Translate.vc / French → Turkish / Mails
Mails translate Turkish
2,176 parallel translation
{ \ cH00ffff } Je peux en vouloir à Bay de lui envoyer des mails?
Bunca zamandır Bay ile Ty'ın mailleşmesine kızmaya hakkım var mı?
{ \ cH00ffff } On va faire comme si { \ cH00ffff } t'avais pas échangé des mails avec Ty tout ce temps?
Bunca zamandır Ty ile mailleşmemişsin gibi mi davranacağız?
{ \ cH00ffff } Alors laisse-moi lire vos mails.
O zaman mailleri okumama izin ver. Ne?
Je montrerais pas les mails que tu m'as envoyés à quiconque!
Senin bana yolladığın mailleri de kimseye göstermem!
Il a envoyé des mails depuis chez lui la nuit du 17 Juin.
17 Haziran gecesi evinden birkaç e-mail göndermiş.
Quelque chose d'autre... des e-mails?
- Başka bir şey var mı? E-postalar?
Les e-mails de menace proviennent de ce café et d'une session d'Haynes.
Şu anda gönderilen maillerle internet kafede, Haylen'in... kullandığı bilgisayar arasındaki bağlantıyı bulmaya çalışıyorlar...
Ces mails envoyés depuis un cybercafé, menaçant de poser des bombes jusqu'à l'arrêt des manifestations.
Internet kafeden gönderdiğin tehdit maili,... protestolar bitene kadar bombalamaların devam edeceğini söylüyor
J'ai un écran rempli d'e-mails du Parquet. Que des ordres tonitruants.
Suç amirliğinden bir sürü mail var, hepsi emirler yağdırıyor.
Ils y a des e-mails qui arrive depuis 7h00.
E-postalar saat 7 : 00'den beri geliyor.
Il n'y a eu ni textos, ni e-mails ni appels entre Yvonne et Mark.
Yvone ve Mark arasında ne mesaj ne e-posta ne de birbirlerini aradıklarının kaydı var.
Rien à part des e-mails de travail qu'ils ont reçu en copie, du moins sur ces quatre dernières semaines.
Şirket içi e-posta dışında bir şey yok ikisi de CC'deydi en azından son dört hafta içinde değillerdi.
J'ai oublié qu'on allait courir. - Je t'ai envoyé trois mails.
- Bugün koşacağımızı tamamen unutmuşum.
Tu as gâché l'anniversaire de papa, que j'ai entièrement organisé seule parce que tu ne réponds pas à mes mails!
E-postalarıma cevap vermediğinden tamamen tek başıma hazırladığım babamın yaş gününü mahvettin!
J'ai écouté ses appels téléphoniques et lu ses e-mails.
Telefon kayıtlarını ve e-postalarını inceledim.
Seulement quelques appels téléphoniques, pas d'e-mails ces derniers mois.
Son birkaç ayda sadece birkaç tane telefon görüşmesi var, e-posta hiç yok.
Laissez moi vérifier mes e-mails.
E-postalarımı kontrol edeyim.
Ils lisent leurs mails, vont sur Internet...
E-mail alıyorlar ve nete giriyorlar.
Tu as reçu les e-mails? - Oui.
E-postalar ulaştı mı sana?
Si tu avais lu mes mails ou répondu à mes appels, tu saurais que j'en assume l'entière responsabilité et...
E-postalarından birini bile okumuş olsaydın ya da telefonlarıma cevap verseydin, bilirdin ki, her şeyin sorumluluğunu üstlenmiştim ve...
Aprés la tentative de suicide, j'ai commencé à surveiller les e-mails de Rich.
İntihar girişiminden sonra Rich postalarını izlemeye başladım.
" Des nouveaux pseudo ont été installés pour les mails internes
" Kurum içi e-postalar için yeni kısaltmalar tanımlandı.
Vérifiez mes e-mails.
E - postalarıma bakabilirsin.
Je lui ai demandé, mais elle n'a jamais répondu à mes appels téléphonique ou mes e-mails.
Sordum. Ama e-postalarıma, aramalarıma hiç cevap vermedi.
Je dois vérifier mes mails.
