English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Lions

Lions translate Turkish

1,324 parallel translation
J'ai l'impression que sa passion pour les lions, l'a amenée à sortir les griffes.
Ben onu bunu bilmem. ama gözüken o ki bayağı heyecan vericiymiş.
Ensuite elle m'a parlé des lions.
Ayrıca bana aslanlardan bahsetti.
Ils te donneront à manger aux lions.
Seni aslanlara yem yaparlar.
On voit des lions.
Aslanlar falan vardır.
Je parle de vrais lions.
Tabii bunlar gerçek aslan.
Mes invités aujourd'hui sont Bernie Plachek et Stan Vronick, du Lion's Club.
Bugünkü konuklarım, Lions Kulübünden Bernie Placek ve Stan Vronek.
Ce soir, ils affrontent l'équipe invaincue de Groveton.
CUNKU BU AKSAM RAKiPLERi YENiLMEZ GROVETON LiONS.
Les lions dans les cirques?
Sirkteki aslanlar gibi mi?
Sinon les gamins traiteraient les lions de petites bites.
Bu olmasa çocuklar bağırıp çağırıp, aslanları rahatsız ediyorlar.
Les lions observés dans le cratère de Ngorongoro en Tanzanie s'accouplaient en moyenne une fois par heure pendant une semaine.
Tanzanya'daki Ngorongoro Krateri'nde gözlemlenen aslanlar bir hafta boyunca en az saatte bir çiftleşti.
Cependant, quand nous nous lions avec les léviathans, nous ne vivons pas plus qu'eux.
Ancak, biz Leviathan'larla bağlanınca onlardan çok yaşamayız.
Des lions, des léopards.
Aslanlar, leoparlar falan, bu tip şeyler.
Par exemple, les guerriers Masai d'Afrique tuent des lions pour être reconnus comme guerriers adultes. Il y a des parallèles avec notre culture.
Dünya kültüründe de buna benzer ayinler vardır.
Les tamarins-lions dorés ne font pas ce bruit-là.
Bu duyduğum hiçbir maymun sesine benzemiyor.
Oui, et un os n'est qu'un os jusqu'à ce que deux lions décident qu'un seul partira avec.
Kemik de sadece kemiktir. Ta ki iki aslandan biri sadece benim olacak diyene kadar.
je crois avoir entendu des lions! C'est idiot! Ici, il n'y a pas de lions.
Sanırım aslanları duydum!
Au bout du monde, là où les lions pleurent.
Dünyanın sonunda, aslanların ağladığı yerde.
Là où pleurent les lions.
"Aslanların ağladığı yer."
Qui n'a pas peur des lions?
Bir çok kişi aslanlardan korkar.
Les Lions de Grove vous saluent
Grove Arslanları size merhaba diyor.
Vive les Lions
Yürüyün, Arslanlar!
Les Lions de Grove vous saluent.
Grove Arslanları, size merhaba diyor.
Vive les Lions!
Yürüyün, Arslanlar!
Lâchez les lions.
Aslanları salın.
ou Ies Romains jetaient des gens en pature aux lions.
Ama kolezyumu ünlü yapan şey Romalıların burda aslanları insan ile beslemeleriydi. - Aslan mı?
Les lions ne pensent pas qu'ils sont "lions."
Aslanlar aslan olduklarını bilmezler
Comme à Detroit, patrie des Tigers, des Lions, de Larry.
Yani, Detroit! Kaplanların, Aslanların ve Larry'nin kenti.
- A l'Orpheus. - Avec les lions et les tigres.
Restoranda aslanlar ve kaplanlar varmış.
Techniquement les Lions ont gagné, mais c'est une victoire morale pour Green Bay..
- Aslında Lions kazandı. Ama Green Bay Mermen da moral depoladı.
Trente-cinq années de lampes poissons, de statues de chien, de tables lions et de stupides anges nus les fesses à l'air!
Aslanlı masaları. Kıçları çıplak meleklerle dolu aptal lambaları.
"qu'on amène ces hommes qui avaient accusé Daniel " et qu'on les place dans l'antre des lions. "
Danyal'ı suçlayan adamları getirdiler ve onları aslanların bulunduğu mağaraya attılar.
Si tu aimes les jeux de sauvages, va donc vivre chez les lions.
Eğer böyle vahşi oyunlar oynamak istiyorsan gidip aslanlarla yaşa.
Alors, tu souhaites vivre parmi les lions?
Aslanlarla yaşamak istiyorsun, öyle mi?
Nous, les lions, nous adorons les blagues.
Biz şakaları çok severiz.
Mes copains d'école ont beau se moquer de moi, je les préfère à des petits snobs ou à des lions.
South Park'taki çocuklar benimle dalga geçseler de, zengin burnu büyük çocuklar ya da aslanlarla değil, onlarla takılmayı tercih ederim.
C'est des vrais beaufs, les lions.
Tanrım, aslanlar berbat.
Tu te rappelles quand les lions de mer se sont échoués à Corona Del Mar... et que personne n'a levé le petit doigt?
Deniz aslanları kendilerini Corona Del Mar sahillerine attıklarında... kimse birşey yapmamıştı.
Tu as vu celui sur les lions?
Aslanlarla ilgili olanı görmüş müydün?
Tu vois... les lions... mangent les gazelles.
- Evet! Gördün mü aslanlar ceylanları yer.
Des lions, des tigres, des ours, des pingouins... Des singes.
Aslanlar, kaplanlar, ayılar, penguenler maymunlar.
Nos soldats se sont battus comme des lions!
Hepsi bu ittifak yüzünden.
Tu as déjà été voir les lions au zoo?
Hayvanat bahçesinde hiç aslanları gördün mü?
Un endroit avec des lions, je parie.
İddiaya girerim aslanların olduğu bir yer.
J'aime les lions.
Aslanları severim.
Ceci n'étant pas un cirque romain, ne vous comportez pas... comme des lions.
Burası Roma sirki değil... bu yüzden lütfen aslanlar gibi davranmayın.
On est les lions dans l'herbe.
Bizse çalılıktaki aslanlarız.
Passionnée de la vie des lions.
Gereksiz bir zaman kaybı
Lions-nous l'un à l'autre.
"Birbirimize bağlanmamız için bana izin ver"
C'est pas les lions.
Hayır, aslanlardan değil.
Si c'est pas un nom qu'on lui a donné à l'immigration, je veux bien être jetée aux lions.
Eğer doktor bir göçmen değilse bende şapkamı yerim.
Me jeter aux lions?
Senden daha lezzetli bir yemek olurum seni yıpranmış, acıklı yaşlı fahişe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]