Translate.vc / French → Turkish / Lay
Lay translate Turkish
5,780 parallel translation
Si oui, envoie-nous ta vidéo et montre-nous que ton équipe a ce qu'il faut pour gagner.
Eğer öyleyse, videonuzu yollayın ve grubunuzun buna layık olduğunu gösterin.
- Il enregistrait? - Je travaille pour le Vortex.
Ben Girdap'layım.
Ce projet, est-il digne de nous?
Bu proje bize layık mı?
Elle sait décrire la beauté avec tant d'imagination. Son art, plus que tout ce que je connais, est digne du roi.
Ancak böylesi bir hayal gücü ve maharetle tasvir edilen güzelliğin her şeyden önemlisi krala layık olduğunu söyleyebilirim.
Mais pourquoi moi je devrais en faire partie?
Ama neden ben buna katılayım?
J'ai accompli ma quête.
Görevimi layıkıyla yerine getirdim.
Servez-vous.
İstediğinizi Xerox'layın.
C'est un super matérielle président.
Başkana layık.
Bienvenue dans le système d'immersion sensorielle Sensations.
Devrim niteliğinde görsel destekli duyu algılayıcı sisteme hoşgeldiniz.
Billy Bones est un maître d'équipage consciencieux qui impose énormément de respect, à son équipage comme à moi-même.
Billy Bones görevini layıkıyla yapan ben de dahil tüm tayfanın büyük saygı duyduğu bir marinel başıdır.
Bien joué pendant le service, Archie.
Görevini layıkıyla yerine getirdin Archie.
"Ben Laden a été puni. " Quand est-ce qu'Andre Allen sera puni "pour ses crimes contre l'humanité?"
... "Bin Laden layığını buldu, Andre Allen ne zaman insanlığa karşı işlediği suçlar için hesap verecek?"
Tu arrives à voir le Texas du haut de ton piédestal?
İnsanları böyle aşağılayınca eline ne geçiyor?
Elle ne voulait pas me perdre au combat comme mon père ni que je sois de la chair à canon pour des snobs qui jugent les gens du haut de leur tour d'ivoire sans se demander pourquoi ils font de tels choix.
Baban gibi seni de kaybedemem, dedi. Senin gibi züppeler için ölüme mi gidelim? Anca fildişi kulelerinizden bizim gibileri yargılayın.
Je me fiche peut-être d'être renvoyé!
- Atılırsam atılayım, hiç sikimde değil.
Haut de gamme, digne d'un roi.
En kalitesi, krallara layık.
On se justifie comme si on était coupable.
Suçsuzluğunu ispatlayamamak çok aşağılayıcı.
Cet homme a une étrange manière de gérer la perspective d'une immense richesse au-delà de toute raison.
O adamın, akıl almayacak zenginlik fikrini algılayışı çok garip.
Seulement digne des meilleurs flics.
Ve sadece en iyi polislere layık.
Bon, j'essaie de la faire descendre, mais ça a été très humiliant, donc ce serait sympa d'éviter les blagues.
Aşağı gelmesi için onu sakinleştirmeye çalışıyorum ama kesinlikle bu çok aşağılayıcıydı, bu yüzden, şaka yapmaktan kaçınsak iyi olur.
C'est humiliant.
Bu çok aşağılayıcı.
Et condescendant, comme si je Ne savais pas épeler la maladie.
Ve aşağılayıcı, sanki hastasının nasıl hecelendiğini bilmiyormuşum gibi.
Je vais prendre ça pour une simple remarque désobligeante.
Evet, buraya düşmemin sebebi bu değil ama ödülü aşağılayıcı olarak kabul ediyorum.
Ça sera dégradant, sale, insultant.
Bu senin için küçük düşürücü, çirkin ve aşağılayıcı olacak.
Et le compte en banque qui va avec.
Şairlere layık bir de banka hesabım var.
- Non. - Je la joue cool?
- Ya da havalı mı takılayım?
Tu mérites mieux.
Sen bundan çok daha iyisine layıksın.
Je vais saluer mon beau-père!
Kayınbabama sarılayım!
Ok, quand tu mourras, comment tu te sentirais si une bande d'abrutis qui jugent facilement, abstinents contre leur volonté, rendaient compte sarcastiquement de tous les détails de ton corps se décomposant?
Tamam, öldüğünde kendi isteklerine karşı koyan bir sürü yargılayıcı ahmağın çürüyen vücudunun her detayını acımasız bir şekilde açıklasaydı nasıl hissederdin?
Elle pensait valoir mieux que lui.
Kız kurtulmak istiyor, daha iyilerine layığım kafasında.
Propos abusifs, humiliations.
Örnek ver. - Beni yıkan, aşağılayıcı saçmalıklar!
Ce n'est pas juste de me juger et de me repousser pour quelque chose que j'ai pu penser.
Düşündüğüm bir şey yüzünden beni yargılayıp bir kenara atman haksızlık.
Je serai digne de vous, Père, je promets.
Size layık olacağım baba söz veriyorum.
Toi et ma sœur êtes faits l'un pour l'autre.
Tam ablamla birbirinize layıksınız.
Le renvoyer était aussi insultant que stupide.
Onu görevden almak aptalca olduğu kadar, aşağılayıcıydı da.
Pour me punir, me vexer.
Beni cezalandırırmışçasına aşağılayıp dururdu.
Pas du tout irrespectueux.
Bu yaptığın aşağılayıcı değil mi peki?
Regarde qui est là.
Ook-lay oo's-hay ere-hay. ( kelime oyunları )
Pourquoi s'engager pour un pays qui nous déteste?
- Bizden nefret eden bir ülkeye neden yazılayım?
Les capteurs détecteront ce changement.
Algılayıcılar bu değişimleri gösterecek.
Retourner en rehab une seconde fois était humiliant.
ikinci kez rehabilitasyona gitmek aşağılayıcıydı.
Toi et Melissa vous vous méritez, c'est tellement une garce.
Melissa'yla birbirinize layıksınız. Tam bir sürtük.
♪ Les Simpson 26x06 ♪ Simpsorama Diffusé le 9 novembre 2014 Mes élèves, chacun de vous a reçu l'honneur de contribuer à la capsule temporelle, où vos mystères resteront silencieux jusqu'au 31ème siècle.
Çeviri : vonoral İyi seyirler Springfield zaman kapsülüne zorunlu olarak katılma onuruna layık görüldünüz.
- C'est humiliant... de devoir exhiber mes petits sous-vêtements.
Bu çok aşağılayıcı. Evde giydiğim külotu böyle göstermek.
Un lion devrait vivre dans la jungle!
Çünkü aslan ormanda yaşamaya layıktır!
Puis je fais un câlin au lit.
Sonra da ben sarılayım.
Maintenant, me suis-je prouvée digne d'être votre fille?
Peki şimdi kızınıza layık olduğumu kanıtlayabildim mi?
Tu étais digne!
Sen zaten layıktın.
Je peux transférer la marque à quelqu'un qui en est digne.
Mühür layık olan kişiye aktarılabilir. Ama biliyorsun bu mühür yanında büyük bir yükte getiriyor.
Pourquoi je ne suis pas assez bien?
Neden layık değilmişim?
"C'est l'enfer d'être Shady hier, j'ai crié une insulte dégradante à une vieille dame ensuite je lui ai demandé comment elle se sentait d'avoir 80 ans baise une personne agée suce une queue, assieds-toi dessus puis tourne."
"Shady gibi olmak cehennem gibi. " Dün yaşlı bir bayana aşağılayıcı hakaretler " ettim.