English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Lecture

Lecture translate Turkish

2,908 parallel translation
Va chercher le livre et fais-en la lecture avant le coucher du soleil.
Güneş batmadan kitabı al ve oku.
Oh, plus de lecture, hein?
Tatilde okuyorsun demek.
De la grande lecture.
Harika bir dergi.
On devrait continuer la lecture.
Okumaya devam etmeliyiz.
Et rater mon club de lecture.
Kitap kulübümü kaçırırım.
Donc, laisse moi juste faire une lecture pour toi
Senin için okumama izin ver?
Un club de lecture?
Cephane kulübü kitabı mı?
Madame l'avocate, renoncez-vous à la lecture de la mise en accusation?
Sayın avukat, okunan suçlamalarla ilgili bir itirazda bulunacak mısınız?
Renoncez-vous à la lecture des accusations?
Sayın avukat, suçlamaların okunma kısmından feragat ediyor musunuz?
C'est bien, je vais au club de lecture.
Bu harika, küçük kitap kulübümüz oldu.
Non, c'est que j'ai commencé à avoir l'impression que la lecture de la vie des autres me volait ma vie. alors, je suis en train d'accepter des invitations à sortir, de plonger plus souvent dans le monde.
Hayatı okumanın aslında o hayatı yaşamak için gerekli olan zamanı elimden aldığını hissetmeye başladım o yüzden ben de mesela davetleri kabul etmeye hayata biraz daha fazla "merhaba" demeye çalışıyorum.
La lecture est une occasion de le pasticher, c'est ça?
Okuma muhabbeti sırf dalga geçmek için, değil mi?
Tout prendra sens à la lecture du testament.
Ve eminim vasiyet okunduğu zaman her şey açıklanmış olacak.
Vous étiez présentes à la lecture, non?
Vasiyeti duymadınız mı?
De mon club de lecture.
O benim kitap klübümde.
Ça a été une journée chargée en lecture d'acte d'accusation.
Bugün yoğun bir gün oldu.
C'était la lecture d'hier.
Bu dün geceki okumalardan.
Je t'ai apporté de la lecture.
Sana okuyacak bir şeyler getirdim.
Je t'ai rapporté de la lecture.
Sana bazı kitaplar getirdim.
Grace, si tu pouvais projeter la lecture de téléprésence haptique sur le moniteur principal là-bas, ce serait fantastique.
Grace, eğer dokunmatik uzaktan kumandanın görüntüsünü şuradaki ana göstergeye yansıtabilinsen bu harika olur.
J'ai lu ce bouquin dans mon club de lecture.
Bir süredir kitap kulübünde yeni bir kitap okuyorum.
Il semblerait que tu es rejoint le bon club de lecture quelques années trop tard.
Doğru olan kulübü bulmuşsun gibi geliyor bir kaç sene geç olsa da.
Et si tu gardais la lecture pour les geek de théatre qui vont mourir de faim à New York pendant que tu essaie désespérément de tap-danser dans leur sens dans la chorale de Godspell?
Neden öğütlerinizi, Godspell'in korosuna umutsuzca girmeye çalışırken New York'ta açlıktan nefesleri kokacak tiyatrocu ahmaklara saklamıyorsunuz?
Je peux pas venir au club de lecture.
Kitap kulübüne gelemiyorum.
Cela termine notre lecture du livre saint.
Tanrı'nın kutsal sözü burada sona eriyor.
Et voilà notre coin lecture.
Ve burası da okuma köşemiz.
Je vais à une lecture demain pour un très bon role.
Yarın güzel bir rol için görüşmeye gideceğim.
Désolé, je n'ai pas mes lunettes de lecture.
Üzgünüm. Okuma gözlüklerim yanımda değil.
Elle me laissait m'asseoir avec elle dans la chambre pendant qu'elle cousait. et je lui faisais la lecture.
Odasında dikişini dikerken, beni de yanına oturturdu ve ben de ona okurdum.
Tu veux que je vienne pour une lecture?
