu'elle a aimé sa fête, mais admets que son enthousiasme a été contrarié, vu qu'il manquait Chloe et sa bande.
Partide eğlendiğini ben de biliyorum. Ama bu neşesinin dışında gariplik olduğunu kabul etmelisin. Bunun sebebi de Chloe ve sevdiği birkaç arkadaşının partiye gelmemiş olması.
Ça te manque.
Özlediğini kabul et.
Merci d'être venue.
Kabul etmene sevindim.
Regardons les choses en face...
Bunu kabul edebilsek
Ce type est bizarre, avoue-le.
Adamın kafa gidik Bonnie. Diyorum sana, kabul et işte.
T'as quand même pas dit ça!
Bunu söylemedin kabul ediyorum.
Mais je ne peux pas accepter.
Aslında bunu kabul edemem.
Saint Nicolas a accepté le même accord.
St. Nick seninle aynı anlaşmayı kabul etti.
Oui, oui. D'accord. J'accepte tes excuses.
- Özrün kabul edildi, aramız iyi.
C'est pourquoi j'ai accepté cet entretien, pour calmer le jeu.
Bu yüzden ortamı sakinleştirmek için sizinle konuşmayı kabul ettim.
Acceptez-vous le fait que le temps est une illusion non linéaire créée par l'homme?
Zamanın insanın yarattığı doğrusal olmayan bir illüzyon olduğunu kabul ediyor musun?
Je dois accepter ce que j'ai fait et toutes les années consacrées, et l'enthousiasme que j'y ai mis, je dois accepter les conséquences pour la sécurité que je me suis procurée, ce train de vie que j'ai pu vivre, les aventures que j'ai eues.
Yaptığım işleri kabul etmeliyim, bu işte geçirdiğim yılları, nasıl istekli olduğumu. Karşılığında bir şey aldım, kendim için sağladığım bir güvence, güzel bir hayat, yaşadığım maceralar, hepsini buna borçluyum.
Il faut pouvoir maîtriser sa propre marque et imposer son propre futur.
Kendi markanızın kontrolünü elinize alıp kendi geleceğinizi kabul ettirmelisiniz.
Je ne sais pas du tout pourquoi The Devil in Miss Jones... Mémoires de G. Spelvin Icône érotique des années 1970... un film de cul, appelons un chat, un chat. Un film porno vu le thème, avec un grand éventail de la société américaine de l'époque.
Bu filmin, zamanın Amerikan toplumunda kabul edelim, sonuçta bir seks filmiydi, bir porno, pornografik bir filmdi, neden bu kadar yankı uyandırdığı hakkında hiçbir fikrim yok.
Les trois compagnies m'ont fait une offre et j'ai décidé de signer avec VCA.
Üç firma da bir teklifte bulundu, VCA'nın teklifini kabul ettim.
Pour être honnête, c'est un con.
Ama kabul et, şerefsizin teki.
Je refuse de croire que notre fille était un tel mystère pour nous.
Kızımızın bizim için bu kadar esrarengiz olduğuna inanmayı kabul etmiyorum.
Nul ne l'admet. Ils ont repeint les toilettes et fait un mémorial, car ce lycée est comme ça.
Kimse kabul etmiyor, tuvaletleri boyayıp anma köşesi hazırlıyorlar çünkü burası öyle bir okul.
- On ne passe pas d'accord.
- Tazminatı kabul etmeyeceğiz.
- C'est inacceptable.
- Kabul edilemez.
Je me suis inscrit à Columbia, Zach a une bourse.
Columbia'ya erken kabul için başvurdum. Zach'e burs teklifleri var.
Et j'accueille vos réfugiés à mes risques et périls.
Hatta başları büyük belada olan sığınmacıları kabul ettiğim için siz bana borçlusunuz.
Je reconnais que tu as des griefs tout à fait légitimes.
Kabul edelim ki epey sağlam sıkıntıların var sonuçta.
Dis oui.
Kabul et.
Oui.
Kabul.
Tu sais quoi? Je n'accepte pas tes excuses.
Açıkçası özrünü kabul etmiyorum.
Selon moi, tu devrais accepter ladite offre Tout comme je l'ai fait.
Tıpkı benim gibi, söz konusu teklifi kabul etmelisin derim.
Et toi non plus si tu dis simplement "oui".
Sen de kabul edersen bir daha bunları yaşamazsın.
S'il te plait, dis "oui".
Lütfen kabul et.
Les bruits de couloir disent que tu es tapie avec des choses ici.
Söylenenlere göre burada kalmayı kabul etmişsin.
On va pas se mentir.
Kabul edelim.