Translate.vc / French → Turkish / Main
Main translate Turkish
48,194 parallel translation
Je viens juste d'attraper un poisson avec ma main!
Elimle bir balık yakaladım!
On a fait que des trucs avec la main, pour sa névrose, donc tu as carrément ma bénédiction.
Nöroz hastalığına kadar sadece elle yapılan şeyleri yapmıştık o yüzden kesinlikle onay veriyorum.
Alors les autorités ont pris les choses en main, Ils ont placé des panneaux.
Yetkililer denemiş ve bunu tasarlamışlar.
Mais par contre... Pas de frein à main.
Ama maalesef... el freni değil.
Mais... je dois me prendre en main et perdre du poids.
Bu... Bu sadece... tek başına altından kalkmam gereken, kilo ve diğer problemlerim. Ayrıca ben...
Ça prend un peu de temps, mais tu vas prendre le coup de main.
Evet, biraz zaman alacak. Ama... sen de öğreneceksin bağlamayı.
[Un homme] Sa main est coincée.
Eli sıkışmış.
C'était Koothrappali, mais je l'ai laissé cracher dans ma main.
Aslında o Koothrappali'ydi ama elime çıkarmasına izin vermiştim.
- Mets le dans ma main.
- Elime koy.
Dois-je déduire le solde de mes frais de l'argent à portée de main? Et offrir une généreuse contribution au nom de Le Bron au Fonds biélorusse des réfugiés. Oui.
El koyduğumuz paradan kendi ücretimi tahsil edeyim mi?
Mais vous avez intérêt à garder la main ferme sur la laisse, ou vous allez vous retrouver gros jean comme devant.
Ama bu işin peşini bırakmasan iyi edersin. Yoksa başına tüneyecek kuşları hayal bile edemezsin.
Laisse-moi te donner un coup de main.
Şu balıkları kurmana yardımcı olmak için ben de bir el atayım, olur mu?
Il m'a poussée contre un mur, m'a levée d'une seule main, j'ai presque été aveuglée d'extase.
Beni duvara yapıştırdı ve tek elle kaldırdı. Sonra gözlerim karardı zaten.
Cette rougeur sur votre main, elle est là depuis longtemps?
Elindeki kızarıklık ne zamandır var?
Je ne peux pas te prendre la main?
Elini tutamaz mıyım? Göğüslerini avuçladım.
J'aurai du être celle qui te tend la main et te retrouve pour m'excuser.
Özür dilemek için sana ulaşmaya çalışan seni bulmaya çalışan ben olmalıydım.
Je crains de pouvoir te laisser mettre la main sur ce bébé.
Ne yazık ki bu bebeği almana izin veremem.
Mais tu m'as forcé la main.
Ama beni buna sen zorladın.
J'ai oublié mon sac à main.
Çantamı unuttum.
Je ne vois pas le levier, Je vois juste ta main.
Kolu göremiyorum, tek gördüğüm elin.
Prends ma main.
Elimi tut.
Il a cru que c'était ma main.
- Benim elim olduğunu sanıyordu.
Agression à main armée.
- Silahlı saldırı suçundan.
Un coup de main.
Bana yardım et.
Que tout le monde se tienne la main.
Herkes el ele tutuşsun.
Alors tu devrais prendre la main dessus.
Bu işin başına senin geçmen gerek.
Tu prends la main dessus.
Bu işin başında da sen varsın.
Mais nous errons sans but avec un seau dans ta main c'est pour ta demi-sœur.
Ama elinde kovayla kapı kapı dolanmak ancak beceriksizlerin işi.
- Donne moi un coup de main, Rufus.
- Kurtar beni Rufus.
La Méchante Reine a été aperçue sur Main Street.
Kötü Kraliçe'nin ana caddeye doğru gittiği görülmüş.
Si tu peux assembler un 9 mm d'une main et conduire en marche arrière dans un S, je veux bien.
Tek elinle 9mm'lik Glock monte ederken 140'la geri geri S çizerek gidebilirsen izin veririm.
La présidence est à portée de main.
Az kaldı.
Souriez, Peter. La présidence est à portée de main.
Gül biraz Peter.
Les nombre de personnes qui ont vu ça tiennent sur les doigts d'une main.
Gören kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Député MacLeish, veuillez mettre votre main sur la Bible et répéter après moi.
Elinizi İncil'e koyup söylediklerimi tekrarlayın.
Ils n'étaient peut-être pas assez dignes et il a pris les choses en main.
Yeterince erdemli olmadıklarını düşünüp sorunu kendi çözmeye karar vermiş olabilir. - Adresi lazım.
Elle tend la main vers lui.
Eline uzanıyor.
- Baisse la main.
- Parmağını indir.
tu sors d'ici en me tenant la main.
Sen elimi tutarak buradan çıkarsın.
Prends-moi la main.
Elimi tut.
Mets ta main sur cette poutre.
Şu demire eline koy.
Walter, si tu enlèves tes gants, le goudron va te brûler la main.
Walter, eldivenlerini çıkartırsan katran elini yakar.
Walter, ta main.
- Tanrım, Walter... elin.
C'est comme une pomme caramel, sauf que ta main est la pomme, et le goudron le caramel.
- Dostum, karamelli elmaya benziyor elmanın elin, karamelin de katran olmasın dışında tabii...
J'ai vu une scie à main dans le porche.
Terasta bir el testeresi görmüştüm.
Tu fais tourner la pomme dans ta main droite tout en poussant juste sous la peau avec ton pouce gauche.
Sol başparmağınla kabuğun hemen altına baskı uygularken sağ elinle de elmayı çevirmelisin.
Et si quelqu'un mettait la main sur cet algorithme?
Ya birisi o algoritmayı ele geçirirse ne olur?
J'aurais besoin d'un coup de main.
Yardım etsen iyi olur.
Tu lui donnes un coup de main.
Happy, ona yardım et.
C'est ce que j'ai dit, se serrer la main.
Tanışıp el sıkışmak istediğimi söyledim. " Selam Bay Williams.
Enlève ta main de ce flingue.
Hey, hey!