Translate.vc / French → Turkish / Local
Local translate Turkish
2,342 parallel translation
Il voulait découvrir l'identité de l'oyabun local, le patron.
Yerel Oyabun'ın, yani patronun kimliğini ifşa etmek istiyordu.
Allons dans le local à fournitures.
Geleneksel olarak, orası arşiv deposudur.
Il a piloté son avion jusqu'à l'aérodrome local.
Uçağını yerel hava alanına indirdi.
Tu ne voudrais pas un local neuf?
Yepyeni bir kulüp binanız olsun istemez misiniz?
Mais au moment des meurtres, il était dans un bar, avec un policier local.
Ama cinayetler sırasında, yerli bir polisle beraber bardaymış.
Inculpez Wes Attwood pour fraude, et s'il paye sa caution, libérez-le, et identifiez ce voleur local.
Dolandırıcılıktan Wes Attwood'u tutuklayın kefaletini öderse bırakın gitsin ve şu küçük hırsızın da kimliğini öğrenin.
Un voleur local de matériel de mineur.
Kazı eşyalarını çalan hırsız.
C'est un résident local qui s'appelle Aidin Pukahi.
Adin Pukahi adında bir yerliymiş.
C'est un tueur, oui, mais il ne prendra pas un petit mec local comme Pukahi pour un coup comme ça.
Soğukkanlı bir katildir ama bunun gibi bir suikast için Pukahi gibi düşük seviyeli bir yerliye güvenmez.
Pendant ce temps, nous avons mobilisé une unité d'action directe, composée de forces d'opérations spéciales appuyé par tous les agences du maintien de l'ordre local.
Bu arada, tüm yerel güvenlik kurumlarının Özel Tim elemanlarından oluşan bir harekat ekibi seferber ettik.
Maintien de l'ordre local?
Yerel polis mi?
Le dialecte local wu doublé en mandarin, et sous-titré en anglais.
Yerel Wu lehçesinden Mandarin'e dublajlanmış ardından da İngilizce altyazı için göndermiş.
On dirait un local.
Bu adam buralı gibi.
Ou un local abandonné en hauteur.
Ya da terkedilmiş bir apartmanda.
Je l'ai cachée dans le local informatique de l'université.
Onu yerel bir lisenin bilgisayar laboratuvarına sakladım.
Il se montre pressant sur le marché local.
Yerel pazarda agresif tavırlar sergiliyor.
En fait, même pas des beignets, c'est un truc local que Charlie trouve mangeable, alors...
Çörek. Aslında çörek de değiller. Charlie'nin yenebilir dediği latin kızartma.
Un journal local s'apprête à interviewer le Dr Steiner sur l'affaire Hartley.
Yerel haberlerden birileri Dr. Steiner'la çekim yapmak üzereler. Hartley davası hakkında.
On va s'aménager un local pour pouvoir rester ensemble.
Böylece birlikte olabiliriz.
Nous avons contacté le Field Museum et le Smithsonian, mais le maire préfère un musée local pour que les gens viennent à Chicago, voir les trésors du passé de notre nation.
Ve bizim hali hazırda Field müzesi ve Smithsonian Enstitüsü ile anlaşmamız var, ancak Başkan yerel bir müzeyi tercih ediyor, böylece insanlar Chicago'ya gelip, ulusumuzun geçmişinden kalan hazineleri görebilirler.
On a parl un marchand local.
Civardaki bir esnafla görüştük.
Il a dit que ma tante avait besoin d'un rein, et qu'il a volé les 200 000 $ du local des biens confisqués pour la sauver.
Teyzemin ölümle pençeleştiğini ve yeni bir böbreğe ihtiyacı olduğunu o yüzden de onu kurtarmak için el konmuş malların bulunduğu kasadan 200 bin dolar çaldığını söylemiş.
C'est l'indice d'octane le plus utilisé, mais les additifs correspondent à ceux d'un distributeur local, Lex Brodie.
87 oktan en fazla satılan benzin çeşididir ama içindeki katkı maddeleri yerel bir benzin istasyonu zinciriyle eşleşti : Lex Brodie's Gas.
Malgré mes réticences, agent Kelly, ce conseil va écouter votre déposition quant au vol de l'argent du local des biens confisqués.
