English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Mad

Mad translate Turkish

5,929 parallel translation
Tu n'as jamais rencontré qui que ce soit qui hait autant son état que moi!
Pisliğin tekiyim ve olduğum şeyden benim kadar nefret eden başka birini tanımadın.
Rappelles-toi, je t'ai dit que j'avais ce rencard l'autre soir?
Tanımadığım biriyle buluşmam var demiştim, hatırlıyor musun?
On aurait dit qu'il attendait un rencard.
Adam tanımadığı biriyle buluşmayı bekliyor gibiydi.
Elle l'a accosté à l'hôpital, elle lui a rappelé qu'il n'était pas flic et n'avait pas d'arme.
Hastanede o adama çatmıştı Frank. Ona polis olmadığını ve silah taşımadığını söyledi.
J'aime mon fils N'importe quelles mères?
Hayatında hiç mi anne tanımadın?
Faire une grosse fête pour impressionner des gens que je ne connais même pas.
Büyük bir parti ver, tanımadığın insanları etkile, adamın tekiyle çık.
Cinquième. La plupart du temps pour les amis, mais j'ai une réunion aujourd'hui avec quelqu'un que je ne connais pas encore.
Beş.Çoğu da arkadaşlara ama bugün tanımadığım biriyle görüşmem var.
Je vais devoir parler à un mec que je ne connais même pas? - Laissez tomber.
Hiç tanımadığım öylesine bi doktorla mı konuşmak zorundayım?
Tu m'as vu?
- Beni tanımadın mı?
Mieux que le diable ne vous connait.
Tanıdığın düşman, tanımadığın dosttan yeğdir.
Tu est ici à L.A et Kensi est en Afghanistan faisant on-ne-sait-quoi avec on-ne-sait-qui.
Sen burada LA'desin, Kensi Afganistan'da kimsenin kimseyi tanımadığı bir yerde kim bilir ne iş yapıyor.
Je suis dans une voiture avec des types que je connais pas.
Hiç tanımadığım adamlarla bir aracın içindeyim.
C'est juste que je n'ai jamais connu mon père.
Yalnızca, babamı hiç tanımadım.
Tu sembles très motivée pour trouver quelqu'un que tu connais à peine. J'ai un faible pour les buveur de jour.
Daha adam akıllı tanımadığın birini bulmaya kararlı gibi gözüküyorsun.
Ça ne fait pas trop mal, là.
- O anda fazla acımadı.
Tu lui as parlé, et... il t'a cru, bien qu'il ne me connaisse pas?
Söyledin ve beni tanımadığı hâlde inandı mı?
Je pense que beaucoup d'entre eux pensent être en bonne santé.
Galiba çoğu hastalığını taşımadığını düşünüyordu.
Mais quand elle amène un inconnu à mon cabinet pour obtenir des infos sur des affaires résolues, j'aime savoir à qui elle en parle.
Ama tanımadığım biriyle ofisime gelip, mühürlü dosyalardan bir bilgi istediğinde ona kimin sırdaşlık ettiğini de bilmek isterim.
Puis on descend et on se retrouve à un endroit où on ne connaît personne.
Sonra inip hiç kimseyi tanımadığın bir yere gidiyorsun.
Chaque jour, il devient de plus en plus quelqu'un que je ne connais même pas.
Her gün giderek hiç tanımadığım biri hâline geliyor. - Beni dinlemiyor bile.
Votre honneur, simplement parce que Miss Mallon ne montre pas de signe de la maladie, ne signifie pas qu'elle ne l'a pas ou qu'elle ne peut pas le transmettre aux autres.
Sayın Hakim, Miss Mallon'un hastalık belirtilerini göstermiyor oluşu hastalığı taşımadığı veya diğer insanlara bulaştıramayacağı anlamına gelmez.
Je me demandais juste si tu savais qui il était.
Tanıyıp tanımadığını merak ettim.
Aucune. Aucune femme.
Kadın madın yok.
Vous me demandiez si je la connaissais, c'est non, selon toute définition raisonnable.
Onu tanıyıp tanımadığımı sordun ben de mantıklı bir açıklama olarak tanımıyordum.
