Translate.vc / French → Turkish / Marino
Marino translate Turkish
174 parallel translation
Et Marino, alors?
Marino'ya ne dersiniz?
- Où va-t-on?
Marino'ya gidelim.
Page 1088, de Marino à Marks.
Sayfa 1088, Marino'dan Marks'a kadar.
Après ma tournée à succès à Roccasecca, Frascati, Marino et Zagarolo... j'ai eu le grand honneur de me produire devant la police.
Marino Roccasecca, Frascati, Zagarolo'ya yaptığım başarılı turnelerde... Kraliyet polis güçlerine oynamaktan çok gurur duydum.
L ´ extracteur de pierre à Carrara travaille maintenant pour les sculpteurs modernes qui viennent ici Marino Marini, Lipschitz et Henry Moore.
Carrara'daki maden işçileri, bugün de Marino Marini, Lipschitz ve Henry Moore gibi modern heykeltıraşlar için çalışıyor.
Les Morino m'ont fait une offre que j'ai acceptée.
Marino Kardeşler bana bir teklifte bulundu, ve ben o teklifi kabul edeceğim.
Les frères Morino.
Marino Kardeşler mi?
Ils accepteront que tu lèches les étiquettes.
Eminim Marino Kardeşler yeni sodalı içeceklerinin etiketlerini yalamana izin vereceklerdir.
- C'est ce que Marino essaye de te dire.
- Marino'nun sana anlatmaya çalıştığı şey.
J'étais à San Marino cette nuit-là. Dans ma belle-famille.
O gece San Marino'da idim, Komiser, dünürlerimin yanında.
As-tu vu notre film sur l'émeute de la prison de San Marino et la montée de l'infrastructure de la classe prisonnière?
San Marino'da müthiş bir plânla hapisten kaçırdığımız adamlarla çektiğimiz görüntüleri gördün de mi konuşuyorsun?
C'est le détective Marino... de la 13ème station.
Ben 13. bölgeden dedektif Marino.
- Marino?
- Marino mu?
Etes-vous marié, détective Marino?
- Evli misiniz, Dedektif Marino? - Eşinizle en son ne zaman seviştiniz? - Evet.
Nous n'utilisons pas le terme "maniaque"... mais, "personne souffrant d'un trouble émotionnel... et un problème d'adaptation."
Bizim kullandığımız terim, Dedektif Marino, ruh hastalığı ya da uyum bozukluğu olandır.
Allons voir Marino.
Haydi, gidip Marino'yla konuşalım.
Bien, va lui parler toi-même. Je trouverai le nom de la blonde.
Tamam, sen Marino'yla konuş, ben sarışının adını bulayım.
Ecoute... je parlerai d'abord à Marino.
Bak, bırak Marino'yla konuşayım.
Marino, nous devons parler.
- Marino, seninle konuşmam gerek. - Şehir dışından arkadaşın geldi mi?
Je n'ai rien à foutre de tes remarques ironiques.
Dinle Marino, bu zekice imalarınla ilgilenmiyorum.
Marino aussi en a besoin.
Marino da bunu istiyor, ama ben bunu daha çabuk yapabilirim.
J'ai immédiatement appelé Détective Marino.
Hemen Dedektif Marino'yu aradım.
Le Dr Marino a préparé notre mariage pour demain sur sa propriété à Florence.
Dr. Marino yarın ailesinin Floransa'daki konağında evlenebilmemiz için yardım etti.
Frasier a arrangé le mariage avec soin et romantisme sur le domaine de Marino.
Frasier düşünmüş, Marino konağında evlenebilmemiz için ayarlamaları yapmış.
De San Marino. Sa femme s'appelle Karen... ou Sharon.
San Marino'da karısı Karen ya da Sharon'la yaşıyordu.
On vit à S. Marino, petite ville de Californie du Sud.
Güney California'daki San Marino adında ufak bir kasabada oturuyoruz.
Je suis le capitaine Morino de la police de San Francisco.
Ben Komiser Marino, San Francisco Polis Departmanı'ndanım.
Inspecteur Marino, je vous prie.
Detektif Marino lütfen.
Tout ça, c'était la faute de Dan Marino.
Herşey Dan Marino adlı oyuncunun yüzündendi. Bunu herkes biliyor.
Que Dan Marino meure de blennorragie et pourrisse en enfer!
Dan Marino belsoğukluğundan geberip, cehennemde çürümeli.
Marino tient le ballon.
Marino tutuyor.
Où est Marino?
Dan Marino nerede?
Pourquoi?
Marino mu? Neden?
Je suis Dan Marino, et je sais ce que vaut la protection.
Merhaba. Ben, Dan Marino. Korumanın ne olduğunu iyi bilirim.
Au fait, je vous ai résolu... le casse-tête Flocon-Podacter-Marino.
Bu arada, ben biraz dolaşıp Snowflake, Podacter,... -... Marino davasını çözdüm.
Il rend Marino responsable.
O da Marino'yu suçladı.
En retrouvant Marino... nous rendrons Flocon.
Marino'yu bulduğumuzda Snowflake'i sana veririz.
En retrouvant Flocon... je rendrai Marino.
Ben Snowflake'i bulduğumda Marino'yu size veririm.
La sensation de ce Super Bowl, c'est l'enlèvement... du joueur de Miami, le n ° 13, Dan Marino.
Ve bu final maçının büyük olayı da üniformasında 13 sayısını taşıyan Dan Marino'nun kaçırılmış olması.
Vise ça, Marino!
İyi bak, Marino.
Le ravisseur est coincé dans un hangar.
Marino'yu kaçıran adamı yakaladım.
Et tué Podacter et il allait tuer Dan Marino et moi!
Roger Podacter'ı O öldürdü. Marino'yu da öldürmek üzereydi!
Mais rien sur le fait que Finkle, devenu fou... s'évada de l'asile pour entrer dans la police... et concocta une vengeance diabolique contre Marino... qu'il jugeait responsable de tout.
Ama Ray Finkle'in aklını kaybedip, akıl hastanesine gidip, oradan da kaçtığını, sonra kimliğini değiştirerek bir polis olup, yıllardan beri suçladığı Marino'dan öç almak istediğini hiçbir yerde okuyamazsınız.
Mesdames et messieurs... mon estimé confrère, Dan Marino... attire mon attention sur un détail.
Baylar ve Bayanlar, sevgili meslektaşım, Bay Marino bana başka bir kanıt daha sundu.
Et maintenant... pour la 2e mi-temps, les Dauphins de Miami font rentrer... Dan Marino!
Yunusların en değerli oyuncusu, Dan Marino!
Tu as fait un match génial.
Hey Marino, son maçında harikaydın!
Tu connais Marino, Charley?
Marino'yu tanıyorsun, öyle değil mi Charlie?
- Chez Marino.
- Hayır.
Le duc de Marino.
Montalban Düşesi, Marino Dükü...
On va à San Marino.
- Peki bu gece?
Je vais lui montrer San Marino.
San Marino'yu görsün.