Her ne kadar mantığım aksini söylese de, Memur Kelly bu komisyon, el konmuş mallar kasasından çalınan parayla ilgili ifadenizi göz önünde bulunduracak.
Ton pass est le seul à avoir accédé au local.
Sadece senin kartının ilaç dolabına erişim yetkisi var.
Peut-être que nous devrions appeler le * * * local pour gérer cela.
Belki biz polisi aramalıyız bu işle başa çıkamayabiliriz.
- La vie de flic local?
Yerel polislik hayati nasil gidiyor?
Pouvez vous passer un appel local pour moi?
Benim için şehiriçi arama yapabilir misiniz?
"La SGAE a établi que vous avez utilisé la musique des membres de la société à des fins de divertissement dans votre local."
"SGAE üyelerimizin müziğini iş yerinizde eğlence amaçlı kullandığınızı tespit etmiştir."
C'est une carte de stationnement du terminal local.
Bu yerel bir gara ait, otopark pasosu.
Selon le conservateur, c'est de l'art folklorique local.
Galeri müdürüne göre bu sadece Haven'ın halk sanatı örneğiymiş.
Il avait des questions sur le local de confiscation des biens et l'argent volé.
Kilit altındaki el konulan paralar hakkında bir sürü soru sordular bir de çaldığımı söyledikleri paralar hakkında.
C'est notre Raël local.
Evet, bu adam bizim adanın Jim Jones *'idir.
On a vérifié l'entrepôt, le bureau, le local à imprimante, rien.
Depoya, ofislere ve baskı odasına defalarca baktık. Hiçbir şey yok!
- Le local du gardien?
Evet, biz de düşündük. - Malzeme odasına baktınız mı?
Bref, peu importe, il s'avère que Leon Mercy est un héro local ou quelque chose du genre.
Neyse, Leon Mercy kasabanın kahramanı gibi bir şeymiş.
Je me réveille et en une nuit, j'étais passé du raté de la ville à héros local.
Uyandım, sabahında eziklikten kahramanlığa terfi etmiştim.
C'est juste en gros chips et sauce salsa, n'importe quelle bière est en vente au Dixie Shop local.
Patates cipsi ve salsa sosu hazırla yeter. Dixie durağında satılan biralardan da olur.
C'est le vétérinaire local.
Yerel veteriner.
Ramsay traquait un cercle local d'espions. Lashkar-e-Taiba. Un groupe soutenu par l'état pakistanais.
Ramsay, Lashkar-e-Taiba adındaki Pakistan tarafından finanse edilen yerel bir casus grubunu araştırıyordu.
Elle a passé quelques années au lycée local, puis a fugué juste avant son 18ème anniversaire.
Lisede birkaç yıl okuduktan sonra 18. yaş gününden önce kaçmış.
C'est tout récent : un homme local a été enlevé par des gangsters Ukrainiens.
Yeni bir haber ulaştı. Ukraynalı gangsterler tarafından bir adam kaçırıldı.
Vous savez, un agent immobilier lui a dit que Markus cherchait un local pour ça.
Bir emlâkçıdan Markus'un salon için yer baktığını öğrendim.
- Si je peux me permettre... - Oui? - Est-ce que vous avez pensé à changer la classe de local?
Hiç sınıfları değiştirmeyi düşündünüz mü?
- Oui, mais... j'en ai pas d'autre local.
Evet ama boş sınıf yok.
Beck est devenu très ambitieux ces derniers mois. Il veut devenir élu local. Pour financer sa campagne, il traficote avec les Haeundae.
MA ve devlet fonu için Beck, Haeundae çetesiyle uyuşturucu işine girmiş.
Le plus gros investisseur privé en dehors de la banque est un homme d'affaires local, Gordon Foster.
Bankadan sonra en büyük bireysel yatırımcı, Gordon Foster adında yerel bir iş adamı.
L'heure du couvre-feu est passée, c'est donc une entorse au code local.
Sokağa çıkma yasağını, dolayısıyla yerel yönetmeliği ihlal ediyorsun.
Sa princesse s'ébattant avec un garçon local marron.
Prensesi, yerli kara bir çocukla hoplayıp zıplıyordu.
Papa était le pharmacien local.
Babam yerel eczacıydı.
Goûtez notre délicieux maïs local.
Ve yerel mısırlarını denemenizi.