Translate.vc / French → Turkish / Maris
Maris translate Turkish
1,206 parallel translation
Bien des mégères ont des maris dévoués.
Pek çok korkunç kadının onlara adanmış kocaları vardır.
De bons maris qui sont restés des amis.
Hepsi iyi adamlardı, ve hepsiyle de dostuz.
Mon psychiatre me dit que je souffre de la tendance qu'ont les veuves à idéaliser leurs défunts maris.
Psikiyatrım hale etkisi altında olduğumu söylüyor yani dulların ölmüş kocalarını mükemmel görme eğilimi altındaymışım
Car sa moquerie se moquera de milliers de veuves... se moquera de leurs chers maris, privera les mères de leurs fils... et fera crouler bien des châteaux.
Zira bu şakası binlerce kadını kocasından mahrum bırakacak... anneleri oğullarından edecek, şatoları yıkacak bir şaka.
C'est pratique pour les maris jaloux, les associés, etc.
Kıskanç kocalar, iş ortakları vs. Lçin çok faydalı oluyor.
En bons maris, nous devons garder nos merveilleuses femmes heureuses!
İyi kocalar olarak harika eşlerimizi mutlu etmeliyiz, değil mi?
Et quand maris et femmes se mentent, l'un d'eux vient me mentir à moi.
Eşler birbirine yalan söylemeye başladığında, içlerinden biri bana gelir ve bana yalan söyler.
Ceci est la seule photo connue de Roger Maris prise sur Terre.
Bu, Dünyadaki bilinen tek Roger Maris oyun kartı.
Nos maris, c'étaient pas des grands patrons. C'étaient des manuels.
Kocalarımız beyin cerrahı değildi, işçi sınıfındandılar.
Maris soucieux.
Üzgün kocalar.
Romantique à nouveau Sport et chic à nouveau Et voilà que les maris crient : "Aux armes!"
Zaman kadar eski bir öykü,
M. Maris, des questions?
Bay. Maris, sorunuz var mı?
Il serait bon de prendre vos dispositions.
Bay Maris, öncelikerinizin sırasını belirlemeniz her zaman yaralıdır.
Mais à minuir, allongées, seules, sur le lir chaud de la luxure, je suis sûr qu'elles devaienr se demander ce que c'érair que d'avoir un de ces grands mâles qui effrayaienr ranr leurs maris.
Ama eminim geceleri şehvet dolu yataklarında yatarken kocalarının çok korktuğu şu bizim gençlerden bir tanesini yataklarına almanın nasıl bir şey olacağının hayalini kurmuş olmalılar. Size çok acıyorum.
Adieu, petits maris à la recherche des fantaisies que vos femmes ne vous font pas.
Elveda evinde bulamadığı heyecanı arayan kocalar.
- À la santé des maris et à celle des nôtres en particulier!
- Kocalarımızın şerefine.
Les maris font toujours ça.
Kocalar hep döner.
Des centaines de femmes trompent leurs maris mais les aiment.
Sevgili Diana. Kocasını seven ama aldatan yüzlerce kadın var.
Je lui ai dit que j'avais eu trois maris pilotes.
Ben de dedim ki : "Ben üç pilotla evlendim ;..." "...
Et Ti-Marie change de maris comme Edward change de voitures.
Ve Ti-Marie, Edward'ın araba değiştirdiği gibi koca değiştiriyor.
Au moins trois riches maris...
En az üç zengin koca.
Sans nos maris.
Eşlerimiz olmadan.
Je vois plein de maris qui déjantent ici.
Burada oldukça kızgın kocalar var.
Votre père a d'excellents maris pour des filles de leur rang.
Babanız mükemmel kocalar çıkarmış, onlara rastlayan kız çok şanslı.
La meurtrière assassine ses maris à la hache pendant ses lunes de miel.
Baltalı Katil Balayında Kocalarını Öldürüyor...
Elle bute tous ses maris et elle change d'identité pour se remarier.
Kocalarını öldürüyor, kimlik değiştiriyor ve yeniden evleniyor.
Et tu es plus drôle que tous mes autres maris.
Evlendiğim kocalarımın en iyisisin ve...
- Tu savais pour mes maris?
- Kocalarımdan haberin var mı?
Si j'ai bien compris, votre sœur Rose aurait tué vos maris... et vous a fait croire qu'ils s'étaient tirés?
Rose, kocalarını öldürdü ve sahte notlar bırakarak seni terk ettiklerini düşünmeni istedi?
Bien des maris aimeraient le penser.
Eminim birçok koca böyle düşünmek ister, Bayan Sommersby.
Ca l'a offensé donc il a commencé à arracher les camélias sacré de Maris.
Maris'in ödüllü kamelyalarını sökmeye başladı. Bu kadarı da fazlaydı.
- Papa ne s'entend pas avec Maris - Et qui donc?
- Çünkü babam Maris'le geçinemiyor.
Je croyais que tu l'appréciais ma Maris
- Kim geçiniyor ki? - Maris'i sevdiğini sanıyordum.
Bien sûr que oui. N'oublie pas que Maris a 5 ans de plus que moi.
Unutma ki Maris benden 5 yaş büyük.
Tu ne penses pas qu'il y ait la moindre chance que toi et Maris...?
Acaba şöyle bir ihtimal olabilir mi? Sen ve Maris... Ne ilginç.
Maris et moi en avons discuté.
Biz de Maris'le bunu konuştuk.
Elle dit : "Tu n'as qu'à voir ma vie de misère avec mes différents maris".
Derdi ki "Kocalarımla yaşadığım facialara bak."
- Combien de maris a-t-elle eus?
- Kaç tane kocası oldu? - Beş.
- 5 maris?
- Beş tane mi?
Si elle a tué 5 maris, elle va être dure à briser.
Beş tane kocayı mezara gönderdiyse çetin cevizin teki demektir.
Elle a pas tué 5 maris.
Beşini birden öldürmemiştir.
Ca nous fera 5 maris décédés plus Becker.
Beş tane ölü koca, bir de Becker var.
Allô, "Maris Stressés"?
Alo, yardım hattı mı?
D'abord, il y avait l'humiliation... des mères violées devant leurs enfants, des maris battus jusqu'à ce que leur femme ne les reconnaisse plus, des personnes âgées enterrées vivantes parce qu'elles ne pouvaient pas travailler.
Önce aşağılama yapılır... annelere çocuklarının önünde tecavüz edilir,... kocalar, eşleri onları tanıyamayacak hale gelesiye kadar dövülür,... çalışamayacakları için yaşlılar diri diri gömülürdü.
C'est nos maris qui seraient contents!
Herhalde kocalarımızın çok hoşuna giderdi.
Enfermez vos maris!
Kocalarınıza sahip çıkın kızlar.
Un de ses maris est mort de mort non naturelle.
Bir kocası doğal olmayan sebeplerden dolayı ölmüş.
Trouvez femmes et maris. Parfait.
Kendinize karı ve koca bulun.
Les maris le font souvent.
- Evet, bu çok iyi olur.
Peu de maris auraient agi ainsi.
Sizin yaptığınızı yapacak çok az koca vardır. Siz ender birisiniz.
Maris est identique au soleil... avec la chaleur en moins.
Maris tıpkı güneş gibi. Ama insanı ısıtmıyor.