Tu n'as pas reconnu ma voix?
Şimdi ben söyledim. Sesimi tanımadın mı?
Il se demandait si certaines couleurs de la lumière transportaient plus de chaleur.
William Herschel ışığın bazı renklerinin diğerlerine göre daha fazla ısı taşıyıp taşımadığını sordu.
Il faut que ce soit fait, on a pas le choix.
Yapılması gerekiyordu, bize başka çare tanımadılar.
Même quand elle ne me connaissais pas.
Hatta beni tanımadığı zamanda bile.
- pas qu'il fera. - Parler comme ça signifie que vous ne connaissez pas mon frère Danny.
- Böyle demen, kardeşim Danny'yi tanımadığını gösteriyor.
J'ai jamais rencontré quelqu'un de Vegas qui venait vraiment de Vegas.
Vegas'ta, gerçekten Vegas'lı olan kimseyi tanımadım.
Pas du tout, Monsieur.
Hiç acımadı efendim.
Oui, c'est vrai, mais si un étranger dans un bar te défiais en duel même si tu savais que tu allais recevoir une raclée...
Evet ama barda tanımadığın biri seni yüzleşmeye çağırdığında dayak yiyeceğini bilsen bile... - Yine de onunla dövüşürdüm.
Je nai jamais donné une chance à Shelby.
Shelby'ye hiç şans tanımadım.
On aimerait que vous jetiez un oeil sur quelques photos, et nous dire si vous reconnaissez quelqu'un.
Birkaç fotoğrafa bakıp birini tanıyıp tanımadığını söylemeni istiyoruz.
Des gens inconnus, des gens que vous ne suspectez même pas.
Ben de onları taşıdım. Tanımadığınız, hayal bile edemeyeceğiniz insanları taşıdım.
Tu avais zappé la copine de Tom à Noël.
Noel'de geldiğinde Tom'un kız arkadaşını tanımadın.
Tu ne lui as jamais donné sa chance.
Bir şans bile tanımadın.
Jenny, je n'ai jamais rencontré quelqu'un comme toi.
Jenny senin gibi kimseyi tanımadım.
Tu as parcouru 120 km pour avertir une femme que tu n'as jamais rencontré avant?
Hiç tanımadığın bir kadını uyarmak için 75 mil yol mu teptin?
Pour cette nana de rien de tout? C'est un risque que tu veux prendre?
Tanımadığın sıradan bir kurye uğruna böyle bir risk almak mı istiyorsun?
Je sais que tu ne me connais pas.
Merhaba, beni tanımadığını biliyorum.
Je sais que je ne connais personne de célèbre, mais on connaît quelqu'un qui l'est presque.
Ünlü olan birini tanımadığımızı biliyorum ama ünlü olmak üzere olan birini tanıyoruz.
Je sais que je ne vous connais pas.
Seni tanımadığımı biliyorum.
Et je sais que vous ne me connaissez pas.
Ve senin de beni tanımadığını biliyorum.
Et on en connait beaucoup à ce sujet.
Slade bize başka şans tanımadı.
Tu ne penses pas que ça me poursuit?
Bu yükü taşımadığı mımı düşünüyorsun?
Pour quelle autre raison, un gars qui est sur le point de mourir laisserait-il trois étrangers aller chez lui pour effacer son historique?
Başka neden ölüm döşeğindeki bir adam, hiç tanımadığı üç adamdan evine gidip bilgisayarın geçmişini silmesini isteyebilir ki?
J'arrive pas à croire que tu le connais pas.
- Patrick, onu tanımadığına inanamıyorum.
Je sais que je ne la connais pas, mais elle a l'air d'être comme certaines des filles que tu as aimées, mais qui n'ont pas toujours - -
Onu tanımadığımın farkındayım ama şu önceden hoşlandığın kızlara benziyor. Hani sana her zaman karşılık...
Ce dont je me souviens le plus est la douleur.
- Tanımadıkları birinin video çekmesini sorun etmemeleri tuhaf ANNEN En çok hatırladığım şey çektiğim acı.
Tu ne me reconnais pas?
Beni tanımadın mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]