Translate.vc / French → Turkish / Kodak
Kodak translate Turkish
81 parallel translation
Trouve-moi de la pellicule couleur.
Gidip bana "A" tipi Kodak film getir.
Attendez, je sors le Kodak.
Durun fotograf makinemi alayim.
Buck, amène le Kodak.
Buck, getir su fotograf makineni.
Je peux récupérer mon Kodak?
Dostum, fotoğraf makinemi alabilir miyim?
J'ai pris cette photo avec un petit Kodak à deux dollars.
Bu fotoğraf ufak bir Kodak ile çekildi. Eve onunla çekildi. 2 numara Kodak.
Cela veut dire... que vous pouvez ruiner R.C.A., Kodak, et Dupont.
Bu demek oluyor ki, Bay Newton, başlangıçta ROA, Eastman-Kodak ve Dupont'u satın alabilirsiniz.
Je veux que vous entamiez les négociations avec Kodak.
Hayır, hayır. Eastman-Kodak'la derhal görüşmelere başlamanı istiyorum.
Je viens de croiser un Kojak avec son Kodak.
Kodak'la bir Kojak daha geçtim.
Je conserve les miennes dans cette enveloppe gratuite de Kodak.
Benimkileri Kodak'ın bedava verdiği şu küçük dosyada saklıyorum.
un Kojak avec un Kodak. " " Ennemi "
"Vay canına... hâlâ Kodak kullananlar var."
Un petit souvenir Kodak.
Bir fotoğraf çekeyim.
Citicorp, Eastman Kodak. Ils me demandent toujours.
Hewlett Packard, Citicorp Eastman Kodak, hep beni talep ederler.
Fuji ou Kodak?
Fuji mi, Kodak mı?
C ´ est un moment Kodac.
Tam Kodak'lık bir an.
- II faut immortaliser ça.
- Bu Kodak anı. Gülümse hadi.
- Bien, merci, monsieur. M. Kodak vous a laissé une analyse détaillée du sondage.
Bay Kodak onaylama çerçevesinin son detaylarını size bıraktı.
Dites à M. Kodak que le Président l'attend.
Leon nerede? John, Bay Kodak'ı arayıp Sayın Başkanın beklediğini söyler misin.
Nous avons été élus voici 3 ans avec une marge extrêmement faible... et aujourd'hui, Kodak nous annonce que 63 % des inscrits sont contents de notre travail.
3 Yıl önce tarihteki en düşük oy oranıyla Beyaz Saray'a girmeyi başardık... ve bugünse, Bay Kodak'a göre... Kayıtlı seçmenlerimizin % 63 ü iyi işler yaptığımızı düşünüyor.
Léon Kodak est un fin stratège politique.
Leon Kodak stratejik araştırmalarda işini çok iyi yapıyor olabilir...
Je demande des chiffres à Kodak, pour qu'on soit fixés?
Kodak'tan bazı sayıları bir araya getirmesini isteyeyim mi efendim?
C'est plus comme une pellicule Kodak.
Aslında, daha çok Kodak filmi gibidir.
- Pour moi, c'est un instant Kodak.
— Bana bir Kodak anı gibi geldi.
Comme dans une pub pour Kodak.
Kodak reklamı gibi oldu.
Ecoute, je suis pas d'humeur pour "l'instant Kodak".
Bak, Anne, Burada bir filmlik sahne istemiyorum.
Voyez si ces numéros mènent quelque part et listez les magasins qui ont ce papier.
Bu numaralar tanımlı mı bir bakın. Eğer değilse Bu Kodak kağıdına basan her yerin bir listesini istiyorum.
Laisse-moi!
Kodak artık 8 mm'lik filmleri banyo etmiyor.
On va avoir l'instant Kodak de notre type.
Belki adamı yakalayabiliriz.
La route est propre sur 60 km, à part à Jamestown où t'as un Kojak avec un Kodak à 185.
James Town haricinde tam 60 kilometre boyunca yollar temiz. 185'in orada çok radar var.
Pour consoler Amélie, sa mère lui fait cadeau d'un instamatic Kodak d'occasion.
Amelie'yi teselli etmek için annesi ona ikinci el bir fotoğraf makinesi aldı.
C'est un vrai moment kodak.
Gerçek bir Kodak anı.
Eastman Kodak a violé les lois sur l'environnement.
Eastman Kodak çevre suçlarından sorumluydu.
GTE et Kodak.
Coca Cola, Mobil Oil, GTE ve Kodak vardı.
Quelle photo touchante.
Gerçek bir Kodak anı.
Ce n'était pas un moment Kodak qui a mal tourné.
Bu, şanssız bir fotoğraf kazası değil.
Des flics avec des Kodak nous harcèlent et fouillent la merde.
Kameralı her polis kardeş kavgasıyla, araba hırsızlığıyla ve her türlü bokla uğraşıyor.
Et comment expliques-tu ces instantanés Kodak?
Bu resimleri nasıl açıklayacaksın peki?
Il va t'avoir avec un appareil photo Kodak.
Kodak diskle seni alacak.
Dieu va t'avoir avec un appareil Kodak!
Oh, Tanrı seni kodak diskle alacak.
Dans l'intervalle, j'ai perdu 2 kilos, appris que Kodak n'est toujours pas satisfait de la campagne pour les nouveaux projecteurs diapo.
Bu sürede iki kilo kaybettim. Ve Kodak'ın, yeni slayt göstericisi ile yapılan kampanyadan, hâlâ memnun olmadığını öğrendim.
Kodak réinvente la roue.
Kodak tekerleği yeniden icat ediyor.
Moi, son ancien éleve, qui attire son protégé vers le côté obscur, ce serait un moment magique.
Ben onun eski öğrencisiydim, karanlık işlere girince tıpkı bir Kodak anı gibi onun için tarihe karıştım.
Dis-moi que c'est pas toi qui as donné ce kodak à ce garçon!
Bu oğlana fotoğraf makinesi aldım deme.
Je voulais te remercier aussi pour le kodak.
Fotoğraf makinesi için teşekkürler.
- Quand j'étais de ton âge Je voulais tellement une montre comme toi avec le kodak.
- Senin yaşındayken senin o makineyi istediğin kadar ben de bir saat istiyordum.
Tu vas me rendre folle avec ton kodak.
O fotoğraf makinesiyle beni delirteceksin.
Tu prends la photo en noir et blanc d'une chaise longue et de son ombre et tu la développes chez Kodak.
Ooh, şezlonkta siyah beyaz resim çektim ve gölgeli ve kendimi geliştiriyorum.
C'est du papier Kodak du début des années 50.
Ellilerin başlarına ait Kodak kağıdına profesyonel baskı.
Les appareils photo Eastman Kodak.
Eastman Kodak el kameraları.
Oui, avec mon vieux Kodak.
Evet, eski küçük Kodak makinemle.
Je veux dire, de nos jours, qui utilise encore un Kodak?
Bugünlerde artık kim o eski Kodaklar'dan kullanıyor ki?
- Salut.
- Tam Kodak'lık bir andı!