E - postamı kontrol etmeliyim.
Aucun de ses mails n'était dans la divulgation.
Bu e-maillerden hiçbirisi sızıntıda yoktu.
Channing n'a pas piraté les e-mails personnels de Naomi walling.
Channing Naomi Walling'in kişisel maillerini hacklememişti.
Donc, Channing a posté les e-mails de Naomi.
Demek, Naomi'nin e-maillerini yayınlayan Channing'di.
On dirait que Ethan utilisait son ordinateur seulement pour les e-mails.
Görünüşe göre Ethan bilgisayarını sadece mail yollamak için kullanmış.
Il était la seule personne à Boston qui n'avait pas de téléphone portable, mais au moins il envoyait beaucoup de mails.
Boston'da yaşayan ve cep telefonu olmayan tek kişi oymuş,... ama en azından bir sürü e-mail yollamış.
Les mails entre eux sont plutôt chauds.
Aralarındaki e-mailler bir hayli samimi.
Maintenant, je reçois des e-mails de Juliette Pittman, mais je la trouve nulle part.
Şimdi, Juliette Pittman'dan yardım isteyen e-mailler alıyorum ama ona bir türlü ulaşamıyorum.
- Quand je reçois de longs e-mails... Je les lis pas.
- Bazen aşırı derece e-posta alıyorum, onu okumadım.
Je regardes mes mails.
Maillerime bakıyordum.
Vous avez piraté mes mails?
- E-mailimi mi hackledin?
Maintenant, si vous pouviez regarder vos e-mails...
Şimdi e-postanızı kontrol ederseniz...
E-mails, ils se rencontraient dans des chambres d'hôtels, à des week-ends secrets. - 15 ans. - 15 ans.
E-postalar, otel odalarında buluşmalar, gizli hafta sonları... 15 yıl.
Je t'aime, Sophie. Même si t'aimes plus ton portable qui reçoit les mails que moi.
Seni seviyorum Sophie, sen e-postası olan telefonunu benden daha çok sevsen bile.
Mon portable qui reçoit les mails laisse pas traîner un plat 3 jours.
E-postası olan telefonum güveç tenceresini üç gün evyede bekletmiyor.
Parce que vous avez envoyé plusieurs mails aux familles en insistant qu'ils reviennent à Ravenwood bientôt ou ils le regretteraient.
Çünkü her iki aileye de mail atmış ve Ravenwood'a dönmeleri konusunda ısrar etmiş, pişman olacaklarını söylemişsiniz.
Nous devons vérifier vos appels téléphoniques, vos e-mails...
Aramalarını, e-posta hesaplarını kontrol etmek zorundayız.
Ce sont toutes les informations dont le FBI a besoin pour tracer tout les mails entrant et sortant de notre serveur sécurisé.
Bizdeki sunucuya gelen ve giden bütün bilgiler burada. FBI'ın ihtiyacı olan her şey burada.
Pelant a piraté des e-mails sécurisés entre le Jefferson et le FBI.
Pelant, FBI ve Jeffersonian arasındaki güvenli e-posta hesabına sızmış.
- Si. Je suis doué avec les mails.
İş mektuplarında ustayımdır.
Le projet s'appelle Global Clarity. Il intercepte 1,7 milliard d'appels, de mails et de SMS chaque jour.
Projenin adı "Küresel Berraklık" ve her gün 1.7 trilyon telefon görüşmesi e-posta ve mesajı kontrol ediyor.
J'ignore si mes mails étaient clairs, et mes appels aussi, mais je te courtise.
Bilemiyorum e-posta ve aramalarımdan kur yaptığım anlaşılıyor mu.
J'ai écrit 75 e-mails.
İndiğimde 75 mail vardı.
Bon sang, Jerry, quand tu vas voir tes mails,
Tanrım, Jerry, e-mailini kontrol ettiğinde,
J'ai oublié de consulter mes mails.
Maillerime bakmayı unuttum.
- T'as vérifié tes mails quand?
maillerini en son ne zaman kontrol ettin?
Selon les registres de la prison, elle a envoyé des tas de mails à Johnny. Tommy serait un substitut.
Belki Tommy onu temsil ediyordur.