Onun aklını okumam için gelmemi ister misin?
Elle ne l'est pas, mais, euh, elle est intéressée pour le pour prendre au prochain trimestre et j'ai proposé qu'elle fasse un peu de lecture d'abord,
Girmiyor ama gelecek dönem almayı düşündüğünü söylemişti. Önce bir kaç şey okumasını önerdim. Ama şimdi kitap bir dersim için lazım.
Asseyons-nous et travaillons sur le discours. Tu peux faire la lecture. Sérieusement je suis forte en hochement.
Çünkü Hanna'ya karşı hareketlerinden yola çıkarak, benim yardımım olmasa da, herkes senin ne kadar çirkin olduğunu görecek, biliyorum.
- C'est de la lecture pour les enfants ou un truc du genre.
- Çocuklara okur ya da başka bir şey.
Vous voyez, vous parlez de moi comme si j'étais quelque chose que vous avez étudié pour une lecture de manuel, mais vous ne savez pas.
Hakkımda, bu konuda çalışmış ya da ders görmüş bir şeymişim gibi konuşuyorsunuz ama bir şey bildiğiniz yok.
J'ai essayé la lecture, la camomille, les étirements avant de me coucher.
Kitap okumayı, papatya çayını, yatmadan egzersiz yapmayı deniyorum.
Mais à la lecture de votre dossier, je suis quelque peu préoccupé.
Fakat beni endişelendiren bir sayfa var.
Faites-lui la lecture.
Ona kitap oku.
Il n'y a rien de mieux que l'émerveillement sur le visage d'un enfant quand vous lui faites la lecture pour la première fois.
Bir çocuğa ilk kez kitap okurken yüzündeki heyecan gibisi yoktur.
Vous signez des poitrines lors de séances de lecture.
Kitap tanıtımlarında kadınların göğüslerini imzalıyorsun.
Pas d'infirmières détraquées ni d'amis de club de lecture
Öyle hemşire arkadaşlarından falan olmaz.
- Merci. Si vous n'êtes pas encore invitée, Victoria prête sa maison pour une lecture inédite de mes mémoires, ce week-end.
Listede değilsen Victoria sana bu hafta sonu evinde kitabımda yayınlanmayan anıları dinlemeye davet edebilir.
La lecture chez Victoria est une chance de vous racheter.
Victoria'lardaki kitap okuma seansın, kendini kurtarman için son şansın.
La fondation du train de la lecture.
Başkan'ın vakıf toplantısı.
Quand on voit Laura au début, elle a un badge de bénévole du train de la lecture.
Laura'yı ilk gördüğümüz yerde, vakfın gönüllüsü rozeti takıyordu.
Pourtant, on vous voit ici à côté de Laura, une bénévole du train de la lecture.
- Burada, Laura sizin hemen yanınızda dernekte gönüllü olarak çalışıyormuş.
Parce que t'es censé mettre des lunettes de lecture quand tu... quand ça devient flou et c'est exactement...
Çünkü bu iş için okuma gözlüğü almanız lazım- - Bu kadar bir bulanıklık olunca ve bu da tam olarak...
Et c'est flou maintenant, alors je dois aller chercher des lunettes de lecture et je dois... comme ça.
Bulanık görünüyor artık, dolayısıyla okuma gözlüğü almam lazım Böyle yapabilmem için.
je rêve d'lngel la nuit ingel et linda sont en difficulté elles souffrent - mais non martin est allé en sibérie c'est beau là-bas ils jouent de la musique dans la salle à manger il ya un orchestre il ya une bibliothèque et une salle de lecture du journal
Gece Ingel'i rüyamda gördüm. Ingel ile Linda hiç iyi değil. - Acı çekiyorlar.
Re-lecture.
Oyunculuk mu yapıyorsun?
Je voulais donner des lunettes de lecture à M. Klausner.
Bay Klausner'a kendi gözlüğümü vermek istedim.
- Emily vient à la lecture?
Evet. Emily okuma seansına geliyor mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]