Translate.vc / French → Turkish / Léve
Léve translate Turkish
3,125 parallel translation
Léve toi.
Kalk!
- Léve tes mains comme si t'allais voler.
Kollarını kuş gibi aç bakalım.
Pourquoi tu n'as pas levé la main?
Neden elini kaldırmadın?
mais, le voile a été levé.
Ama bir anda gözümüzdeki perde kaldırıldı.
Il a levé une petite armée.
Küçük bir ordu toplamış.
Il a levé un fonds de millions de $ pour relancer la ville.
Şehri canlandırmak için çok fazla para topladı.
Et un jour il c'est juste levé et a obtenu de tout le monde Qu'il vote pour lui en tant que Maire.
ve birgün herkesi kendine başkanlık için oy vermesi için ikna etti.
Ce que je suis content de m'être levé tôt pour t'entendre geindre et râler?
Sabahları mızmızlanmanı duymak için kalkmaya bayılıyorum.
Il s'est levé du pied gauche.
Bugün heyheyleri üstünde.
Je me suis levé avec eux pour chanter l'Internationale
Onlarla birlikte Enternasyonel söylerken...
Tu t'es levé tôt.
Ne o daldın.
Nous établirons notre camp ici cette nuit nous reprendrons la route au levé du jour.
Bu gece şurada kamp kuracağız gün doğarken de yola koyulacağız.
Leve toi.
Kalk ayağa.
Il a levé la main, vous avez fait feu?
Silahını çıkardı. Sen ona ateş ettin.
Il a levé la main, il a fait feu, vous avez fait feu?
Silahını çıkardı. O ateş etti. Sonra sen ateş ettin.
Varro l'aurait hissé sur ses épaules et il aurait levé les mains, tentant de l'arracher au ciel.
Varro onu omuzlarına alırdı o da ellerini dışa açar ayı cennetten çekip almaya çalışırdı.
Je n'y ai pas cru jusqu'au jour où j'ai levé les yeux et Jubal McLaws était là, un demi sourire sur le visage, regardant fixement derrière moi.
Bir gün kafamda Jubal Mclaws yarı gülen bir ifadeyle belirene kadar bu lafını umursamamıştım.
J'ai entendu dire que les Kazakhs avaient levé une armée pour faire la guerre.
Bir araya toplanip, Savasa hazirlaniyor.
J'ai levé la main.
Neyse, ben de elimi kaldırdım.
Allez. Leve toi.
Pekala, kalk ayağa.
On les a levé pour affronter leurs traumatismes.
Onları kederleriyle yüzleştirirsiniz.
Tu n'as pas levé de fonds, encore, donc...
Henüz hiç para toplayamadın, yani...
Je me suis levé, il était pas là.
Ben uyandığımda... o orada değildi.
T'es levé depuis longtemps?
Uyanalı çok oldu mu?
Non, je me suis levé... à l'aube.
Hayır, sabahın köründen beri ayaktayım.
Tu crois que je me serais levé si je ne l'étais pas?
Olmasam yataktan çıkar mıydım sence?
Veuillez vous rendre au marché. Vous trouverez ce qu'il vous faut, dès que le soleil sera levé.
Gün doğduğunda pazaryerine git ve ihtiyacın olan şeyleri topla.
Il allait trouver le pauvre crétin qu'avait levé la main sur elle et lui faisait passer l'envie de recommencer.
Daha sonra gidip ona el kaldiran hangi sanssiz orospu çocuguysa bulup ona bir daha asla el kaldirmayacagini bilene kadar çok kötü döverdi.
- D, leve-toi et danse avec elle!
- D, kalk ve onunla dans et!
Continuez, je n'ai pas encore levé les yeux au ciel.
Devam edin. Daha gözlerimi devirmedim.
Victor l'a faite rentrer à la maison quand le soleil s'est levé.
Victor, güneş doğduğunda eve götürebildi.
J'ai levé la tête, et tu étais la, tes yeux comme...
Yukarı baktım sen oradaydın, gözlerin tıpkı...
Et peu de temps après minuit, il s'est levé et il ets parti?
Gecenin bir yarısı da kalkıp gitti diyorsun?
Tu veux le lit levé ou baissé?
Yatağı kaldırayım mı indireyim mi?
Il s'est levé, a fait quelques pas, puis s'est effondré.
Ayağa fırladı, bir kaç adım attı, ve düştü.
Je t'appellerai quand le soleil sera levé.
Tamam, hadi yatağına dön. Hava aydınlanınca seni ararım.
Dis-lui que ton père n'a jamais levé la main sur toi.
Babanın sana asla... el kaldırmadığını söyle.
Rina, le soleil est levé.
- Rina, gün doğumunu çoktan geçti.
Je me suis levé trop vite.
Yalnızca baş dönmesi.
Merci de vous être levé devant Klaus comme ça.
Klaus'a öyle karşı geldiğin için sağ ol.
Et un jour elle se leve et le vends.
Bir gün kalkıp satmaya karar vermiş.
Yeah, je vais le faire... dès que tu te seras levé et montre à tout le monde à quel point tu le mérites,
Evet, ayağa kalkıp, herkese ne kadar çok hak ettiğini, mezuniyet kraliçesi...
Il y a eu comme une étincelle quand il a levé la paluche.
Onu hesaba katıyorum. Adamın pençelerinde başı sıkışmış gibi elinde bir şey parladı belki de parmağında bir yüzük veya başka bir şey olabilir mi?
Je me leve tôt demain, yen a qui bossent!
Sabah erken kalkmam lazım Erik. Bazılarının aksine benim bir işim var.
l'énergie à été rétablie, le bouclier E.M est levé, et PR fait passer la détonation du missile pour un test du système de défense.
Güç kaynağı onarıldı, elektro manyetik kalkan devrede ve halkla ilişkiler füze patlamasının bir savunma sistemi testi olduğunu yayıyorlar.
Bon, je me suis levé ce matin et je voulais jouer au foot avec mes potes, puis je me suis pété le dos et je suis allé à ta gynéco, et maintenant j'ai peut-être un cancer!
Bugün kalkıp dostça bir futbol maçı yapayım dedim sonra belimi incitip senin jinekolog arkadaşına gittim şimdi de kanser olabilirim!
tu ne peux pas te lever quand tu te trouves dans cette situation je l'aurais fait Je me serais levé et attrapé son petit derrière français et l'a poussée à travers ces quatre murs bon marché
O duruma gelince bir daha kalkamazsın. Ben kalkardım. Şöyle kalkardım ve o küçük Fransız'ı arkadan kavrayıp yatak odasına sürüklerdim.
Rappelle-moi pourquoi on s'est levé.
İyi seyirler. Niye uyandığımızı tekrar söylesene.
Personne n'a levé la main sur toi depuis que tu es là.
Buraya geldiğinden beri kimse kılına bile dokunmadı.
Et puis lorsque j'ai levé les yeux, tu étais là.
Ve sonra başımı kaldırdığımda sen gelmiştin.
J'avais levé mon canon.
Silahımı yukarı kaldırdım.