Translate.vc / French → Turkish / Ke
Ke translate Turkish
417 parallel translation
J'aimerais remercier ton grand-pere pour cette cache.
Keºke büyükbabana bu yer için teºekkür edebilseydim.
De savoir qu'en ce moment un etre aimé
Keºke o yanimda olsaydi
Si seulement on n'avait pas eu à tuer.
Ke § ke éldiirmeden yapabilseydik.
- Hesh-ke se souvient de vous.
- Hesh-ke seni hatırladı.
Conduis la fille à l'intérieur.
Hesh-ke, kızı içeri götür.
Si vous voulez la récompense pour la fille, rappelez-vous que Hesh-ke a un couteau.
O kızı götürüp ödülü almak istiyorsan unutma, Hesh-ke'nin bıçağı var.
Si Hesh-ke a en tête de tuer cette fille, elle le fera.
Hesh-ke o kızı öldürmeyi kafasına koymuşsa yapar.
Seulement, Hesh-ke avait quelque chose en tête.
Fakat Hesh-ke'nin başka planları vardı.
Vont-ils accepter de nous parler, Ke-Ni-Tay?
Bu ikisi bize birşeyler anlatacak mı, Ke-Ni-Tay?
Selon Ke-Ni-Tay, Horowitz a abattu la femme et comptait s'enfuir avec le garçon.
Ke-Ni-Tay, Horowitz'in kadını öldürdüğünü ve çocukla kaçmak istediğini söylüyor.
Ke-Ni-Tay, je veux te poser une question.
Ke-Ni-Tay Sana bir şey sormak istiyorum. - Tamam.
- Ke-Ni-Tay?
- Ke-Ni-Tay?
Que veut-il, Ke-Ni-Tay?
Na istiyor, Ke-Ni-Tay?
Environ cinq heures, d'après Ke-Ni-Tay.
Ke-Ni-Tay, 5 saatlik olduğunu söylüyor. - Ya siz?
Ke-Ni-Tay pense que seuls deux chevaux sont montés, le premier et le dernier.
Ke-Ni-Tay, bütün atların, ikisi hariç, binicisiz gittiğini söylüyor. İlk ve sonuncu at.
Un cavalier et moi passerons par ici, Ke-Ni-Tay et un cavalier par là.
Ben bir atlı ile bu yoldan gideceğim Ke-Ni-Tay bir başkasıyla o yoldan.
Nous devrions attendre Ke-Ni-Tay.
Ke-Ni-Tay'ı beklemeliyiz.
Nous devons attendre Ke-Ni-Tay, pourquoi ne pas profiter de ce temps.
Burada Ke-Ni-Tay'ı beklerken zamanı değerlendirmeliyiz.
Ke-Ni-Tay et le cavalier!
Ke-Ni-Tay ve atlı!
Ke-Ni-Tay dit qu'Ulzana va d'abord chercher de l'eau puis des chevaux.
Ke-Ni-Tay, Ulzana'nın önce su sonra atları arayacağını söylüyor.
- Ke-Ni-Tay vous donnera le sien.
- Ke-Ni-Tay size bir tane verir.
Ke-Ni-Tay, je voudrais te parler.
Ke-Ni-Tay, seninle konuşmak istiyorum.
Vous devriez écouter Ke-Ni-Tay.
Ama Ke-Ni-Tay ne derse, dinlemelisiniz.
Et Ke-Ni-Tay?
Ke-Ni-Tay yapabilir mi?
Ke-Ni-Tay a signé le papier.
Ke-Ni-Tay kağıt imzaladı.
Ke-Ni-Tay est soldat.
Ke-Ni-Tay asker.
- Laissez le temps à Ke-Ni-Tay de repérer le guetteur.
Ke-Ni-Tay'ın, gözlemciyi bulmak için zamana ihtiyacı var.
C'est Ke-Ni-Tay.
Bu Ke-Ni-Tay.
vers laquelle voyage notre vaisseau spatial. Sa mission de cinq ans : explorer de nouveaux mondes étranges, découvrir de nouvelles vies, d'autres civilisations et, au mépris du danger, reculer l'impossible.
Bunlar, Yýldýz Gemisi Atýlgan'ýn... beþ yýllýk görevi boyunca... daha önce gidilmemiþ yerlere gitmek, yeni yaþamlar, yeni medeniyetler... yeni dünyalar keþfetmek için atýldýðý maceralarýn öyküsüdür.
C'est le professeur du village. Un homme admirable : Il connaît par cœur les œuvres de Confucius et de Mencius.
O bizim öğretmenimizdir meng ke or ko ve konfiçyusu hatmetmiştir
Je suis laid et je bégaye.
Çi-çirkin ve ke-kekemeyim.
Et maintenant, pour le grand Sam du 1er bataillon de la 35e d'infanterie, de la part des baroudeurs d'Ahn Ke et de leur chef si sympa.
Nostaljik bir parça daha Büyük Sam'e gidiyor... O şu anda 35. Alayı'nda tamamen yalnız ve takımı onu neşelendirmek istiyor.
Quel est ton nom?
Adın ne? - Ke...
Kay!
- Ke..
Non! Ke n'ai jamais parlé!
Asla konuşmadım.
Ils servaient de main d'oeuvre dans l'exploitation périlleuse et la colonisation d'autres planêtes.
IKopyalar, Dünya-diºinda, diger gezegenlerin tehlikelerle dolu... keºif ve kolonileºtirilme sürecinde köle olarak kullaniliyorlardi.
Il y a un ch... ch...
Bir ke... ke.. ke...
Il y a un ch...
Şey var bir ke...
J'aimerais que tu passes ton temps à autre chose de temps en temps.
Bak, ke... ke... keşke... keşke arada bir başka bir şeylere yoğunlaşabilsen.
Ici Milson. Je passe sur code KE-2 dans 5 secondes.
Ben Milson, 5 saniye sonra KE-2 koduna geç.
C'était Abbott et Costello. Rocky et Bullwinkle.
Şakamı bu ben ve Meksika Lıke Abbott ve Costello, gibidir.
Alors pourkoi fous dirais-je ke j'emballe ce Koussin pour fous faire un Kadeau-Surprise! ?
Bu yastığı, sürpriz Noel hediyen olarak paketlemekle meşgulken, neden sana ne yaptığımı söyleyeyim ki?
Je n'ai plus ke deux Surprises pour fous.
Şimdi, sadece iki sürpriz hediyem kaldı sana.
C'est justement pour cette Okkasion ke je fous ai acheté mon dernier Kadeau-Surprise... ce Manchon ke je fous offrirai Demain...
Zira, aldığım en mükemmel sürpriz hediyeyi kesinlikle çok cana yakın olacağını düşündüğüm bu el kürkünü, yarın sana verecektim...
Ke vous ecoute.
- Söyleyin.
Ke m'appelle Dorota Geller.
Adım Dorota Geller.
- Sur le museau.
Ke-ke-kedi.
Vous connaissez Hesh-ke.
Hesh-ke'yi bilirsin.
- Ké?
- K mı?
Ké-koi?
- "K-Ne" mi?
Das ist gut parce ke...
- Çok güzel.