Translate.vc / French → Turkish / Marc
Marc translate Turkish
1,846 parallel translation
Et si elle suit Marc Antoine à la place?
Peki ya gelmek yerine Marcus Antonius'u takip ederse?
Il m'a été ordonné par le triumvir Marc Antoine de vous escorter à votre vaisseau, et de m'assurer que vous quittiez Alexandrie dès que possible.
Kumandan Marcus Antonius tarafından bana verilen emirlere göre, size, geminize geri dönene kadar eşlik edip, rüzgarın izin verdiği ilk fırsatta da İskenderiye'den ayrıldığınıza emin olmalıyım.
Je ne suis aux ordres que de Marc Antoine, madame.
Ben sadece Marcus Antonius'tan emir alırım madam.
Marc Antoine s'est accouplé à la sorcière
Marcus Antonius, kendisine eş olarak büyücü...
Car qui ne pleurerait pas quand il entend que le grand Marc Antoine rend hommage à des dieux étrangers?
Kim büyük Marcus Antonius'un... yabancı tanrılara tapındığını duyunca gözyaşlarını tutabilir ki! ?
Marc Antoine est vivant.
Mark Antony hala yaşıyor.
" Moi, Marc Antoine, consul de Rome,
" Ben, Mark Antony, Roma konsülü olarak,
Marc Antoine, chef!
Mark Antony, efendim!
L'insistance de Marc Antoine.
Mark Antony'nin ısrarcılığı yüzünden!
Je vous parle avec l'autorisation de Marc Antoine, consul de Rome.
Burada size, Roma Konsülü Mark Anthony'nin yetkisi altında sesleniyorum.
Le consul Marc Antoine proclame que votre lutte pour le contrôle de l'Aventin est finie.
Konsül Mark Antony, sizin Aventine'in kontrolü için yaptığınız mücadelenin bittiğini ilan ediyor!
Une fois l'ordre rétabli, toutes les factions recevront un traitement mensuel de 5000 denarii directement du consul Marc Antoine sous ma supervision.
Düzen sağlandığında, Tüm Kolozyum çalışanları, aylık 5000 denari maaş alacaktır. Hem de benim nezaretim altında, Konsül Mark Anthony'ni şahsından.
Marc Antoine baise les garçons comme toi au petit déjeuner.
Mark Antony, senin gibi oğlanları kahvaltıda çerez niyetine becerir.
Au nord, la grande armée, sous le commandement des généraux Hirtius et Pansa, assistés par César Octave, est sur le point d'attaquer les forces du traître, Marc Antoine.
Kuzeyde, generaller Hirtius ve Pansa'nın liderliğindeki ve Sezar Octavian'ın desteğine sahip büyük ordu hain Mark Antony'nin ordularıyla karşılaşmak üzere.
Ne manquez pas de dire à tous ceux que vous rencontrerez que Marc Antoine n'est pas vaincu.
Karşınıza çıkan herkese Mark Antony'nin yenilmediğini söyleyin.
Celui qui vient de battre Marc Antoine.
Mark Antony'i az önce yenen biri.
J'ai été rigoureusement mandaté par Marc Antoine pour maintenir la paix.
Marcus Antonius tarafından, barışı korumak için kesin emir aldım.
Marc Antoine sait-il que tu es dans la ville?
Marcus Antonius, şehirde olduğunu biliyor mu?
S'il te plaît, garde à l'esprit, Excellence, que ceux qui nous aident maintenant auront de bons amis à Rome quand Marc Antoine, le traître, sera déposé.
Lütfen aklınızda olsun, ekselansları, Bize şimdi yardım edenler, Roma'da, hain Marcus Antonius, alaşağı edildiğinde, iyi dostlar kazanacaktır.
"Je remercie sincèrement Marc Antoine, " qui m'a généreusement offert " le sujet le plus prometteur qu'on puisse imaginer.
Marcus Antonius'a içten teşekkürlerimi sunarım, kendisi çok cömert davranarak beni, akla gelebilecek en ümit verici konuyla ödüllendirdi.
En Gaule, le renégat Marc Antoine a mis le siège à la ville de Modène.
Galya'da, Asi Marcus Antonius, Mutina şehrini kuşatma altına almıştır.
Il est allé au nord avec Marc Antoine.
Marcus Antonius ile birlikte Kuzeye gitti.
Marc, appelle ma voiture.
Marc, arabamı getirt.
C'est peut-être dur à croire, Marc, mais je ne ramène pas toujours tout à moi.
İster inan ister inanma, Marc her zaman bencil değilim.
- Bonjour, Marc.
- Günaydın, Marc.
Le second triumvirat était Auguste, Marc-Antoine et Lépide.
İkinci üç kişilik yöneticiler : Augustus, Marcus Antonius ve Lepidus'tu.
- Marc.
- Marc. Marc!
Marc! - Oui, par ici.
- Marhaba, merhaba, bu tarafa...
Marc nous a trouvé une voiture.
Marc bize bir Town Car bulmuş.
Arrête de stresser, Marc.
Stres yapmayı bırak, Marc.
L'ai-je autorisé, Marc?
Onu ben mi aldım, Marc?
Alors, Marc vous a comblée?
Marc seni memnun etti mi?
Sans vouloir te vexer, tu as brisé le cœur de Marc avec tes indiscrétions, alors, appelle-moi Mme Weiner.
Tatlım, kaba davranmak istemem, ama düşüncesizliğinle Marc'ın kalbini kırdığına göre artık Bayan Weiner demelisin.
Marc m'a parlé des autres hommes... et femmes.
Marc bana diğer erkeklerden... ve kadınlardan bahsetti.
Marc dit que tu te soignes, un peu plus chaque jour.
Ama Marc bu konuda çalıştığını söyledi, her gün bir adım atarak.
Marc vous a dit tout ça?
Marc size bunları söyledi, öyle mi?
- Voilà mon Marky Marc!
- İşte benim Marky Marc'ım!
Tu ne présentes pas ton nouvel amour à ta maman? Celle qui t'a réconforté après la traînée que je suis?
Marc annenle, benim gibi bir ahlaksızla çıktıktan sonra kollarında rahata kavuştuğun yeni aşkını tanıştırmayacak mısın?
Voici la nouvelle petite amie de Marc, Betty.
Bu, Marc'ın yeni kız arkadaşı, Betty.
Vous savez bien, parce que Marc est...
Bilirsiniz, çünkü Marc...
Marc a raison.
Marc haklıymış.
Elle n'a pas encore dit à son père qu'elle sortait avec Marc.
Marc'la çıktığını babasına söylemek için uygun zamanı bulamamıştı.
Ton info a intérêt à valoir le coup.
Bu bilgi iyi olsa iyi olur, Marc.
- C'est ce qu'a dit Marc.
- Marc böyle söyledi.
Pourquoi Marc dirait ça?
Marc sana bunu neden söylesin?
Marc, c'est Elle est trop bien.
Marc, bu She's All That.
Comment va ton petit ami, Marc?
Erkek arkadaşın Marc nasıl?
On a écouté'N Sync sur tout le chemin. C'est le groupe préféré de Marc.
Ve yol boyunca'N Sync dinlemiştik çünkü Marc onları çok sever.
Tu as autant d'humour que l'ancien colocataire de Marc, Chuck.
Marc'ın eski ev arkadaşı Chuck'ın da espri anlayışı böyleydi.
Marc!
Marc!
Attends, Marc.
Durun!