English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Majestic

Majestic translate Turkish

135 parallel translation
Le Majestic donne un bon film.
Majestic'de çok güzel bir film var.
- Tu l'étais, sur le Majestic.
- Ne de olsa Majestic'te birinci kaptandın.
- Je l'ai déjà vu. - Sur le Majestic.
- Yanılmıyorsam Majestic'teydi.
C'est au Majestic sur la 44ème rue.
44.Cadde'deki Majestic'te.
Ton père m'a emmené le voir au vieux Majestic.
Bir düşüneyim, hatırladığım kadarıyla, baban Eski Majestik te bu filmi izlemeye götürmüştü beni.
Au bout l'hôtel Majestic. C'est là où moi je descendrais.
Benim kalacağım Majestic Hotel ise sonda.
"Appelez toute urgence, monsieur Charles Hôtel Majestic".
"Acil. Majestic Hotel'i arayıp Bay Charles ile görüşün."
Mauvaises nouvelles?
Majestic Hotel 437 numara. " - Kötü bir şey yok ya?
On l'a vu au Majestic.
Majestic sinemasında izlemiştik.
- Au Majestic, t'es sûre?
- Majestic olduğuna emin misin?
Hôtel Majestic.
Bir şansımız var. Majestic oteli.
Où descendez-vous? Au Majestic?
Majestic'te mi kalıyorsun?
C'est l'hôtel Majestic.
Sanırım adı Majestic.
"Majestic : Trois étoiles, spécialités..."
Majestic Otel, üç yıldızlı ve restoranlı.
Ensuite, j'ai eu un dîner d'affaires au Majestic.
Sonra Majestic'te bir iş yemeğindeydim.
Le Majestic Bungalow Colony est un endroit qui a de la classe.
Yardım etmek isterim, ama Weinstein'ın Majestik Bungalow Koloni'si klas bir yer.
Prêts sur gages Majestic.
- "Majestic Rehincilik." - İşte bu, patron.
Avec cette moustache et une suite au Majestic, improbable.
O bıyığınızla ve Majestic'de kalıyor olduğunuza göre olamaz.
Mes amis sont au Majestic.
Arkadaşlarım Majestic'de kalıyor.
- Vous n'êtes pas au Majestic?
Burada kalmıyor musunuz?
Majestic, je vous prie.
Majestic Oteli lütfen, şoför bey.
Puis-je avoir l'hôtel Majestic?
- Majestic Otel'i bağlar mısınız?
Oui, Julia.
- Majestic Otel. - Evet. Julia...
Je suis amoureux d'une femme au Majestic et je ne connais pas son nom.
Otelinizde kalan bir kadına aşığım ve soyadını bilmiyorum.
Il y a une cargaison de platine sur le paquebot de luxe Majestic.
Majestic adlı lüks yolcu gemisine bu gece bir platin sevkiyatı olacak.
Au Majestic Ballroom?
Majestic Ballroom?
Boss Vic Koss présente une pléiade de vedettes du rock n'roll au Majestic Orpheum.
- Boss Vic Koss, Three Rivers Mattress King. Orpheum Salonundan canlı olarak, rock'n'roll yıldızlarını sunuyor.
Dans les coulisses du Majestic.
Majestic Tiyatrosu'nda sahne arkasında.
Nous avons perdu le Sitak et le Majestic. Nous sommes seuls.
Efendim, Sitak ve Majestik'i kaybettik.
On a ouvert des enquêtes appelées Rancoeur, Livre Bleu, Majestic 12, convié des professeurs et des députés qu'on a convaincus à l'aide de photos floues et de témoignages bidon.
Garez, pırıltı, mavi proje kitabı, muhteşem 12 gibi isimlerle resmi soruşturmalar açtılar. Kolej profesörleri, milletvekilleri getirdiler ve bunları sahte gerçeklerle belirsiz fotoğraflarla ve bunlara inanan görgü tanıkları ile beslediler.
Vaughn veut faire de la pub pour sa compagnie aérienne, Majestic Air.
Vaughn bu gösteriyi yeni aldığı uçak şirketi için yapıyor, Majestic Air.
A 9 heures, heure de Greenwich... le vol inaugural de Majestic Air survolera le sommet... et nous serons là pour le saluer!
Greenwich saatiyle, saat 9 : 00'da Majestic Air'in açılış uçağı zirvenin üzerinden geçerken bizler ona oradan el sallıyor olacağız!
Il y a un tunnel souterrain sous le Majestic.
Eski Majestic Tiyatrosunun arkasında bir yeraltı tüneli var.
Le Majestic.
The Majestik.
Pourquoi vous avez fermé le Majestic?
Harry, Majestik'i neden kapattın?
Puisque tu es réveillé, je te représente l'équipe du Majestic.
Artık uyandığına göre seni Majestik'in personeliyle tanıştırayım.
D'où son nom : le Majestic.
- Bu yüzden buraya Majestik dedik.
Tu aimais encore plus que moi le Majestic.
Senin Majestik'i benden bile çok sevdiğini sanıyorum.
- On rouvre le Majestic.
- Majestik'i yeniden açacağız.
Tu voulais être avocate à cause du Majestic?
Majestik yüzünden mi avukat olmak istedin?
Nous notons la présence de Harry et Luke Trimble... et de l'équipe du Majestic. Avancez.
Başkan, Harry ve Luke Trimble'ın ve Majestik personelinin burada olduğunu görüyor.
Le Majestic nécessite des réparations... qu'on ne peut pas toutes prendre en charge.
Majestik'in çok tamirata ihtiyacı var. O kadar paramız yok.
Je propose d'encourager nos concitoyens... à aider le Majestic par tous les moyens.
Lawson halkını, Majestik'e yardıma teşvik etmek için önerge veriyorum.
- Mais... qui fera tourner le Majestic?
- Ama Majestik'i kim işletecek?
Seul un capitaliste peut faire tourner le Majestic.
Ancak bir kapitalist Majestik'i tekrar açıp işletebilir.
Pour un rendez-vous, c'était au Majestic et pour un fixe rapide, c'était au club.
Randevusu olduğunda genelde onları 7. Cadde'deki Majestic'e götürürdü. Krizi tuttuğunda da kulübe giderdi.
Tu t'embrouilles avec la bande de Majestic!
Majestic'in adamlarıyız biz.
Quatre succès à Broadway. Marché conclu?
MAJESTIC FLORENZ ZIEGFELD JR SUNAR :
C'est arrivé sur le Majestic.
Majestic'te de aynı şey olmuştu.
- A l'hôtel Majestic.
7.
- Qu'avez-vous fait?
Cadde'deki Majestic Otel'de.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]