Marian translate Turkish

N'est-il pas bon d'être venue de Londres voir ces solides gaillards?

Öyle değil mi, Leydi Marian? Nottingham'lı dostlarımızın yiğitliğini görmek için Londra'dan kalkıp gelmeye değdi mi?

Sire Robin, je vous présente lady Marian.

Sör Robin, bu Leydi Marian Fitzwalter.

Guy de Gisbourne est transi d'amour pour Marian et se tait.

Duydunuz mu beyler? Aşığı Gisbourne, Marian'a karşı ağzını bile açamazken bu terbiyesiz adam sözünü hiç sakınmıyor.

Je commande l'escorte de sire Guy et lady Marian, et je protège l'argent des impôts au risque de ma vie.

Sör Guy ve Leydi Marian'la geri getirdiği vergi parasını kılıcımla ve canımla korumak için Kenworth Şatosu'na giden birliğe şahsen kumanda etmiyor muyum?

Venez.

- Gelin Leydi Marian.

- Et Marian?

- Ama Leydi Marian.

Menez lady Marian à l'abbaye.

Leydiyi Kara Rahipler Manastırı'na götürün.

Que voulez-vous, avec lady Marian et notre infériorité numérique...

- Majesteleri ne bekliyordu? Yanımızda Leydi Marian vardı ve Locksley'nin adamları fazlaydı.

Il y aura un autre appât : lady Marian remettra le trophée.

Oku kendi elleriyle verecek olan Leydi Marian tek yem değil.

- Lady Marian?

Leydi Marian?

Et de ces gracieuses mains, tu vas recevoir ton prix.

Leydi Marian Fitzwalter'ın zarif elinden ödülünü alacaksın.

- Lady Marian!

- Bir hanım, efendim. Leydi Marian.

Marian, vous venez avec moi?

- Marian, benimle gelir misin?

Escortez lady Marian.

Leydi Marian'ı Büyük Salon'a götürün.

N'avez-vous pas honte, madame?

Utanç duymuyor musunuz, Leydi Marian?

- Lady Marian l'a entendu.

- Leydi Marian. O duymuş.

Je vous ordonne, baron, de prendre lady Marian pour épouse.

Sana ilk emrim, kontum Leydi Marian'ı eşin olarak alman.

Eh bien, baron de Locksley?

Çok yaşa Leydi Marian! Buna ne diyorsun, Locksley Baronu?

Oncle Austin. Je vous souhaite du bonheur à tous deux.

Marian, hayatım, ikinize de mutluluklar dilerim.

Catherine vient de demander à Elizabeth d'avoir Marian comme fille d'honneur.

Catherine demin Elizabeth'e, Marian baş nedimem olur mu diye sordu.

Pas vrai, Marian?

Biz idare ediyoruz değil mi, Marian?

- Qu'y a-t-il, Marian?

- Ne oldu, Marian? - Hiçbir şey.

Depuis deux ans, je m'attaque à cette souche.

Marian, bu kütükle bir buçuk yıldır uğraşıyordum.

Ça va, Marian, vous êtes assez belle comme ça.

- Marian, güzelsin hadi gel. - Geliyorum!

Stonewall ne vient pas avec nous?

- Merhaba Marian! - Demiryumruk nerede?

On devrait célébrer le 4 juillet. - Oui, fêtons ça en grand.

Büyük bir eğlence yapalım olmaz mı, Marian?

Ce n'était ni sa place ni la tienne.

Senin için de Marian.

Pas la peine, Marian.

Bu kadar yeter Marian, iyi.

Vous aussi, Marian.

- Marian!

- J'irai!

- Marian, ben gidiyorum.

Ce n'est pas à moi d'en juger.

Neyin doğru olduğunu Joe'ya söyleyemem, Marian.

Ne discute pas.

Tartışmak anlamsız, Marian.

- Ne dis pas ça.

Marian, böyle konuşma!

Cachez ça.

Al, Marian. Bunu sakla.

Pour vous, Marian... pour Joe et le petit.

Senin için, Marian ve Joe ve küçük Joe.

Jamais, c'est bien long, Marian.

Bir daha çok uzun bir zaman, Marian.

- Maria n'a pas de papa.

- Marianın bir babası yok. - Biliyorum.

N'oublie pas leur leçon!

George Washington Carver, Marian Anderson, Joe Louis.

Ce sont nos premières vacances depuis bien longtemps.

Yıllardan sonra Marian'le ilk tatilimiz.

Je suis marié avec Marian, nous avons une fille.

Bu ucuz numaralarla parayı ödemekten yırtacağını sanıyorsan... Benim adım, Arthur Curtis.

Nous habitons au au 22437 Ventner Road, à Woodland Hills.

Eşimin adı Marian. Tina adında küçük bir kızım var.

Je t'ai appelé toute la journée!

- Marian. - Tanrım.

Vous étiez tailleur avant, Mariam?

- Marian, sen terzi değil miydin? - Evet.

Mon orchestre?

Bizim Marian, o bir hata yaptı!

Marian?

Marian?

Marian Walsch!

Marian WaIsch!

Marian a disparu depuis trois jours.

Marian üç gündür ortalarda yok.

Marian?

Marian'ı mı?

Allons, ma chère.

Yapmayın, sevgili Leydi Marian.

Lls m'ont bouclé, Marian.

- Joe, dans etmek istiyorum.

Marian Curtis, 33 ans.

Marian Curtis, 33.