Translate.vc / French → Turkish / Karaté
Karaté translate Turkish
1,101 parallel translation
Vous connaissiez le karaté.
Ama karate biliyordun.
- Mais vous aimez le karaté.
- Ama karate seviyorsun.
Le karaté, c'est l'entraînement pour la bagarre.
Karate ile dövüş öğrenirsin.
C'est très important. Pas seulement pour le karaté.
Sadece karate için değil.
- Darryl Vidal du club de karaté de Locust.
Darryl Vidal'a karşı. Locust Valley Karate Kulüp'ten.
Daniel LaRusso, du Miyagi - do karaté...
Daniel LaRusso, Miyagi-do Karate'den.
Et maintenant la grande finale qui consacrera le vainqueur du tournoi de karaté dans la catégorie junior.
Final maçı belirleyecek... şampiyonu... 18 yaş altı, karate şampiyonunu.
Daniel LaRusso, Miyaji-do karaté.
Daniel LaRusso, Miyaİi-do karate...
Miyagi - do karaté.
Miyagi-do karate.
Tu fais du karaté?
- Karate biliyor musun? - Hayır.
- J'ai une classe de karaté à 19H30. Vous n'y serez pas.
İhtiyacın olmayacak.
Le kung-fu, le karaté, le ninjitsu.
Kung fu, karate... Ninjitsu.
Un type à San Francisco est intéressé pour financer mon école de karaté.
San Francisco'da karate salonumu finanse etmek ilgilenen adam aradı.
Bientôt, je pourrai acheter son école de karaté à Lisa.
Evet! Lisa alaçağım karate salonunu görüne kadar bekle.
Karaté à la con!
Bu karate saçmalığı hakkında ne hissettiğimi sana söyleyeyim, tamam mı?
II ne comprend pas l'esprit du karaté.
Bu adamın karatenin ne olduğundan haberi bile yok.
Sato était aussi bon que vous en karaté?
Sato sizin kadar iyi karate yapar mıydı?
Je croyais que le karaté se transmettait de père en fils dans votre famille.
Karate eğitiminin yalnızca babadan oğula geçtiğini söylemiştiniz.
Hé, M. Miyagi, c'est pas lui? "Apprenez le karaté avec maître Sato qui forme l'armée U.S. Depuis 40 ans"
Bu o değil mi?
- Tu apprends le karaté, hein?
Karate öğrencisisin demek. - Evet.
Le premier Miyagi à introduire le karaté à Okinawa.
Okinawa'ya karateyi getiren ilk Miyagi.
Dix ans plus tard, il est revenu avec une femme chinoise et deux enfants... et le secret... du karaté de la famille Miyagi.
On yıl sonra, Çinli karısı ve iki çocuğuyla geri dönmüş. Ve... Miyagi ailesinin karate sırrını da getirmiş.
C'est ça, le secret du karaté de votre famille?
Ailenizin karatedeki ustalığının sırrı bu mu?
Ce sont les règles du karaté.
Bunlar karatenin kuralları.
Règle No. 1 : "Le karaté est uniquement pour se défendre."
Birinci kural... karate yalnız savunma için kullanılır.
Tu connais Ie karaté?
Karate mi biliyorsun?
- En fait, je suis nul en karaté.
- Aslında karate bilmem.
J'te préviens! J'ai fait du karaté!
Seni uyarıyorum, karate dersleri alıyorum.
Maître de karaté... de kung-fu, de jiu-jitsu... et d'autres trucs dont vous n'avez jamais entendu parler.
Karşınızda Karate kung fu, jiujitsu ve hiç duymadığınız diğer dövüşlerin üstadı var!
- Désolé.J'y connais rien au karaté.
Üzgünüm dostum. Ben karate bilmem.
John Kreese, Armée Américaine, Champion de Karaté 1970-72 "
Yüzbaşı John Kreese A.B.D. ORDUSU 1970-72 KARATE ŞAMPİYONU
"Le mauvais garçon du karaté, La terreur du tournoi, Mike Barnes"
Turnuvadaki Dehşet MIKE BARNES
Comme ton karaté est au fond de toi. Mais mon karaté vient de vous.
Senin karate duygunun geldiği yer gibi.
Seule la racine du karaté vient de Miyagi.
Ama benim karate duygum sizden geliyor. Sadece karatenin temeli Miyagi'den geliyor.
Comme on trouve le bonsaï dans l'arbre, le karaté se trouve dans ce kata.
Artık hazırsın. Nasıl Bonsai'nin özü ağaçsa, karatenin özü de kata'dır.
Daniel-san, si le karaté sert à défendre l'honneur, à défendre la vie... le karaté est une bonne chose.
Yani neden itiraz ediyorsunuz? Karate onuru korumak, hayatı korumak için kullanılırsa... o zaman bir anlamı olur.
Si le karaté sert à défendre un petit trophée plastique... le karaté est stupide.
Plastik ve metalden yapılma bir kupayı korumak için kullanılırsa... karatenin hiçbir anlamı kalmaz.
Il m'enseignait le karaté...
Buraya taşındığım zaman tanıştık.
- Le karaté? - Oui.
Bana karate öğretmeye başladı.
- Tu fais du karaté?
Karate mi?
Dès ma première leçon, mon père m'a dit...
İlk karate dersinde... Miyagi'nin babası hep şöyle derdi :
C'est comme le karaté.
- Karate gibi.
Il ne s'agit pas d'un jeu.
Bu karate turnuvalarına benzemiyor.
Nos experts exécuteront pour vous des prises Salut, Callahan.
Judo, aikido, tekvando, hapkido, karate dallarındaki teknikleri sergileyecek uzmanlarımız var.
" Le mauvais garçon du karaté.
" Karatenin kötü çocuğu.
Tu choisis ta façon de faire du karaté, pour la même raison.
Sen de kendi tarzını seçiyorsun.
Oui, mais c'est votre façon.
Aynı sebepten karate yapıyorsun.
Un jour, tu choisiras ta façon.
Ama ben sizin tarzınızda karate yapıyorum.
Je veux que mon karaté et le vôtre aient un sens.
Turnuvaya katılmıyorum.
- Oui.
- Karate mi yapıyorsun?
Il n'a pas du tout l'allure d'un professeur de karaté.
- Evet.