Translate.vc / French → Turkish / Lêve
Lêve translate Turkish
58 parallel translation
Je me lêve pour une tâche difficile.
Zor bir görevi üstlendim.
On ne se lêve donc jamais, en roumanie?
Romanya'da insanlar yataktan hiç çıkmazlar mı?
- Oui. Que l'accusé se lêve.
Davalı ayağa kalkıp jüriye dönsün.
Lêve-toi.
- Gidelim evlat. Kalk. - Bekle.
Lêve-toi, je t'en prie.
Kalkman ve hazırlanman gerekiyor.
Lêve-toi.
Kalk.
Lêve-toi.
Kalk!
- Lêve-toi.
- Hadi.
Lêve-toi!
Kalk ayağa!
Allez, lêve-toi!
Haydi, ayağa kalk.
Demain, on se lêve tôt.
Güne erken başlamalıyız.
Allez, lêve-toi, petite.
Ayağa kalk, genç bayan.
Allez, lêve-toi!
Hadi, ayağa kalk.
Lêve-toi!
Kalk!
- Lêve-toi.
- Ayağa kalk.
Allez, lêve-toi!
Hadi. Hadi, hadi! Kalk, hadi.
Je me lêve à l'aube.
Sabahın ilk ışıklarıyla uyanacağım.
Il se lêve, nu comme un ver, et lui dit : "M. Banducci, ce n'est pas ce tuyau-là qui fuit."
Onun ne yaptığını biliyor musunuz? Ayağa kalktı, çırılçıplaktı ve şöyle dedi : "Bay Banducci, tamir edilecek boru bu değil."
Va voir le roi! Lêve-toi Margot!
Krala gidin!
Lêve le coude arrière.
Dirseğini kaldırmanı istiyorum.
Il faut que vous partiez avant qu'il se lêve.
O yüzden acele edin. O uyanmadan buradan gitmeniz gerekiyor.
- Allez, lêve-toi.
Lütfen! - Haydi, kalk.
Lêve-toi. écoute.
Kalk. Haydi, haydi ama. Beni dinle.
Lêve-toi.
Kalk bakalım.
Lêve ta cuillère et porte-la à ta bouche, mon chéri. Ne te penche pas vers ton bol.
Çorbanı kaşığına alıp ağzına götür, kaseye eğilme canım.
Tu as besoin de repos. Lêve un peu le pied.
Biraz kafanı dinleyip dinlenmen gerek.
Chaque jour quand je me lêve, je recommence à zéro.
Her sabah uyandığımda yeni bir başlangıç oluyor benim için.
Allez, lêve-toi et montre-moi ce que tu peux faire.
Bu kadar kaçamak yeter. Kalk ve Oyununu göreyim.
Le cul d'un vieux, c'est comme si une grenouille se lêve... et met une salopette.
kurbağaya ayakları üstünde durur halde pantolon giydirin ihtiyar adamın kıçı aynen böyle görünür.
Quelle hôtesse idiote peut croire qu'un passager se lêve pour parler tout seul?
Nasıl bir hostes, bir yolcunun kendi kendine konuştuğunu düşünür?
Voyez son comportement quand Dhar se lêve.
Dhar ayağa kalktığında nasıl davrandığını gördün.
Lêve la tête.
Kaldır kafanı.
Lêve la tête, oui.
Evet, evet. Başını dik tut, işte böyle.
Lêve-toi, avant que je te fiche une raclée.
Şimdi, oltamla sırtını kızartmadan önce çık yataktan.
se lêve pour répondre à Ginny.
Ginny'e cevap vermek için gelebilir.
Ils nous diraient que le soleil se lêve à minuit si ça servait leur cause.
Eğer kendi işlerine gelecekse.. .. geceleyin güneş doğar bile derler.
- Elle se lêve tôt. - Hum-hum.
Erken mi kalkar?
Grand-pêre, on se lêve.
Hayır. Büyükbaba, kalk. kalk.
Lêve les bras, Maurice!
Kollarını kaldır Maurice!
Lêve ta chemise.
Tişörtünü kaldır.
Lêve-toi, vite.
Aman Allah!
Et demain matin, toi et moi, on se lêve a l'aube. On part, et on trouvera ce shit.
Yarın sabah, sen ve ben, şafakta kalkar, ürünün yerini buluruz.
Lêve ton cul de cette chaise et suis-moi, maudit colon!
O şezlongdan kalkıp beni takip et göt.
Lêve le fusil. Tire.
Kaldır silahını, hadi ateş et.
Lêve-toi, ma petite.
Ayağa kalk canım.
Lêve ton cul.
Şimdi derhâl kıçını kaldır.
Lêve-toi, Webby!
Hadi Webby, kalk.
Chaque jour quand je me lêve, je recommence à zéro. Je crois que ce qui est fait avec le coeur réussit vraiment.
Üzerinde çalıştığım sürece başarabileceğimi düşünüyorum.
Lêve les bras.
Kaldır kollarını.
Lêve ta chemise!
Tişörtünü kaldır dedim.
Lêve-Toi
Kalk.