Translate.vc / French → Turkish / Manchester
Manchester translate Turkish
682 parallel translation
tout d'abord, à mes enfants... carmen, et puis des trucs stupides, genre... je pensais que je verrais plus jamais manchester united jouer
İlk önce, çocuklarım... Carmen, sonra da saçma şeyler, mesela... Bir daha United'ın oynayacağını göremeyeceğim gibi.
Tout dépend de Manchester...
Her şey Manchester'dan gelecek habere bağlı.
Si les pourparlers avec la Saxonia n'aboutissent pas... Ce sera la catastrophe!
Manchester Tekstil Şirketi'yle anlaşma yapamazsak... çok kötü bir durumla karşı karşıya kalırız baba.
J'attends toujours des nouvelles de Manchester.
- Beklettiğim için özür dilerim. Beklemek mi? Ben Manchester'dan haber bekliyorum.
- Et la Saxonia ne signera... que lorsqu'ils seront sûrs que vous faites affaire... avec Manchester.
- Manchester'la anlaşmamız olmazsa... Saxonia şirketi bizimle asla birleşmez. Mecbur değiller.
Ne parlez pas de Manchester devant les gens de Saxonia.
Saxonia şirketine Manchester'dan hiç bahsetmeyin. Kurnaz olun.
"Négociations avec Manchester définitivement rompues."
"Manchester'la anlaşma iptal." Bu korkunç bir şey mi?
Quel industriel du textile... ignore la Compagnie du Coton, de Manchester...?
Bu çok ilginç. Tekstil sanayiindeki birinin Manchester'dan haberi olmalı.
Ça vaudrait le coup de les contacter.
Manchester Tekstil Şirketi'yle yapılabilecek birçok iş var.
Êtes-vous en relation avec eux?
Manchester'la bir bağlantınız var mı?
Avec les gens de Manchester?
- Aslında... - Yani, Manchester grubuyla.
Manchester m'intéresse.
- Bütün bilmek istediğimiz Manchester. - Bir dakika.
Je rappellerai.
- Seni sonra ararım. - Bütün bilmek istediğimiz Manchester.
M. Preysing, parlez-nous de Manchester.
Evet Bay Preysing, bunu bilmek istiyoruz.
Y compris Manchester?
- Evet. Manchester ne kadar net? - Manchester mı?
Avez-vous mentionné Manchester, M. Preysing?
Siz Manchester'dan bahsettiniz mi Bay Preysing?
Je ne peux pas m'engager au sujet de Manchester.
Hayır efendim. Şu anda Manchester hakkında bir şey söyleyemem.
Mais ne croyez surtout pas que j'ai négligé... de prendre mes précautions au sujet de Manchester.
Ama Manchester hakkında... söyleyecek bir şeyi olmayacak kadar aptal mıyım sizce?
Si vous avez quelque chose à nous dire...
Manchester hakkında söyleyecek kesin bir şeyiniz varsa...
Messieurs, je peux vous déclarer sans ambages que les négociations entre ma société et la maison de Manchester... ont été menées à bonne fin.
Şu anda gönül rahatlığıyla duyurabilirim ki, şirketimle Manchester Tekstil Şirketi... arasındaki anlaşma... başarıyla müzakere edilmiştir.
J'attrape une extinction de voix... pour une affaire qui est conclue!
Manchester işi olduğu halde... beni sesim kısılana dek konuşturdunuz. Niye?
"Négociations avec Manchester... définitivement rompues."
"Manchester anlaşması... " iptal. " Preysing!
"Elle était ma secrétaire à Manchester."
Siz de "Manchester'da sekreterliğimi yapan genç hanım" dersiniz.
Par contre, si en présence de votre femme... je m'écriais :
Ama sizi görünce şöyle bağırsam... "Selam canım! Manchester'ı hatırlıyor musun?"
"Tu te rappelles Manchester, mon loup?"
Diyelim ki karınız da yanınızda olsa. Bu hoşunuza gider miydi?
Manchester Guardian :
The Manchester Guardian :
Non... Je parlais du test match à Manchester.
Hayır, ben Manchester'deki deneme maçını soruyorum.
Parfait pour le cricket. Dépêchez-vous ou nous n'aurons pas un compartiment à nous. Espérons un temps comme ça à Manchester.
Umarım Manchester'de de hava böyledir.
Si nous ratons le train à Bâle, nous manquerons le match!
Basle bağlantımızı kaçırırsak, Manchester'e asla vaktinde ulaşamayız.
On aura encore le train de 6h50 pour Manchester.
Manchester'e 6 : 50'yi yakalamak için bir sürü zaman var.
Il était aux courses de Manchester.
Merchester yarışlarındaydı. Ya?
Je m'appelle Mountford, je suis dompteur.
Adım Manchester Mountford, dünyaca ünlü hayvan terbiyecisi.
Itinéraire de Manchester à l'île de Kiloran, Ecosse.
Bayan Webster'ın, Manchester ile Kiloran Adası, İskoçya arasındaki seyahatinin rehberi.
Si vous voulez vous suicider, restez chez vous.
Eğer intihar etmek zorundaysan, bunu neden Manchester'da yapmıyorsun?
J'ai eu un empoisonneur, lundi une étrangleuse, ce matin...
- Meşgul müydünüz bay Elliott? - Eh işte, bir hayli. Pazartesi günü zehirlenme vakası için Manchester'a gittim.
Birmingham, Glasgow... tant que je veux.
Kabul etmiyor. - Birmingham, Glasgow, Manchester? - Paşa gönlün bilir.
- Il faut absolument que j'aille à Manchester.
- Hadi, yardım edebilirsin. 4.4 peni lazım. Manchester'a gitmeliyim.
Je dois aller à Manchester.
Teşekkür ederim, Bertha. Ama 8 : 13'de Manchester'a bir tren var.
- Pourquoi?
- Manchester mı?
S'il me demande, je suis parti pour Manchester cet après-midi.
Eğer beni sorarsa, bu sabah Manchester'a gittiğimi söyleyin. Manchester.
Toi, de Manchester, oui.
Manchester mi...
Je devais conduire Elspeth aux ballets de Manchester.
Biliyorsun Elspeth'i Manchester'e baleye götürecektim.
Vous rêverez peut-être de votre pays.
Rüyanda Manchester'i görebilirsin. Eve gitmiş gibi olursun.
Ma mère est très malade.
Bugün annemin Manchester'da hastalandığını öğrendim, efendim.
Vous n'êtes pas chez votre mère?
Ama sen Manchester'e gitmiştin.
Sûrement une fille plombée de Manchester.
Belki Manchester'dan kapılan bir hastalık.
Manchester :
Manchester...
Je l'ai coincé.
Beni kulübüne sokmazdı... çünkü annem Manchester'lı bir Yunanlıydı.
Ici le Daily Express.
Alo, evet, ben Hoskins. Manchester Postası'ndan arıyorum.
Manchester!
- Hayır, Manchester'den.
Manchester?
- Manchester'da?